Ana Sayfa Blog Sayfa 29

Hackney’in Cazenove Mahallesinde Ara Seçimleri Muhafazakarlar Kazandı

0

Yeni yılın ilk günlerinde, 18 Ocak’ta gerçekleşen Cazenove mahallesi ara seçimlerini, Muhafazakar Parti (Conservatives) adayı Sharer, kullanılan oyların %53,6’sını alarak kazandı. Önceden Liberal Demokrat adayı olan Sharer encümenlik koltuğunu böylece Labour’dan almış oldu. Seçimler, mahallenin önceki encümeni Caroline Woodley’in, geçen Kasım ayında Hackney belediye başkanlığına seçilmesiyle gündeme gelmişti.

Trans bireylere karşı ayrımcılık yaptığı iddiasıyla partisinden uzaklaştırıldıktan sonra seçim sonuçları açıklanmadan birkaç saat önce tekrar partiye geri alınan Labour Party adayı Laura Pascal oyların %30,9’unu alarak ikinci geldi. Seçimlerde Yeşil Parti adayı Tamara Micner %12,8’lik oy oranıyla üçüncü, Liberal Demokrat Parti adayı Dave Raval ise %2,4 oy oranıyla sonuncu oldu. Bu ara seçimlere katılım oranı ise %31,9’da kaldı.

Muhafazakâr Parti sözcüsü Simche Steinberger, seçimler sonrası yaptığı açıklamada adaylarının başarısını ve kendi partilerine geçmesinin nedenini belediyenin “düşük trafik uygulamasına” (LTN) muhalefet olarak niteledi, seçimlerin LTN’lerle ilgili bir referanduma dönüştüğünü söyledi.

Cazenove uzun süredir Liberal Demokratlar ve Labour arasında paylaşılan bir koltuk; ama bu seçimlerde mahalleyi 2002 ile 2018 arasında temsil eden Sharer parti değiştirdi. Yeşillerin bölge encümenlerinden Alastair Binnie-Lubbock yaptığı açıklamada “Sharer Liberal Demokrat olmadan önce de Labour encümenliği de yaptı. Yeşillere katılıp desteyi tamamlamasını dört gözle bekliyoruz” şeklinde espri yaptı, oylarının artmasından duyduğu memnuniyeti belirtti.

Sonuçlar şöyleydi:

Ian Sharer, Conservative and Unionist Party, 1,623 oy.

Laura Pascal, Labour Party, 935 oy. ldildi

Tamara Micner, Green Party, 387 oy.

Dave Raval, Liberal Democrats, 73 oy

 

Julian Assange’a Özgürlük İçin Londra’da Dayanışma Toplantısı

0

Julian Assange’a Özgürlük İçin Londra’da Dayanışma Toplantısı Conway Hall’da 300’e yakın katılımcıyla gerçekleşti. Assange’a Özgürlük Kampanyası, Uluslararası Af Örgütü, Ulusal Gazeteciler Sendikası, Sınır Tanımayan Gazeteciler ve dünyadaki hemen hemen tüm sivil haklar ve basın özgürlüğü kurumları ile gazeteciler sendikaları tarafından destekleniyor.

İngiliz alternatif komedi hareketinin önde gelen isimlerinden Alexei Sayle Bertolt Brecht’in şiirinden bir pasaj okuyarak toplantıyı açtı. Kampanyadan John Rees de “ABD, Julian Assange’ı Casusluk Yasası uyarınca mahkûm etmeye çalışıyor. Eğer bunu sağlarlarsa gazeteciliği casusluk olarak tanımlamayı başarmış olacaklar. Bu anlamda bütün gazetecilere ve yayıncılara gözdağı vermiş olacaklar. Bu dava 21. yüzyılın en önemli basın özgürlüğü davasıdır; zor kazanılmış özgürlüklerimizi kaybetmeyeceğimizden emin olmalıyız” dedi.

Julian’ın hapisteyken evlendiği ve özgürlüğü için durmaksızın kampanya yürüten eşi Stella Assange, “Son dört buçuk yıl, Julian’a ve iki küçük oğlumuz da dâhil olmak üzere ailesine çok büyük zarar verdi. Julian’ın ruh sağlığı ve fiziksel durumu önemli ölçüde kötüleşti” diye konuştu.

Julian Assange, 11 Nisan 2019’da ABD’nin iade talebi üzerine tutuklandığından beri yüksek güvenlikli Belmarsh Cezaevinde tutuluyor. Geçen yıl 19 Aralık’ta, İngiltere Yüksek Mahkemesi 20-21 Şubat 2024 tarihlerinde kamuya açık bir duruşma yapılacağını açıkladı. İki gün sürecek duruşma Julian Assange’ın ABD’ye iadesini engellemek için son şansı olabilir. İade edilmesi halinde Assange, ABD’nin Afganistan ve Irak savaşlarında işlediği savaş suçlarını ifşa ettiği için, 175 yıl hapis cezasına çarptırılabilir.

 

Sendikacılar ve milletvekilleri SPOT konferansında buluştu

Geçtiğimiz ay Londra’da bir araya gelen sendikacılar, AKP hükümetin demokrasi ve özgürlüklere yönelik baskılarının arttığına dikkat çekerek Türkiye’deki işçilerle dayanışma çağrısında bulundu.

Aralarında Labour Party (İngiltere İşçi Partisi)’nin eski lideri Jeremy Corbyn’in de bulunduğu konuşmacılar Türkiye Halklarıyla Dayanışma Kampanyası (SPOT) tarafından düzenlenen konferansta, Recep Tayyip Erdoğan’ın “tek adam rejimine” karşı daha güçlü bir uluslararası destek çağrısında bulundular.

Corbyn, Türkiye’nin insan hakları ihlalleri ve muhalif isimlere yönelik siyasi baskıların yanı sıra gazetecilere, sendikalara ve akademisyenlere yönelik saldırılar konusundaki siciline dikkat çekti.

İngiltere’deki sendikacıların, Kasım ayından bu yana kendi seçtikleri bir sendikaya üye olma hakları için direnişte olan Urfa’daki Özak Tekstil işçileriyle dayanışma gösterme gücüne sahip olduğunu söyleyen Corbyn, Türkiye’de sendikal haklara yönelik saldırıların “yeni bir şey olmadığını” vurduladı.

Peace and Justice Project (Barış ve Adalet Projesi) kurucusu şunları söyledi: “Türkiye’de siyasi baskı son derece ciddi boyutlarda.Saldırı altındaki milletvekili sayısı, görevden alınan üniversite öğretim görevlisi sayısı ve işten çıkarılan eğitim personeli sayısı çok büyük.

“Biz buradaki işçi hareketi olarak sürekli aktifiz ve geçtiğimiz yıl boyunca gerçekleşen tüm eylemler gücümüzü gösteriyor. Türkiye’de barış, adalet ve insan hakları için ayağa kalkan işçilere sunulabilecek olan da budur.”

Etkinlikteki konuşmacılar arasında Barones Christine Blower, Türkiye’den milletvekilleri, gazeteciler ve akademisyenler ile İngiltere’deki sendika temsilcileri de yer aldı.

Barones Blower, enternasyonalistlerin, Özak işçilerinin üretim yaptığı giyim şirketi Levis gibi dünyanın dört bir yanındaki sömürüden faydalanmaya çalışanlara karşı çıkmalarının önem taşıdığını söyledi.

Unite sendikasından Onay Kasab şunları söyledi: “Londra’dan Urfa’ya ve Filistin’e kadar dayanışma talep ediyoruz.’’

“Birleşik Krallık’taki sendikalar ne kadar güçlü olursa, uluslararası destek de o kadar güçlü olur.”

(Üniversite ve Kolej Sendikası) Başkanı Justine Mercer de Türkiye’de öğretmenlere yönelik devam eden mağduriyet ve tutuklamalar hakkında konuştu.

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan rejimine karşı “elbette” mücadele edilebileceğini söyledi.

“Bunu yapabilmek için uluslararası dayanışmayı inşa etmeye devam etmeli ve birleşik bir mücadele platformu yaratmalıyız” dedi.

“Türkiye’de bu otokrasiyi sona erdirmek için mücadele eden pek çok kişi olduğu için umutluyum.”

EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ise şunları söyledi: “Erdoğan’ın politikalarını tekellerle yaptığı anlaşmalar belirliyor. Örneğin, Filistin için timsah gözyaşları dökerken, İsrail ile milyarlarca dolarlık ticari anlaşmalar yapıyor.

“Önümüzdeki beş yılın Erdoğan’ın düşüş yılları olacağına inanıyorum. Önümüzdeki yıllarda bu çöküşü emek ve demokrasi mücadelesiyle tanımlayacağımızı umuyorum.”

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “İfade özgürlüğüne karşı 17 yıldır yürütülen saldırı sonucunda hükümet, ülkedeki medya platformlarının yaklaşık yüzde 95’ini kontrol eder hale geldi,” dedi.

“Medya özgürlüğü sadece gazetecilikle kazanılmayacak, halkın alternatif bir ses talep etmesine ve gerçeği aramasına ihtiyacımız var.”

 

Filistin için barış talebi polis engeline rağmen devam ediyor

0

Metropolitan Polis, Gazze’de ateşkes çağrısıyla Londra’nın merkezinde yapılacak ulusal bir protestoyu engelleme tehdidinde bulundu.

Eylem 3 Şubat Cumartesi günü, İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımına son verilmesi için yapılan ve üç ayı aşkın bir süredir İngiltere ve dünya çapında devam eden haftalık protestoların bir parçasıydı.

Emniyet güçleri ve İçişleri Bakanlığı’nın eylemleri kriminalize etme girişimlerine rağmen yüz binlerce kişi gösterilere katılmaya devam ediyor.

Üç Şubat’daki protesto, Internatinal Court of Justice (Uluslararası Adalet Divanı – ICJ)’nın İsrail’in soykırım yapıyor olma ihtimalinin olduğu yönündeki kararın çıkmasından bu yana düzenlenen ilk protesto oldu.

Aralarında Palestine Solidarity Campaign (Filistin Dayanışma Kampanyası – PSC) ve Stop the War Coalition (Savaşı Durdurun Koalisyonu)’nun da bulunduğu organizatörler, polise protestonun biri Trafalgar Meydanı’nda diğeri de Whitehall’da olmak üzere iki bitiş aşaması olacağını bildirdiklerini söyledi.

Gruplar yaptıkları açıklamada şunları söyledi: “Bu düzenleme daha önceki birçok yürüyüşümüzde işe yaramış olmasına rağmen, polis [bu eylemde] izin vermedi. Hiçbir makul gerekçe gösterilmedi.”

İkinci bir etabın olmamasının “Trafalgar Meydanı’nda ciddi bir aşırı kalabalık oluşması ve çoğu protestocunun gösterinin bitiş noktasına ulaşamaması, Regents Street ve Piccadilly’de yoğun trafik sıkışıklığına yol açması riskini taşıdığını” söylediler.

“Whitehall’a girmemize izin verilmezse, bu aynı zamanda İngiliz hükümetinin ICJ’nin İsrail soykırımına ilişkin kararını hiçe saymasından günler sonra insanların Downing Street’in dışında protesto yapamayacağı anlamına gelecektir” diye eklediler.

PSC direktörü Ben Jamal, Filistin yanlısı gösterilere yönelik polis müdahalesinin “katılımı yıldırmak ve caydırmak için tasarlanan [yeni polis yasalarının] emirlerinin ahlaksızca kullanılmasıyla giderek daha baskıcı hale geldiğini” söyledi.

Jamal, “Buna, ilan edilen toplanma saatinden önce gelen herkesi tutuklamakla tehdit eden ve yüzlerce görevlinin erken gelmesini gerektiren bir operasyonu büyük ölçüde engelleyen bir emir de dahildir,” dedi.

“Gazze soykırımının ortasında polis, kitlesel katliama yeşil ışık yakılmasındaki suç ortaklığını protesto etmek için yüz binlerce insanın hükümet merkezine yürümesini engellemek için hareket ediyor.”

Met Polisi daha sonra u-dönüşü yaparak protestonun Whitehall’da sona ermesine izin verdi ve bu, polis baskılarına karşı kampanya yürütenlerin üçüncü zaferi oldu.

 

İngiltere, ICJ’nin İsrail aleyhine verdiği tedbir kararlarına karşı çıktı

0

İngiltere, Uluslararası Adalet Divanı’nda (ICJ) İsrail aleyhine verilen tedbir kararlarıyla ilgili açıklamasında, hükmün, İngiltere’nin talep ettiği sürdürülebilir ateşkese yardım etmeyeceğini savundu.

İngiltere Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, ICJ’nin bağımsızlığına ve rolüne saygı duyulduğu belirtildi. Açıklamada, “Davanın sürdürülebilir ateşkes hedefini gerçekleştirmeye yardımcı olmayacağına yönelik kaygılarımızı dile getirdik” ifadesine yer verildi.

İsrail’in uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde Hamas’a karşı kendini savunma hakkı bulunduğu kaydedilen açıklamada, “Bizim görüşümüz, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin soykırım olarak tanımlanamayacağı yönünde, bu nedenle Güney Afrika’nın davayı açma kararının yanlış ve provokatif olduğunu düşünüyoruz” değerlendirmesi yapıldı.

Divan’ın esirlerin serbest bırakılması ve Gazze’ye daha fazla insani yardım girişinin sağlanması yönündeki kararının memnuniyetle karşılandığı vurgulanan açıklamada, “Çatışmalara acil insani ara verilmesinin esirlerin serbest bırakılması ve yardımların ulaştırılması açısından gerekli olduğunu düşünüyor, ondan sonra çatışmalara dönülmeyecek şekilde sürdürülebilir ve kalıcı ateşkes için çalışmak istiyoruz” denildi.

İngiltere, 7 Ekim 2023’ten bu yana acil ateşkesi reddediyor. Ülkede, iktidar ve muhalefet temsilcileri, çatışmalara acil insani ara verilmesi, Hamas’ın elemine edildiği ve Gazze’de söz sahibi olmadığı bir yapının kurulduğu “sürdürülebilir ateşkes” savını destekliyor.

 

İngiltere’den Türkiye’ye “kozmetik turizmi”ne soruşturma

0

Britanya vatandaşı Melissa Kerr’in (31), 2019’da İstanbul’daki Medicana Kadıköy Hastanesi’nde Brezilya tipi kalça kaldırma ameliyatı sırasında hayatını kaybetmesi sonrasında açılan soruşturma büyüyor. Medicana Kadıköy Hastanesi BBC’ye hasta ölümünden kendilerinin sorumlu olmadığını söylese de İngiltere’de riskli olduğu için yapılmayan bir ameliyatı gerçekleştirmiş olması savunmasını zayıflatıyor.

İngiltere’de açılan soruşturmada adli tabiplik, kozmetik turizmi için giden hastalara yeterli bilgi verilmediğini öne sürüyor. Soruşturmaya Sağlık Bakanlığı’nın dâhil olması davanın Türkiye aleyhine büyüyeceğini gösteriyor. Yakında bir ekip Türkiye’ye giderek konuyu enine boyuna mevkidaşlarıyla görüşecek. Türkiye, İngiltere’den gidecek ekibi ikna edemezse sağlık turizminde irtifa kaybedecek.

Ne yazık ki Melissa Kerr, kozmetik turizminde Türkiye’deki tek kurban sayılmıyor. 2020’de Türkiye’de liposuction (yağ aldırma) ameliyatı olan üç çocuk annesi bir kadın ölmüştü. BBC Türkiye’ye kilo verme ameliyatı için giden yedi Britanya vatandaşının öldüğünü yazdı.

Sterlinin Türk Lirası karşısında alım gücünün yükselmesi Türkiye’ye sağlık turizmini de artırdı. Türkiye’deki özel diş hastanelerinin neredeyse tamamı yurtdışında müşteri arayışında.

Şimdi sağlık turizmiyle yaratılan gelir kapısı kapanmak üzere. Nasıl mı? 31 yaşındaki Melissa Kerr, 2019’da İstanbul’daki Medicana Kadıköy Hastanesi’nde Brezilya tipi kalça kaldırma ameliyatı sırasında hayatını kaybetmişti. Hastane BBC’ye hasta ölümünden kendilerinin sorumlu olmadığını açıklasa da İngiltere’de riskli olduğu için yapılmayan bir ameliyatı gerçekleştirdikleri de ortada.

 

Milletvekilleri uyardı: Belediyelerde mali kriz kontrolden çıktı, iflas riski artıyor

Milletvekilleri, İngiltere’deki belediyelerin karşı karşıya olduğu mali krizin “kontrolden çıktığı” ve iyi yönetilen yerel yönetimlerin bile iflas etme riski taşıdığı uyarısında bulundu.

Parlamento karma komisyonu, belediyelerin sağladığı hizmetler üzerinde ciddi bir etkiden kaçınmak için hükümetin 4 milyar sterlinlik finansman açığını kapatması gerektiğini söyledi. Ayrıca mevcut sistemin eskimiş olduğunu belirterek belediye vergisinde reform yapılması çağrısında bulundular.

Hükümet, belediyelerin karşı karşıya olduğu zorlukların farkında olduğunu ve 600 milyon sterlin daha destek vereceğini açıkladı. Avam Kamarası Konut ve Toplumlar Komisyonu yeni raporunda, belediyelerin artan maliyetler ve hizmet taleplerinin yanı sıra “sistematik yetersiz finansman”dan da etkilendiğini belirtti.

Yerel Yönetimler Birliği, İngiltere’deki belediyelerin önümüzdeki iki yıl içinde 4 milyar sterlinlik bir finansman açığıyla karşı karşıya olduğunu tahmin ediyor. Komisyona başkanlık eden İşçi Partisi Milletvekili CliveBetts, “Hükümet bu açığı kapatamazsa, iyi yönetilen belediyeler bile fiilen iflas etme ihtimaliyle karşı karşıya kalabilir” dedi.

Kasım ayında Nottingham’ın iflas ilan etmesiyle İngiltere’de son altı yıl içinde iflas eden belediye sayısı 8’e yükseldi. Daha önceki 18 yılda hiçbir belediye bu duruma gelmemişti.

Bu ayın başlarında hükümet, yerel yönetimler ve milletvekillerinden gelen baskılar üzerine,2024-25 dönemi için Aralık ayında açıklanan 64 milyar sterlinlik finansman paketine ek olarak İngiltere’deki belediyelere 600 milyon sterlinlik bir finansman desteği sağlayacağını açıkladı.

Komisyon, daha fazla finansman artışına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Rapor, belediyelerin özellikle sosyal bakım, özel eğitim ihtiyacı olan ve engelli çocukların ulaşımı, evsizlik desteği ve geçici konaklama gibi hizmetlere yönelik artan talep ve maliyetlere dikkat çekiyor.

Rapor ayrıca uzun vadede belediye finansmanının, yerel vergilendirmenin ve sosyal bakım hizmetlerinin sunumunun temelden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyor. Komisyon başkanı Betts “Belediyelerin, giderek artan bütçe açıkları kapatmak için çaresizce belediye vergisini (CouncilTax) arttırmaya zorlanmaları sürdürülemez ve bu her yıl daha fazla vergi ödediği halde daha az hizmet alan yerel halk için adil değil” dedi.

Belediye vergisi bedellerinin 1991’deki mülk değerlemelerine dayandığı ve o zamandan bu yana ev fiyatlarının artması nedeniyle, en pahalı evlerde yaşayanların, mülklerinin değerine oranla, en az değerli mülklerde yaşayanlara göre daha az vergi ödedikleri vurgulandı. Hükümetten mülklerin yeniden değerlemesini yapması, sistemde daha geniş çaplı bir reformu değerlendirmesi ve ek belediye vergisi bantları getirmesi talep edildi.

 

İngiltere’den Türkiye’ye iki heyet: Dışişleri Bakanı Cameron, Erdoğan ve Fidan ile görüştü

0

Dışişleri Bakanı David Cameron, 25 Ocak’taki Türkiye ziyaretinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü. Görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan, David Cameron’ı kabul etti. Vahdettin Köşkü’nde gerçekleşen görüşme basına kapalı gerçekleşti. Görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

Cameron’un her iki görüşmesi sonrası ayrıntılı açıklama yapılmasa da görüşmelerde başta Gazze olmak üzere bölgesel konular ve ikili ilişkiler ele alındı. Cameron ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsveç’in NATO’ya katılım protokolüne ilişkin Cumhurbaşkanı Kararını imzalayarak, ilgili protokolü onaylamasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Cameron’un Türkiye’nin İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı eleştirilerinin ateşli politik demeçlerle sınırlı kalmasından memnuniyet duyulduğunu da ilettiği sanılıyor.

Cameron’un ziyareti sonrasında ABD’nin koşullu olarak Türkiye’ye F-16 uçaklarının satışı ile mevcut F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu için yeşil ışık yandı. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması ve belgeleri ABD’ye ulaştırması üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre’ye F-16 satışının yapılacağını bildirdi. Kongre’nin itirazda bulunması beklenmiyor. ABD’de Biden yönetiminin Türkiye’ye F-16 satışı açıklamasında da Türkiye’nin bölgede ABD dış politikasının önemli destekçisi olduğu vurgulanarak bu satışla NATO operasyonlarının daha da güçleneceği belirtildi.

 

Royal Mail: Pulunuz üçüncü sınıf mı yoksa pahalı mı olsun?

Royal Mail mektuptaki zararı kapatmak için pula zam düşünüyor

Royal Mail, hizmette reform yapılması önerileri kapsamında mektup teslim ettiği gün sayısını haftada altıdan beşe, hatta üçe düşürmeyi planlıyor. Şirketin mektup dağıtım günlerini altıdan üç güne düşürmesi durumunda 400 -650 milyon sterlin arasında tasarruf sağlayacağı öngörülüyor.

Britanya’daki 10 yıl önce özelleştirilen posta hizmetleri Royal Mail’in verimlilik raporunda mektup yerine e-posta ve telefon mesajlarının yaygın kullanımıyla mektup gönderiminin azaldığı ve aynı personel ile hizmeti sürdürmenin de ekonomik olmadığı belirtildi. Raporda mektup gönderiminde düşüş yaşanmasına karşın e-ticaretin gelişmesiyle kargo taşımacılığın arttığı belirtildi. Şirket mektup gönderiminde kazanç yitikliğini kargoda artan kazancı ile telafi etmek yerine mektup gönderim günlerini azaltmak ya da pul fiyatına zam yapmayı gündemine aldı.

Royal Mail yasal olarak her yere tek fiyatla pazartesiden cumartesiye haftanın altı günü mektup ve paket teslimatı yapmakla yükümlü bulunuyor.

Royal Mail, uzun süredir tıbbi randevular ve yasal belgelerle ilgili mektupları zamanında ulaştırmamakla eleştiriliyordu. Ayrıca ertesi günü teslim edilmesi gereken birinci sınıfı ve en geç üç gününde teslim edilmesi gereken ikinci sınıfı mektuplarda da ciddi gecikmeler olduğu saptandı.

Ofcom’un genel müdürü Dame Melanie Dawes, düzenleyicinin hizmette reform yapma seçeneklerini paylaştığını ve bunları yaz için planlanan bir güncellemeyle “ulusal tartışmaya” sunduğunu söyledi. Genel müdür, BBC Breakfast’a verdiği demeçte, “Bir şeylerin olması gerekiyor, yoksa hizmet çok pahalı olacak ve ya pul fiyatları artacak ya da sürdürülemez hale gelecek” dedi. Ofcom, İsveç, Belçika, Norveç ve Danimarka’nın son yıllarda mektupların teslimat günlerini kısalttığı veya teslimat sürelerini uzattığı açıkladı.

Posta hizmetleri bakanı Kevin Hollinrake, BBC Royal Mail’e “oyunlarını geliştirmeleri” gerektiğini ve hükümetin reformlar hakkında “konuşmaktan mutlu” olduğunu vurgulayarak, “Cumartesi teslimatları ‘kutsal’dır.Altı günlük hizmetin devamında ısrarlıyız” diye konuştu. Başbakan Rishi Sunak da, hükümetin Royal Mail’in evrensel hizmet yükümlülüklerinin olduğu gibi kalmasını sağlamaya “kesinlikle kararlı” olduğunu açıkladı.

İletişim İşçileri Sendikası (CWU), sendika da posta dağıtım günlerinin azaltılma planının işsizliğe çanak tutacağını belirterek karşı olduklarını ve Royal Mail’i “yok edeceğini” öne sürdü.

 

İskoçya’da HPV aşısı rahim ağzı kanserini ortadan kaldırdı

0

HPV aşısının rahim ağzı kanserini önlemede son derece etkili olduğunu gösteren araştırma, HPV ile ilişkili diğer kanserlerin de aşılama ile önlenebileceğini kanıtladı.

İskoçya’da yapılan yeni bir araştırma, İnsan Papilloma Virüsü (HPV) aşısı olan genç kadınlarda rahim ağzı kanseri vakasının saptanmadığını ortaya koydu.

HPV aşısının rahim ağzı kanseri üzerindeki etkisini inceleyen araştırma, 31 Ağustos 2023’te toplanmaya başlayan verileri derledi ve sonuçlar, 22 Ocak 2024’te Journal of the National Cancer Institute dergisinde yayınlandı.

Yeşil Gazete’nin BBC’den derlediği habere göre, İskoçya’da rahim ağzı kanseri 25 ila 35 yaş arasındaki kadınlarda en yaygın görülen kanser türü. Her yıl ülkedeki yaklaşık 300 kadın rahim ağzı kanseri teşhisi alıyor. Ülkede 25 ila 64 yaş arasındaki tüm kadınlara rahim ağzı kanseri taraması imkânı sunulduğu ifade ediliyor.

BBC’nin haberine göre, İskoçya Kamu Sağlığı kurumu (PHS) ile Strathclyde ve Edinburgh Üniversitelerinin işbirliğiyle gerçekleştirilen araştırmada, rahim ağzı kanseri tarama programına uygun tüm İskoç kadınları dikkate alındı.

PHS’den sağlık koruma danışmanı Dr. Kirsty Roy, “Bu çalışma, 12-13 yaşında ilk dozunu alan tam aşılanmış kadınlarda şu ana kadar rahim ağzı kanseri vakasının olmadığını göstererek HPV aşısının ne kadar etkili olduğunu kanıtlıyor. HPV’ye karşı aşılama, rahim ağzı kanserinin önlenmesinde etkili olup, düzenli tarama ve erken teşhis ve tedavi ile birlikte rahim ağzı kanserini nadir bir hastalık haline getirebilir” dedi.