HaberlerGrev ve sendikal hakların kullanılması kolaylaştırılıyor

Grev ve sendikal hakların kullanılması kolaylaştırılıyor

Grev ve sendika haklarının kullanmasını zorlaştıran mevcut düzenlemelerin çoğu Muhafazakâr Parti tarafından 2016 yılında çıkartılan anti-sendikal yasasından kaynaklanmakta.

Sendikalar tarafından finansal olarak desteklenen İşçi Partisi tarafından geçtiğimiz ay parlamentoya sunulan ve bu sayımızda detaylı bir şekilde işlenen İstihdam Hakları Yasa Tasarısı’nın içinde yer alan 28 reform arasında, işçilerin sendikalar aracılığıyla toplu olarak örgütlenmelerini güçlendirmeyi amaçlayan çeşitli hükümler de yer alıyor. İşçi Partisi tarafından bir nesil boyunca işçi haklarında yapılan en önemli iyileştirme olarak müjdelenen yasa tasarısı içerisinde grev ve grev oylamalarını kolaylaştıracak düzenlemeler yer alıyor.

Muhafazakar Partisi tarafından 2016 yılında çıkartılan anti-sendikal yasa uyarınca, sendikaların, işçilerin oylama sonucunda aldıkları greve çıkma yetkileri altı ay sonra sona eriyor. Altı ay içinde anlaşmazlığı çözülmeyen sendikalar yeniden grev kararı alabilmesi için bir kez daha oylama yapması gerekiyor. Özellikle son iki yıl içinde başta, pratisyen hekimler, demir yolu çalışanları, kamu çalışanları ve öğretmenler olmak üzere birçok işkolunda işçiler ve emekçiler bir yılı aşkın süre devam eden anlaşmazlıklar nedeniyle grev oylamalarını tekrarlamak zorunda kaldı. Resmi rakamlara göre iki yıl içinde hemen hemen her sektörde yapılan grevler 5.7 milyondan fazla iş günü kaybına yol açarak son 30 yılın en yüksek rakamına ulaştı.

İşçi Partisi hazırladığı İstihdam Hakları Yasa Tasarısı ile sendikaların bir oylamada aldıkları grev yetki süresi bir yıla uzatılıyor. İşçi Partisi ikinci oylamayı da kazanma şansı çok yüksek olan sendikaların ‘idari maliyetleri’ ile birlikte pratikte geçerliliği olmayan bir zorunluluğu ortadan kaldırarak sendikalardan daha fazla destek almanın yolunu açmış olacak. Tasarı içerisinde yapılmak istenen bir başka değişiklik de grev oylamasında işgücünün %50’sinin oy kullanması zorunluluğunun kaldırılması. Sendikaların grev sürecinde tabanda çalışma yapması ve üyeleriyle doğrudan yüz yüze gelmesini zorunlu kılan bu zorunluluk bir taraftan sendikaların işini kolaylaştırırken bir taraftan da taban çalışmasını zayıflatacak.

Tasarı kapsamında hükümet ayrıca, sendikaların işverenler ve şirketler tarafından tanınmasını da kolaylaştırmayı hedefliyor. Sendikaların en önemli işlevlerinden biri olan toplu iş sözleşmeleri ile işçileri temsil etme hakkı mevcut yasalar nedeniyle ancak sınırlı sektörde uygulanabiliyor. Mevcut yasalara göre bir sendikanın işveren tarafından tanınma başvuru yapabilmesi için o iş yerindeki işgücünün en az %10’unun sendika üyesi olması şart. Şu anda parlamentoda görüşülen tasarıda bu oranın %2’ye düşürülmesi önerilmektedir.

Yine mevcut kurallara göre bir sendikanın işveren tarafından tanınması için tüm iş gücünün en az %40’ının sendikanın tanınması lehinde oy kullanması gerekmektedir, ancak hükümetin yeni önerileri kapsamında bu baraj da kaldırılacak. Tasarının yasalaşması halinde en son Amazon örneğinde olduğu gibi işverenler sendikaların zorunlu oldukları oranları tutturmalarını önlemek için son dakikada işçi istihdam etmek gibi ayak oyunları boşa düşürülecek. GMB Sendikası Temmuz ayında Amazon işçilerini toplu sözleşmede temsil etme hakkını, işverenin sendikayı engellemek için son dönemde fazladan işçi istihdam etmesi nedeniyle 28 oyla kaybetmişti.

Tasarıda olan bir başka değişiklik de sendikaların greve çıkmak için işverene tanıdıkları süreye dair. Mevcut düzenlemeye göre sendikalar grev tarihi işverenlere en az 14 gün önceden tebliğ etmek zorunda. Tasarıda bu sürenin yedi güne düşürülmesi öneriliyor.

Muhafazakâr Parti tarafından en son çıkartılan ve kritik sektörlere grevlerde hizmetin minimum oranda devam ettirilmesi zorunluluğu getiren ( The Strikes (Minimum Service Levels) Act) yasanın da fesih edilmesi de tasarıda yer almakta. Muhafazakâr Parti’nin özellikle pratisyen hekimlerin grevini ve demiryolu çalışanlarının grevlerini etkisizleştirmek için çıkarttığı bu yasa grevlere çıkan işçilerin kararlı tutumları neticesinde şimdiye kadar zaten uygulanmaya konamamıştı.

Yukarıda sıralanan, grev ve sendika haklarının kullanmasını zorlaştıran mevcut düzenlemelerin çoğu Muhafazakâr Parti tarafından 2016 yılında çıkartılan anti-sendikal yasasından kaynaklanmakta. Değiştirilmek istenen yasalar getirmiş olduğu kısıtlamalara karşın sendikaları daha fazla taban çalışması yapmaya da zorlamaktaydı. Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi çıkartacağı yeni yasa ile sadece bürokrasiyi azaltarak sendikalar ile arasında açılan mesafeyi daraltmayı hedeflerken, sendikaları sadece ekonomik alanda mücadeleye hapseden ve dayanışma grevi gibi işler arasındaki birliği ve mücadeleyi güçlendirecek olan hakları kullanmasını engelleyen Margaret Thatcher tarafından getirilen yasalara dokunmuyor. Ki Thatcher tarafından çıkartılan yasalara Tony Blair liderliğindeki İşçi Partisi’de 13 yıllık iktidarı döneminde de dokunulmamıştı. Giderek zorlaşan çalışma ve yaşam koşulları karşısında üyelerinin haklarını korumak isteyen sendikaların yapması gereken bu reformlarla yetinmemek ve Thatcher tarafından getirilen anti-sendikal yasaların iptal edilmesini talep etmek olmalı.

 

- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img

DİĞER HABERLER

KÖŞE YAZILAR

Trump’ın Başkanlığı bir Kabus mu?

Aydın Çubukçu

Ortadoğu’nun Çıkmazı

Aynı kategoridenOkuyun
Aynı kategoriden okuyun