İngiltere’de önceki ay 11.1 olan yıllık enflasyon oranı, en son 10,7’ye düştü. “4 aylık artıştan sonra düştü” denerek hükümet ve burjuva medyası sevinçten uçuyor. Oysa bir yere düştüğü yok. Ne zamlar bitti ne de hayat pahalılığı sona erdi. Enflasyon yine artıyor; sadece artış hızı 0.4% yavaşladı.
Yine geçen yıla kıyasla her şeyi yüzde 10’dan daha fazla pahalı kullanıyoruz. Ve sadece ortalama. Halkın en çok tükettiği ürünlerle hizmetler ise daha da çok pahalandı. Gıda ürünlerinde örneğin artış yüzde 16.5. Ekmekte daha da yüksek. Enerjide de öyle, toplu taşımada da.
Ve hükümet başlıca geçinebilmek için ücretlerine artış isteyen grevci işçilerin ücretlerini hiç değilse enflasyon oranı kadar kendisi artırmadığı gibi, “yol olur” düşüncesiyle özel şirketlerin artırmasını da engelliyor.
Bütün bu pahalılık ve geçim derdi ise sadece halkın derdi. Enflasyon ve hayat pahalılığının tüm yükü halkın sırtında…
Kimse, “ama zenginler de her şeyi pahalı alıyor” demesin. Onların karşılayacak gücü var, hem şimdi daha çok kazanıyor, hem de hiçbir giderlerini kısmak zorunda kalmıyor, tersine artırıyorlar. Onların fazladan kazandıkları da işçilerin fazladan döktükleri alın terinin sonucu. İşçilerin hakkının daha azını verirken daha çok sömürüyorlar, ellerine daha çok para geçiyor. Kârlarını artırıyorlar.
İki örnek biliniyor. Halkın belini büken en çok elektrik, petrol ve doğalgazdaki fiyat artışıyken, enerji şirketleri kârlarını katladı. Hem de ham petrolün varil fiyatı ciddi ölçüde düşmüşken. Shell’in bu yılın 3. Çeyreğinde (Temmuz-Ağustos-Eylül) net kârı 9.5 milyar dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla neredeyse 3 kat artırdı kârını. BP’nin kârı ise 8.2 milyar dolar. O da katladı kârını.
Bu ikisi sadece örnek. Kapitalistler kârlarını fırsattan istifade genel olarak artırdı. Ve hayat pahalılığı onlar için bir anlam ifade etmediği gibi, tersine lüks tüketimlerini artırdılar.
Ünlü danışmanlık firmasıBain&Coile İtalyan lüks markalar temsilcisi Altagamma bir ortak araştırma yaparak rapor yayınladı. Araştırma, 2022’de dünya lüks tüketim pazarının yüzde 21, yani 1/5’ten çok büyüdüğünü gösterdi. Bu yılın sonunda lüks tüketim harcamalarının 1.4 trilyon Euro’ya ulaşması bekleniyor. Lüks tüketimdeki bu artış, üstelik dünyanın genel bir durgunluğa girdiği ve resesyonun beklendiği koşullarda gerçekleşti. ABD, Avrupa ve Çin’de lüks tüketim artışta. Rapor, günümüzde artık lüks ürün tüketicisi kesimi genişlemiş olduğunu, örneğin 2008 krizi dönemine göre daha geniş olduğunu ortaya koydu.
Kim bu lüks ürün tüketicisi kesimler? Öncelikle nüfusun en zengin yüzde 1’lik kesimi. Üretim ve dolaşım araçları ezici çoğunlukla bu yüzde 1’lik kesimin ya doğrudan elinde toplanmış ya da bu kesim tarafından denetleniyor. Bu kesimin geliri, tüm gelirlerin neredeyse yarısı (45.8%) kadar. Dünya nüfusunun yüzde 55’lik çoğunluk kesimi tüm servetin sadece yüzde 1,3’ine sahip. Tabii ki, bu yüzde 1’lik kesim önünü ardını düşünmeden her istediğini tüketebiliyor. Lüks ve sefahat onlar için.
Bu kesim kadar zengin olmasa bile, yine de –işçilerin alın terinin ürünü– yeterince birikime sahip olan, yeterli alım güçleriyle fiyat artışlarından etkilenmeden durumlarını sürdüren dünya nüfusunun yüzde 10’luk bir kesimi de orta ve üst-orta sınıfları oluşturuyor ve lüks tüketime hem güçleri yetiyor hem de lüks iştahları yerinde.
Kimi soğuktan korunmak için kaloriferini açamıyor, çocuğuna süt alıp yeterli besleyebilmek için başka temel ihtiyaçlarından vaz geçiyor, kârlarını katlayan kimleriyse lükse gömülmüş. Sunak ve benzerlerinin hükümetleri de bu eşitsizlik dünyasının bekası için uğraşıyor.