Avrupa’da birinci dünya savaşından sonra yükselen ve ikinci dünya savaşıyla çöken faşist rejimlerden sonra, son yıllarda aşırı sağ partiler tekrar yükselişe geçti. İtalya, Hollanda ve Macaristan’da aşırı sağ veya faşist partiler hükümeti yönetirken, Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) ve Almanya’da aşırı sağcı AfD iktidar kapısına dayanmış durumdadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Cumhuriyetçi Parti’nin seçimleri kazanmasıyla birlikte Trump ile ilişkili olarak birçok ülkede aşırı sağ ideolojiler güç buldu.
İkinci dünya savaşından sonra Avrupa ülkelerinde bütün partiler tarafından aşırı sağı iktidardan uzak tutma tabusu vardı. Bu tabu ilkin 2000 yılında Avusturya’da yapılan seçimlerde yıkıldı. Seçimlerde birinci çıkan Sosyal Demokrat Parti’nin hükümeti kurmasını engellemek için Hristiyan Demokrat Partisi aşırı sağcı parti FPÖ ile koalisyon hükümeti kurdu.
Buna karşı, o zaman 14 Avrupa Birliği Ülkesi Avusturya’ya yaptırımlar uyguladı ve diplomatik ilişkilerini nerdeyse askıya aldı. Bu yaptırımlar 7-8 ay kadar sürdü. Daha sonra hiçbir Avrupa Birliği ülkesine uygulanmadı.
Bugün bırakın faşist partilerin hükümet kurmasını veya ortak olmasını Amerikalı teknoloji milyarderi Elon Musk Almanya Başbakanı Olof Scholz’e saldırıp aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD)’ni desteklemesi, İngiltere’de Başbakan Keir Starmer’e saldırıp aşırı sağcı Tommy Robinson’a destek vermesi, sahibi olduğu X sosyal medya platformunu aşırı sağı desteklemek için kullanmaktan perva etmiyor.
Gelinen aşamada aşırı sağın söylem ve politikalarına baktığımızda birinci dünya savaşı sonrası yükselen faşizmle benzerlikler taşımaktadır.
Birinci dünya savaşından sonra faşist partiler ekonomik kriz ve 1917 Ekim devrimine karşı çekim merkezi olup milyonlarca insanın hayatına mal oldular. Bugün ise ekonomik kriz ve göçmen karşıtlığı temelinde çekim merkezi olmuş durumdadırlar.
Dolayısıyla aşırı sağın yükselişi endişeye yol açmaktadır. Bundan 25 yıl önce Avrupa ülkelerinde iktidara gelecekleri pek kimsenin aklına gelmezken, son birkaç yılda birçok Avrupa ülkesinde ya iktidarda ya da iktidar ortağıdırlar.
Tarihsel anlamda faşizm konusunda halkların büyük bir tecrübesi vardır. Hitler ve Mussolini rejimleri altında halklar büyük bedeller ödemiş ve faşizm milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Dün faşizme karşı mücadele eden ve Avrupa’da faşizmi tarihin çöp sepetine atan insanların torunlarının bir kısmın aşırı sağı seçimlerde desteklemesi ve her seçimde artmaları insanlık için hayra alamet değildir.
İnsanlık faşizmin ve aşırı sağın insanlığın düşmanı olduğunu yaşayarak tecrübe etmiştir.
Son yıllarda işsizlik, yoksulluk ve gelecek kaygısı gibi hayati konularda gençlere umut vermeyen ana akım partilerden dolayı gençler aşırı sağa yöneltmektedir.
Sonuç olarak ya aşırı sağ gençlerin statükodan memnuniyetsizliğini örgütleyip, başta göçmenler olmak üzere savunmasız toplulukları hedef haline getirecek ya da sol sosyalist parti ve kurumlar başta işçi sınıfı ve gençler olmak üzere halklara umut veren bir program sunarak toplumsal kesimleri faşizme karşı birleştirerek faşizmi tekrardan tarihin çöp sepetine atacaktır.