Bizim oflaysınta yılın ilk günleri, millet paraları Krismıs alışverişine, harcamalarına, hediyelerine kaptırdığı için umut yok, alışığız da artık. Mart’a kadar bir beklenti yok. Sıcak kalıp üşümeyelim başka birşey istemiyoruz, arasıra düşen ucuz birayı bekleyip pörsüyen meyva-sebzeyi temizleyip yeniden pazarlamaktan başka bir seçenek yok. Gelir dar olunca yeni bir Ankara anlaşmalı da işe alamadık, dalga geçecek malzeme de eksik ama ne diyelim, belki espri kendimiziz de haberimiz yok.
Yine bir sürü artizden dem vurabiliriz ama yılınbaşı ya meseleyi törensel kılalım dedim. Noel baba olur mu diye düşünürken baktım Charles medyada, neyse dedim Noel babaya bulaşıp milleti karşıma almıyayım, kuzey kutbundaki çalışma ve ücret koşulları sonraya kalabilir. Charles’in gündeme gelmesini sağlayan da Channel 4 ve Sunday Times iş birliği ile Dispatches programına yaptırdıkları bir araştırma belgeseli vesile oldu.
Şimdi kalkıp yahu ne alaka, Charles’ın kardeşi ahlaksız Prins Andrew dururken ne diye kralımızla uğraşıyorsun denebilir. Sonuçta Andrew yine gündemdeydi; Çinli bir panpasına tanıdığı imtiyazlar, verdiği temsilcilikler yüzünden. Bazıları Çin casusu olduğunu bile söylediler.
Neyse, Charles niye mi gündemdeydi? Dispatches programına göre öncelikle Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) Charles ve veliahtı William’ı fonluyor. Nasıl mı? Kralımız çıksın NHS şöyle iyi böyle iyi desin, Guys Hospital’ın ambulansları için yer ayarladık desin ama aslında yılda £830 bin olmak üzere 15 yıllığına Kralımızın kiracısı olmuşlar. Oh insin £11 milyon böylece cebe. Bu kaynaklardan biri sadece. Asil arkadaşların Savunma Bakanlığı, okul, kamu hizmetleri, hapishaneler ve belediyelerle bunun gibi ama gizli kalan anlaşmaları, kiracıları var. Nehirlere, nehir kıyılarına, kumsallara ulaşması için kira alıyor. Kiralar da ticari kiralar –cömertlik ya da kamu indiirimi yok. Bu gelirleri de Charles için Duchy of Lancaster topluyor, oğlu William içinse Duchy of Cornwall. Birinci şirketin cirosu £650 milyon, ikincisininse £1.2 milyar kaat. Ülke çapında toplam 5410 mülk, arsa ve bina sahibiler. Kendilerinden önceki asillerin halktan çaldığı. Bazı kent ve kasabalara da sahip arkadaşlar. Her iki şirketimsi yapının karları 1980’lerden bu yana %1000 artmış. Gıpgıcır değil mi? 2023’de Charles’in cebine £26 milyon girmiş, oğlu gariban Williams £24 milyonda kalmış. Diğer evsahipleri gibi davransalar da onlar gibi vergi de ödemiyorlar. Eski Blairci ve Labour Party Milletvekili Margaret Hodge gibi bir yalaka bile bunu parlamentoda sorun yapıyor ki vay halimize.
Olaylar bunla sınırlı değil. Charles abimiz çıkıp çevrecilik ve yeşil enerji timsalliği kesiyor, gelirler kamuya kullanılacak diyor. Ama programa göre sadece kendi arsalarından geçen yeldeğirmeni kabloları için 5 kontrattan £28 milyon kazanacakmış. Şirketler ödesin Charles’a, senin benim elektrik faturam artsın. Dahası da var: varlıklarının halka yarar sağlamak üzere vakıf işleriyle ilgili olduğunu sık sık söylerler şerefsiz olup asil olan bu tipler. Program aynı zamanda birçok yardım kuruluşu ve vakıftan elemenalara akan geliri de açığa vurdu: Comic Relief mi dersiniz, kanser vakfı Marrie Currie ya da Macmillan mı dersiniz dahil bunlara. Anlaşmaları başladıktan beri £22 milyon kazandırmış. Buyrun işte.
Siz kendi evsahibinizin kötü olduğunu sanıyorusunuz ama bu arkadaşlar da fakir konutu sahibi. Bazı kiracıları güvenlikten, yeteri kadar sıcak olmadığından şikâyet ediyor konutların. Asiller diye kimse sesini de çıkaramıyormuş. Raporlara bakan Property Energy Professionals Association başkanının dudakları uçukluyor konutlardaki kötü koşulları görünce. Hava kirliliğine de yolaçtığını da kaydediyor, evsahibinin kim olmadığını bilmediği için bayağı aşağılık mülksahipleri diyor.
Bu belgeselin yayınladığı 2 Kasım’dan beri olanlar da dikkate şayan. O hafta medya halkın konuyla ilgili tepkisine yer verirken durum böyle kalmadı. Saray medya ekibi harekete geçti ve sanki birşey olmamış gibi medya da onların söylediğini tekrarlamaya, kral ve kral çömezi oğluyla Charles ve ailesinin ne kadar erdemli şeyler yaptığını anlatmaya başladı. Kraliçe Camilla’nın ev içi şiddete yaptıklarımı dersiniz, Prenses Ann’ın oğlunun annesinin ne kadar iyi bir anne olduğuna dair haberler mi dersiniz, Kate ve William’ın günlük yaşamda ne kadar ince ve zarif olduğuna dair kesitler mi dersiniz, ortalığı sarmaya başladı. Bitmedi: sanki benim-senin tedavi koşullarımıza sahiplermiş gibi Kate ve Charles’ın kanser teşhişlerine karşı cesurluklarından dem vuruldu, sonra savaş gazileri törenlerine katılımları aktarıldı. 8 Kasım’da gazeteler bu curcunaya katıldı, araştırmaya ortak olan Times gazetesi bile başında halesiyle William’ın ne gıcır oğlan olduğuna dair sütun üzerine sütün yazdı. Böylece Dispatches programının ifşa ettikleri unutuldu. Prince Andrew ise gündemde kalmaya devam ediyor. Kraldan ve oğlundan dikkati başka yere çektiği sürece bunda sorun da yok.
Aha işte alın size iki artiz biri parasıyla. Charles ve William kim veya niye artizler ortada herhalde artık. Ama hem onların hem de İngiliz medyasının ne tür artiz olduğuna dair bir tespit gerekli: arkadaşlar bırakın artizliğin kurumu ya da standardı olmayı, töreni halindeler. Bu haliyle diğer artizler gibi sonları şöyle olur, böyle olur demek pek isabetli olmaz, çünkü toplum ve dünya bu haliyle sürdükçe gelip gidecek artizlerin yanında, daha doğrusu onların berisinde, sürekli varocak artizlik ritüel ve törenlerinin figüranları arkadaşlar, medya da onların damızlık merkezi, bu törenlerin düğün çiçekçisi. Bu anlamda yıla başlarken bir ritüelden bahsederek artizlere işaret etmek yıl boyunca ayık kalmanızı sağlar diye umut ettik.
Ayazın sağladığı ayıklık kadar iyi kışlar, iyi yıllar efendim.