HaberlerPolitikaHem hükümet hem de muhalefetten İsrail'e koşulsuz destek

Hem hükümet hem de muhalefetten İsrail’e koşulsuz destek

Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırının ardından, İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı bombardımanlarda birçoğu çocuk olmak üzere binlerce Filistinli hayatını kaybetti. İsrail, açık hava hapishanesi olarak da adlandırılan daracık bir şerit içine hapsettiği Gazze halkını bir yandan göçe zorlarken bir yandan da üzerlerine bomba yağdırıyor. Gazze halkının en temel ihtiyaçlarına ulaşmasını engelleyecek şekilde İsrail ordusunun ablukası ve bombardımanı sürüyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, kara harekâtıyla yeni bir aşamaya geçtiklerini ve bunun “uzun ve zorlu bir savaş” olacağını ilan etti.

Hamas’ın bazı rehineleri serbest bırakması, İsrail’in Gazze’ye bombardımanı kesmesi koşuluyla elindeki 200’ü aşkın rehineyi de bırakacağını açıklaması bir şey değiştirmedi. İsrail, önceliğinin bu rehineleri kurtarmaktan ziyade, Filistinlileri Gazze’den uzaklaştırmak olduğunu gösteren bir tutum aldı.

Bütün bunlara rağmen birçok batılı ülke gibi İngiltere’de de hükümet ve muhalefet partileri, Filistinlilerin on yıllardır işgal altında olmasını ve baskıya maruz kalmasını göz ardı edip, tarihi 7 Ekim’le başlattı; İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu belirterek en başından beri İsrail’e destek verdi; Filistinlilerin katledilmesine yeşil ışık yaktı. Hükümet İsrail’e destek için Doğu Akdeniz’e donanma ve hava kuvvetlerini gönderdi.

İngiltere çapında yüz binlerce insan saldırıların son bulması ve ateşkes talebiyle sokaklara dökülürken, Başbakan Rishi Sunak olası destek gösterileri hakkında işlem yapılacağı uyarısı yaptı; İçişleri Bakanı Suella Braverman da Hamas’a destek verildiğinin belirlenmesi halinde (Filistin bayrağı taşımak gibi!) polisten “yasanın verdiği tüm gücü” kullanmasını istedi. Ateşkes çağrısı yapmak bile Hamas’a destekle eş tutuldu. İngiltere 2021’de Hamas’ı “terör örgütü” listesine almıştı.

Her gün Gazze’de yüzlerce insanın ölüm haberi geldikçe, tepkiler ve ateşkes çağrıları yükseldi. Geçen hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Gazze’ye yönelik ateşkes çağrısına 193 ülkenin çoğu onay verdi; İngiltere çekimser kaldı.

İfade özgürlüğü ve protesto hakkı tehlikede

İsrail Gazze’ye yıllardır abluka uygularken ve açık hava hapishanesi muamelesi yaparken ses çıkarmayan İngiltere hükümeti, ana akım muhalefeti ve medyası, bugün ateşkes çağrılarını Hamas’a destek olarak yansıtıyor. Burjuva demokrasisinin temelini oluşturan ifade özgürlüğü, protesto hakkı, yönetenlerin çıkarları gerektirdiğinde rafa kaldırılıyor.

Eski diplomat, gazeteci ve insan hakları savunucusu Craig Murray, İzlanda’da katıldığı bir protesto gösterisinde Filistin’e desteği ve İsrail hükümetini kınayan konuşması nedeniyle İngiltere’ye dönüşünde anti-terör yasaları kapsamında gözaltına alındı.

Liberal Guardian gazetesi, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun karikatüründe “anti-Semitizm” yaptığı gerekçesiyle karikatürist Steve Bell’in sözleşmesine son verdi.

Bir tren sürücüsü hoparlör sisteminden yolculara “Filistin’e özgürlük” sloganını tekrarladığı için açığa alındı.

İçişleri Bakanı Braverman, Filistin bayrağı taşımayı Hamas’a destekle eş tutarken, göçmenlerden sorumlu bakan Robert Jenrick de “nefret suçları işleyen veya Hamas’ı destekleyenlerin vizelerinin geri alınması ve sınır dışı edilmesi” planlarından söz etti.

Bazı Muhafazakâr milletvekilleri de Filistin yanlısı gösterilerin yasaklanmasını istedi.

‘İsrail’in kendini savunma hakkı’

Hükümet, İsrail’in sivillere yönelik saldırılarının pervasızlığı karşısında artan tepkilerin ardından, Gazze’deki Filistinlilere yönelik 30 milyon sterlin ek insani yardım yapılacağını açıkladı.

Öte yandan 2015’ten bu yana İsrail’e 450 milyon sterline yakın silah satışı yaptı.

Ancak Muhafazakâr Parti içinden de bazı aykırı sesler yükseldi. Milletvekili Crispin Blunt, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına hükümetin verdiği desteğe itiraz ederek “Suç ortağı olmanız sizi suçu işleyen tarafla aynı derecede suçlu kılar” dedi.

Muhafazakâr hükümetin yanı sıra ana muhalefet İşçi Partisi de aldığı tutum itibarıyla, birçok kurumun dile getirdiği İsrail’in savaş suçlarının, savaş hukukunu belirleyen Cenevre sözleşmesini ihlal etmesinin ve Filistinlilere yönelik fiili etnik temizliğin destekçisi oldu denebilir.

İşçi Partisi’nin eski insan hakları avukatı olan lideri Keir Starmer, gelişmelerden Hamas’ı sorumlu tutarak, İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğundan söz etti ve Gazze’ye temel ihtiyaçların geçişini engellemesine destek veren açıklamalarda bulundu ve bunun “uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde” yapılmasını salık verdi.

Starmer’a tepkiler ve ateşkes çağrısı

Bazı partililer buna tepki gösterdi. Haber yazıldığı sırada 20’den fazla belediye encümen üyesi partiden istifa etti. Oxford’daki istifalar nedeniyle İşçi Partisi belediyede çoğunluğu kaybetti. Starmer’ın “savaş suçunu fiilen onayladığı” ve “Filistinlilerin toplu halde cezalandırılmasını kınamadığı” gerekçesiyle İskoçya’da da istifalar oldu.

Starmer durumu düzeltme çabasıyla partisinin Müslüman milletvekilleriyle bir araya geldi. Kamuoyu anketleri ülkede her dört kişiden üçünün ateşkes istediğini gösterirken, o bu taleplere kulaklarını tıkamaya devam etti.

İşçi Partisi’nin bu tutumu, Jeremy Corbyn liderliği döneminde, anti-Semitizm (Yahudi düşmanlığı) ile yeterince mücadele edilmediğine dair suçlamaların, İsrail devletine yönelik her eleştirinin bu kategoride değerlendirilmesine yol açan adımların devamı olarak değerlendiriliyor.

Hamas saldırısı sonrasına denk gelen İşçi Partisi yıllık genel konferansında Filistin’le Dayanışma Kampanyası tarafından düzenlenen toplantının başlığından “aparteide son” ifadesi çıkarıldı, toplantıda Filistin bayraklarına izin verilmedi.

Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarına karşı düzenlenen gösterilerde İşçi Partili milletvekillerinin konuşmaması, kendisini “sosyalist” olarak adlandıran az sayıdaki milletvekilinin de Hamas’ı kınayan ve insani ateşkes çağrıları yapan önergelerle yetinmesi eleştirildi.

Gazze’den ölüm haberleri geldikçe, ateşkes çağrısı yapması için Starmer üzerinde baskılar da arttı. Partinin İskoçya grubu lideri, Londra ve Manchester belediye başkanlarının yanı sıra 40 milletvekili, hatta bazı gölge bakanları bile ateşkes çağrısı yapmasını istediler. Ama değişen bir şey olmadı.

Liberal Demokrat Parti de İsrail’e destek konusunda daha ileri giderek hükümeti İran Devrim Muhafızlarını da terör listesine dahil etmeye çağırdı; Gazze halkının göçe zorlanmasına yönelik “kaygılarını” dile getirdi.

Birçok sol grubun ve sendikacının yer aldığı Stop the War koalisyonunun Filistin’le dayanışma, Gazze’ye yönelik savaşa son verilmesi ve ateşkes talebiyle düzenlediği gösterilere ise ülke çapında yüz binlerce insan katıldı.

 

Haber Merkezi
Haber Merkezihttps://gercek.co.uk
Gerçek Gazetesi, 2010 yılında Londra'da kurulan bir gazetedir, başta İngiltere olmak üzere, Türkiye ve dünyadaki toplumsal, ekonomik ve politik gelişmeleri takip ederek halka aktarmak için çalışıyor.
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img

DİĞER HABERLER

KÖŞE YAZILAR

Trump’ın Başkanlığı bir Kabus mu?

Aydın Çubukçu

Ortadoğu’nun Çıkmazı

Aynı kategoridenOkuyun
Aynı kategoriden okuyun