ManşetHer tür hile ile iktidarda kaldı

Her tür hile ile iktidarda kaldı

Türkiye’de tek adam rejimini durdurmak için sandığa giden milyonlar bunu başaramadı. Çünkü milyonların karşısında her tür hile ve hırsızlığın bloku duruyordu. Demek ki, faşizmi yenmek için sadece sandık yetmiyormuş. Seçimlerin ikinci turunda Erdoğan oyların yüzde 52’sini hanesine kaydetmeyi becerirken, muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu yüzde 48’de kaldı.

Nereden bakılırsa bakılsın, dünyada benzeri pek görülmemiş hakkaniyetsiz bir seçim yarışmasına girildi.

Devletin bütün imkanları Erdoğan için kullanıldı. Kamu kaynakları AKP ve Erdoğan’ın kazanması için harcandı.

Havuz medyasının yanısıra İletişim Başkanlığı, Anadolu Ajansı ve TRT, Erdoğan propagandası için seferber edildi.

Yalan, talan, montaj, iftira, baskı, şantaj ve akla hayale gelmeyen her tür oyun. Erdoğan ve ona “kulluk” edenler, iktidarın nimetlerinden nemalanmak isteyenler hiç çekinmeden dini de adeta kendi karakterleri gibi yozlaştırıp kullandılar. Ancak “Din, Allah, kitap” diyerek halkı sömüren gaspçılar çaldıkları oylarla yüzde 50’yi kılpayıyla geçebildiler. Bunu da kaydetmek gerekir.

Yakalananların hepsi AKP ve MHP’liler

Bir çok sandıkta, toplu oy kullanma, sahte kimliklerle oy kullanma ya da mükerrer oy girişimleri oldu. Suçüstü yakalananların büyük bir çoğunluğu tahmin edilebileceği üzere AKP’li ya da MHP’li idi.

Sandık görevlilerine saldırıldı, müşahitler tehdit edildi hatta darp edildi. Can güvenliğinin olmadığını düşünen bir çok CHP’li sandıkları terk etmek zorunda kaldı. CHP eski milletvekili Ali Şeker’in de aralarında olduğu çok sayıda parti yetkilisi fiziksel saldırıya uğradı.

Parayla satılan oylar, sahte kimliklerle oy kullanmalar ve AA gibi kurumların manipülasyonları gün yüzüne çıkan bir çok hileden sadece bazıları.

Halkın vergileriyle bir avuç yandaş sermayedarı ve aslında Erdoğan’ın ailesini zengin eden ve sadece bu iktidara biat edenleri vatandaş sayan bir sistem elbette oy çalmaktan da geri durmaz. Zaten öncelikle çalması gereken de oylardır. Oy çalacak ki, aldığı yetkiyle diğer şeyleri çalabilsin. Nitekim Erdoğan ve tayfası yıllardır bunu yaptı.

Demek ki, sandığı beklemek yetmiyormuş!

Öte yandan, sokağa çıkmayı, eylem yapmayı, grev örgütlemeyi ve karşı koymayı yasaklamak aslında tam olarak halktan gerçekleri gizlemek ve halkın örgütlenmesini engellemektir. Halkın örgütlü gücü ve işçi sınıfının meydanlara çıkması onların sonunu getirecek yegane güçtür, bu bir gerçektir.

Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin bir çoğu, sürekli “sandığı bekleyin” “sokağa çıkmayın” diyerek halkı oyaladı.

İşte sandık geldi ve biraz önce saydığımız nedenlerden dolayı sandıktan bir kez daha Erdoğan çıkarıldı. Şimdi artık burjuva muhalefetinin hesap vermesinin zamanı geldi. Yıllarca halkı geri tutarak, sokağı adeta yasaklayarak iktidar sözü verdiğiniz halka şimdi cevabınız ne olacak? Demek ki, sandık her şeyi çözmüyor. Zaten Erdoğan sandıkta hilenin en büyük ustasıdır. Sandık dışında bir mücadele yöntemini tanımayan muhalefet, Erdoğan sandıktan çıktıktan sonra adeta ortada kalmıştır.

Emekçiler mücadeleyi yükselterek Erdoğan’dan kurtulacak

Tek adam düzeninin değişmesinin yolu tek başına sandıktan değil, grevlerden, emekçi mahallelerinden, kampüslerden, kadın eylemlerinden, hak savunularından vb. mücadelelerden geçmektedir. Tek adam düzenini geriletmek ve yenmek, sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin birleşik gücüyle mümkündür.

Seçimin gösterdiği bir başka sonuç; halkı yıllardır sandığı beklemeye teşvik eden ana muhalefetin bildik yönteminin geçersizliğinin ortaya çıkmasıdır.

Seçim sonuçları bir son değildir. Gerici, faşist bir rejim inşasına kesintisiz devam eden iktidarın politikalarına karşı mücadele de kesintisiz bir şekilde sürecektir. Bu düzeni iş, ekmek ve özgürlük mücadelesini büyüterek değiştireceğiz. Birlikte kazanacağız, işçiler kazanacak, halk kazanacak.

Selahattin Demirtaş (HDP eski Eş Genel Başkanı)

Oy vermek için sandığa giden, çok istese bile gidemeyen, oyları korumak için direnen, emek veren herkese çok teşekkür ederim. Devleti ele geçirmiş olan devasa bir operasyon gücüne karşı ilkeli, ahlaklı bir seçim çalışmasıyla bu oy oranına ulaşmak bize mucize sayılır.

Aslında bir seçim değil, bir operasyon yapıldı. Seçim süreci çok büyük eşitsizlikler, baskılar, inanılmaz yalanlar, iftiralar ve karalamalarla geçti. Bunlara rağmen halk değişimi kesinlikle onayladı ama tüm süreç manipüle edildi. Yenilmedik. Yenilmediğimiz için de sakın kimse umutsuz olmasın. Asla teslim olmak yok. Mücadeleye devam, devam, devam…

Hileli ve sahte bir zaferin sarhoşluğuyla, lüks sarayının balkonundan gırtlağını yırtarcasına iftira, tehdit ve hakaretlerini sürdüren yaşlı kral ve karşısında yalanlardan, hazdan başı dönmüş bir linç güruhu, hep beraber “idam” diye bağırıyor.

Olay, bir zamanların Fransa’sında geçmiyor. Sene 2023, yer Ankara.
“Siz benim ceketimi bile asamazsınız” diyeceğim ama buna bile değmezsiniz. Sadece şunu söyleyeyim:

Ben, adını aldığım Kudüs fatihi büyük Kürt Komutan Selahaddin Eyyubi’nin torunuyum. Günü geldiğinde, hepinize adil davranacağıma söz veriyorum.

Selma Gürkan ( Emek Partisi Genel Başkanı)

Seçim sonuçlarına bakarak geri durmayacağımız açıktır. Gerici, faşist bir düzenin inşasını, iş, ekmek, özgürlük mücadelesini büyüterek durdurabiliriz.

İşçilerin ve emekçilerin acil ekonomik ve politik taleplerini elde etmek için birleşmekten ve mücadele etmekten başka yolu yoktur. Değişimin öznesi olan emekçi halk kitlelerinin birleşik mücadelesiyle tek adam düzeni son bulacaktır.

Sevda Karaca (Yeşil Sol Parti Gaziantep milletvekili)

Hep söyledik, yine söyleyelim: Sandıktan ötesi var! Siyaseti sandığa, halk iradesini sandık sonuçlarına hapsederek umutsuzluk büyütecek zaman değil! Devletin tüm olanaklarına, sermayenin ve en gerici güçlerin büyük desteğine rağmen arayı açamadılar. Bunu milliyetçilik hizasına çekilenler değil, tüm adaletsizliklere ve baskılara rağmen halkın çıkarına bir dönüşüm çabasında olan emek ve demokrasi güçleri başardı, biz başardık. Bu mücadele baki! Kimse unutmasın; buradayız, bu ülkeyi emeğin ve özgürlüğün ülkesi yapacağız!

Erkan Baş (Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı)

Seçim sonucu ne olursa olsun…
Hiçbir çaba boşa gitmedi, gitmeyecek.
Mücadele devam edecek.
Halkımızı, ülkemizi saltanat sevdalılarının, para babalarının keyfine teslim etmeyeceğiz.
Örgütlü gücümüzü büyütecek, emekçileri birleştirecek, bu sömürü ve yolsuzluk düzenini yıkacağız.
Mutlaka kazanacağız!

Kemal Okuyan (Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri)

Toplumu sandığa hapsederek özgürleştirmek ne kadar imkansızsa, sandık sonucu ile o toplumu mutlak karanlığa mahkum etmek de o kadar imkansız. Seçim tüm sonuçlarıyla kaderine terk edilmeli. İsteyen düzen içi dengelerle, Meclis aritmetiğiyle ilgilensin. Hayat ve mücadele sürecek.

Sezgin Tanrıkulu (CHP Diyarbakır milletvekili)

Tüm baskılara rağmen direndik. Diyarbakırlı hemşehrilerim ve bölge halkı dayanışmasıyla irade ortaya koyarak Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde öncü oldu. Kimse Diyarbakır’a, bölgeye, Kürtlere vefasızlık yapmasın. Sonuçların muhasebesini yapacağız, demokrasi mücadelemiz sürecek.

Emek Partisi: Tek adam rejimini birleşik halk mücadelesi yıkacak

İktidar partisinin, elindeki devlet olanak ve kaynaklarını kullanarak rakiplerine karşı her türlü kısıtlama, provokasyon, sansür ve tehdit siyasetini hayata geçirmesine rağmen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonucu, tek adam rejiminin kitle desteğinde bir gerileme, AKP’nin parlamentodaki güç kaybı olmuştur.

AKP 2015’teki 7 Haziran – 1 Kasım seçimleri arasında kullanılan şiddet yöntemlerini her fırsatta hatırlatarak,  çağrışımlarını seçim malzemesi yaparak, para-militer grupların sokağa çıkacağı yolundaki söylentileri körükleyerek ortamı terörize etmekten kaçınmamıştır. Tarikat ve cemaatlerle, Hüda Par gibi kontra geleneğin uzantısı partilerle, Milli Görüş’ten gelen en gerici damarı sahiplenerek havuz medyasında halkın önyargılarını kışkırtmış; ırkçı-şoven bir siyasal zeminin sınırlarını genişletmeye çalışmıştır. Hüda Par’ın, Yeniden Refah Partisi’nin parlamentoya vekil göndermesi, MHP’nin -kendisinden beklenmeyen oranda- oyunu yükseltmesi ve Cumhur İttifakı’nın ana eksenini oluşturduğu milliyetçi-muhafazakâr damarın dışındaki, merkezkaç ve tabiri caizse daha radikal eğilimlerin bu ittifakın yörüngesine çekildiğini ve onu koruduğunu gösteriyor.

Müttefiklerini çoğaltmasına, uzak desteklerinin katkısına rağmen kendi gerilemesini durduramayan AKP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması için de özel bir çaba harcamıştır. Seçim sonuçları üzerine yapılan müdahaleler herkesin gözü önünde cereyan etti. Tutanakları tekrar tekrar saydırtmak suretiyle müşahitlerin ve diğer görevlilerin sabrını ve fiziksel dayanıklılığını zorlayan yöntemlerle bile zaman kazanmaya çalışan AKP tek adam rejiminin kaybettiği irtifayı yine de gizleyemedi.

Partimizin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı seçimlere olağanüstü zorlaştırılmış koşullarda girmiştir. HDP’nin kapatılma tehdidi, siyasetçi ve gazetecilerin tutuklanması, seçmenlere yönelik baskılar, seçim günü yapılan silahlı gösteriler ve saldırılara rağmen bu eşitsiz seçim sürecindeki mevcut imkânlar içinde Emek ve Özgürlük İttifakı, süreci, parlamentoya gönderdiği vekil sayısını artıramasa da az çok koruyarak tamamlamıştır.

Tek adam rejiminin ilk turda geriletilememesinin çeşitli nedenleri hiç kuşkusuz tartışılacaktır. Asıl altı çizilmesi gereken başlıca sebep emekçileri ve ezilenleri doğrudan doğruya kendi sorunları etrafında örgütleyen birleşik bir mücadelenin ülke düzeyinde oluşturulamamış olmasıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin bu örgütsel zayıflığından doğan boşluk gerici hassasiyetleri kışkırtan partiler tarafından dolduruldu. Bu durum yoksul, işsiz, güvencesiz ve örgütsüz kitlelerin gerici önyargılarının harekete geçirilebileceğine ilişkin eski deneyimleri bir kez daha tekrarlamıştır. AKP’nin eski ve yeni müttefiklerinin oylarındaki kısmi yükselmeyi de bu durum açıklar.

Ancak ortaya çıkan parlamento tablosu ülkeyi her geçen gün daha da karanlığa sürükleyen iktidar gücünün aritmetik yeniden dağılımındaki değişimden ibaret değildir.

Partimiz parlamentoya Yeşil Sol Parti listesinden işçilerin emekçilerinin temsilcisi olarak iki milletvekili göndermiştir. Yeşil Sol Parti listelerinden Meclis’e giren arkadaşlarımız, ittifakın diğer vekilleriyle birlikte halk ve emekçi düşmanı politikalara, sermaye siyasetine, kadın, Kürt ve göçmenlere yönelik anti demokratik uygulamalara karşı mücadele edeceklerdir.

Partimiz hem kendi kurullarında hem de Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yapılacak değerlendirmelerden sonra 2023 seçimlerinin daha geniş bir değerlendirmesini yapacaktır.

Şimdi önümüzde yeni bir mücadele süreci açılıyor. Değişim eğilimini şu veya bu şekilde ifade eden halkımızın, oylarıyla önümüze serdiği sonuç bu eğilimin tek adam rejimini yıkabilecek bir güce dönüştürülmesidir. Bu sorumluluk emek ve demokrasi güçlerinindir.

Partimiz de bu seçimde zayıflatılan tek adam rejimini ikinci turda yıkmak için tüm emekçileri seferber olmaya çağırmaktadır.

Halkların Demokratik Partisi: Özgürlüğü, demokrasi ve barışı biz getireceğiz.

Seçim sonrası yaptığı konuşmasında Demirtaş’ı yuhalatıp, kin dolu sloganlar attıran Erdoğan bilmelidir ki bu boş tehditleri ne bizleri ne de hukuksuzca rehin aldığı arkadaşlarımızı yolundan alıkoyabilir. Yolumuzda yürümeye devam edeceğiz, bu ülkeye özgürlüğü, demokrasi ve barışı biz getireceğiz.

 

- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img

DİĞER HABERLER

KÖŞE YAZILAR

Trump’ın Başkanlığı bir Kabus mu?

Aydın Çubukçu

Ortadoğu’nun Çıkmazı

Aynı kategoridenOkuyun
Aynı kategoriden okuyun