Haberlerİngiltere'deki Ekonomik Durum İşçi Partisini Zorluyor

İngiltere’deki Ekonomik Durum İşçi Partisini Zorluyor

Lindsey GERMAN
Counterfire

Yeni bir hafta, yeni bir kriz. Maliye Bakanı Rachel Reeves ve Başbakan Keir Starmer’dan oluşan korkunç ikili bu kez Britanya’nın uluslararası piyasada devlet tahvili satışlarında özellikle kötü bir performans sergilemesi nedeniyle bir ekonomik fırtınayla karşı karşıya. Bu da devlet borçlanmasının maliyetini arttırıyor. Yani Reeves şimdi harcamaları finanse etmek için daha fazla borçlanmak ya da kamu hizmetlerinde acımasız kesintiler yapmakla karşı karşıya. Devlet borçlanmasına getirilen sınırların ‘Müzakere edilemez’ olduğunu zaten açıkça belirtmişti, bu da kesintilere yöneleceği anlamına geliyor.

Telegraph’a göre tercihi birçoğunun fiziksel ve zihinsel sağlık sorunları da olan engellilere yönelik ödemelere daha fazla saldırmak ve onları çalışmak zorunda olmamaları gerektiği halde çalışmaya zorlamak olacak. Bu son ‘zor seçim’, İşçi Partisinin tasarruflarının neredeyse her zaman işçi sınıfından insanların zararına olduğunun altını çiziyor.

Krize karşı tepkisi, ekonominin büyüyeceğini ve bu gerçekleştiğinde hepimizin daha iyi durumda olacağını tekrarlamaktan ibaret. Ancak bunların hiçbiri mantıklı değil. Stagflasyondan -durgun bir ekonomi ama yükselen enflasyon- çokça söz ediliyor ve politikaları her kesimden yaygın bir muhalefete yol açtı. İşverenler, büyük şirketlerin artan fiyatlarla yansıtmaya çalışacakları artan ulusal sigorta ödemeleri konusunda çığlık atıyor. Çiftçiler miras vergisine karşı muhafazakar bir hareket oluşturuyor ve bu da aşırı sağı güçlendirecek. İşçi sınıfının gelirleri saldırı altında ve kamu hizmetleri yerlerde sürünüyor.

Rachel Reeves sık sık sırf İşçi Partisi hükümeti var diye ekonominin büyüyeceği izlenimini veriyor. Bu hafta kesinlikle bu aptallığın sonunu görmeliyiz, ancak o ya da Starmer’ın neler olup bittiğini anladığına ya da bununla başa çıkabileceklerine dair hiçbir işaret yok.

Belli ki bu şekilde olmasını beklemiyorlardı. Starmer, solu İşçi Partisindeki herhangi bir etkin rolden tasfiye etmeyi başardı. Göç, ordu ve dış politika konularında sağcı değerleri kabul etmesinin kendisini sağdan koruyacağını varsaydı ve seçim sırasında Reform UK’ye açıkça saldırmayı reddetti çünkü bunun esas olarak Muhafazakâr Partiye zarar vereceğini düşünüyordu.

Ancak şimdi Trump, geçtiğimiz haftalarda İngiliz siyasetine doğrudan müdahalelerde bulunan ve gözünü Starmer’a dikmiş olan Elon Musk’ın yakın danışmanlığında Beyaz Saray’a doğru ilerliyor. Trump’a dalkavukluk yapmaları ya da David Lammy gibi bir soytarının sadık açıklamaları onları aşırı sağcı saldırılardan koruyamayacak ya da İngiltere’nin ABD ile önemli bir ‘özel ilişkisi’ olduğu kurgusunu sürdürmelerine izin vermeyecektir.

Hayatım boyunca, ekonomik ve siyasi fırtınayla başa çıkma konusunda daha az becerikli en fazla birkaç İngiliz hükümeti gördüm. Oligarkların siyasete doğrudan müdahale ettikleri ve her yerde aşırı sağı güçlendirdikleri düşünüldüğünde bu durum özellikle tehlikelidir. Burada, Britanya’da Musk’ın ana saldırı hattı, İslamofobi seviyelerini körükleyen sözde Asyalı ‘damat çeteleri’ hakkında olmuştur. Trump ve Musk, Alman AfD’den (Nazilerin güçlü yankıları ve yeniden göçten bahseden) İtalya’nın faşist Başbakanı Georgia Meloni’ye kadar Avrupa’nın dört bir yanında aşırı sağı destekliyor.

Solun önündeki zorluk hem ırkçılıklarına karşı çıkarak hem de çürüyen neoliberal sermayenin önceliklerine meydan okuyarak faşistleri ve aşırı sağı yenmektir. Bu, bize bedel ödetmeye çalışan yeni İşçi Partisi kemer sıkma politikalarına karşı büyük bir mücadele anlamına gelmektedir.

Çeviren: Çınar Altun

 

- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img

DİĞER HABERLER

KÖŞE YAZILAR

Trump’ın Başkanlığı bir Kabus mu?

Aydın Çubukçu

Ortadoğu’nun Çıkmazı

Aynı kategoridenOkuyun
Aynı kategoriden okuyun