7 Ekim’den sonra dizginlerinden boşanan İsrail saldırganlığı İsrail’in Arap ülkeleriyle normalleşme sürecini olumsuz etkiliyor.
1979’da İsrail’in Mısırla sağladığı karşılıklı birbirini tanıma ve ilişkilerin normalleşmesi süreci, 1994’te kervana Ürdün katılmasıyla diğer Arap ülkeleriyle Türkiye’yi de kapsayarak yayılmaktaydı. 2020 sonunda Bahreyn, Sudan, BAE ve Fas ile birlikte İsrail ilişkilerini normalleştiren Arap ülkesi sayısı 6’ya yükselmiş, aralarında diplomatik ve ticari ilişkiler gelişmekteydi.
Bu Eylül’de Suudi Veliaht Prensi Selman, ülkesinin İsrail’le ilişkilerinin “Her gün normalleşmeye daha çok yaklaştığını” söyledi. Prens, Filistin sorununun, İsrail ile müzakerelerinde önemini koruduğunu belirtmiş, başına geleceği biliyormuş gibi, “Bizim için Filistin meselesi çok önemli. O kısmı çözmemiz lazım” demişti ki, 15 gün geçmeden korktuğu başına geldi.
Çin’in arabuluculuğunda Suudilerle diplomatik ilişki kuran İran’ın Cumhurbaşkanı Reisi,İsrail’le normalleştirme sürecindeki Suudileri Filistin davasına ihanetle eleştirmekteyse de, normalleşme ABD tarafından heyecanla destekleniyordu.
Bu yönde bir adım, Suudilerin yeni atadığı Filistin Büyükelçisinin Batı Şeria’da Filistin yönetimi ile görüşmek için İsrail’den izin alması, ikincisiyse ilk kez İsrailli Turizm bakanının Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesi oldu.
Şimdi ise frene basılmış durumda. İsrail’in doğrudan Filistin halkını hedef alan ölümcül zulmünü Prens Salman bile dikkate almazlık edemiyor.