S. Soylu 13 Kasım’da İstanbul İstiklal Caddesi’nde 6 kişinin öldüğü bombalamadan PKK/PYD/YPG’yisorumlu tutarak işaret fişeğini yakmıştı. PKK ve YPG’nin bombayla ilişkileri olmadığını açıklamaları yeterli olmadı. Suriye ve Irak’ta yayılma peşinde olan, genel seçimlerin eşiğindeki Erdoğan hükümeti, 20 Kasım’da son ayların en yoğun hava bombardımanını gerçekleştirdi. “Pençe-Kılıç” adı verilen, Suriye ve zaten aralıklarla bombalanan Irak’ın kuzeyini hedef alan hava saldırıları çok sayıda ölüme neden oldu.
Savunma Bakanı H. Akar, “471 hedef ateş altına alındı, 254 terörist etkisiz hâle getirildi” açıklamasını yaparken, Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, hava saldırılarında 16’sı Suriye askeri 37 kişinin öldüğünü bildirdi. Kürtler ise, saldırılarda 11 sivilin de öldüğünü söyledi. SDG hava saldırılarında, IŞİD şüphelilerinin ailelerinin de tutulduğu, çoğu çocuk 50 binden fazla kişinin yaşadığı El-Hol Kampı’nın da bombalandığını, 7 güvenlik yetkilisinin öldüğünü açıkladı. SDG Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin bölgede kara harekâtı düzenlemesinin, IŞİD’in yeniden güçlenmesine yol açacağını savundu.
Erdoğan “sadece başlangıç” saydığı bombalamanın ardından bir kara harekatının gündemde olduğunu söyledi. Gerekçe, olarak “terör” ve Karkamış’a düşen roketler ileri sürülüyor ve hava harekatı için “oluru” alınan Rusya’nın kara saldırısı için de “yeşil ışığı” bekleniyor.
Bir kara saldırısı kolay görünmüyor. Rusya’nın yanı sıra SDG ile birlikte çalışan ve Suriye’de yaklaşık 900 askeri bulunan ABD’nin de kara harekatına onay vermesi şart. Oysa hem Rusya hem ABD Türkiye’ye itidal tavsiye ediyor.