EMMELİNE PANKHURST
Emmeline Pankhurst, Robert Goulden ve Sophia Crane’nin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Köleliğe, tahıl yasalarına karşı ve kadınların seçme ve seçilme hakkı için Liberal Parti’nin desteklendiği, orta sınıf bir ailenin içinde büyümüştür. Henüz 14 yaşındayken kadınların seçme ve seçilme hakkı üzerine yapılan toplantılara katılmıştır.
Kadınların Sosyal ve Politik Birliği (WSPU)
10 Ekim 1903 tarihinde kızı Christabel ve dört arkadaşı ile birlikte Manchester’da radikal kadın hareketleri çerçevesinde Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’ni (WSPU) kurmuştur. Örgüt çerçevesinde Şiddetsizlik Teorisini geliştirmiştir ve daha sonraları bu teori ABD’de kadın hareketleri, Hindistan’da Mahatma Gandi’nin Britanya kolonilerine karşı yürüttüğü mücadeleye; ayrıca Martin Luther King’in öncülüğünü yaptığı Amerikan-İngiliz vatandaşlık hakları hareketine ilham vermiştir.
Ne var ki Emmeline Pankhurst, zamanla barışçıl mücadele yöntemleriyle sonuç alınamayacağına inanmaya başlamış, kurucusu olduğu hareket gittikçe radikalleşmiş, yangınlar çıkarmak, bombalı saldırılar düzenlenmek gibi yollara başvurulmuş ve bu yüzden Pankhurst birçok defa tutuklanmıştır.
3 Nisan 1913 tarihinde Pankhurst Old Bailey Ceza Mahkemesi’nde Britanya Bütçe Başkanı David Llyod George’un villasına yapılan bomba saldırısının azmettiricisi olarak üç yıl hapis cezası almıştır. Bu karar kadın hakları savunucularının polis ile sokak çatışmalarına neden olmuş, resmi kurumlara çeşitli biçimlerde saldırılar düzenlenmiş, başbakan Herbert Asquith gibi tanınmış kişilere biber ve ölü kedi atılmıştır. Protestolar, kundaklama ve bombalı saldırılar şeklinde bütün ülkeye yayılmış ve bu süreç basında Terör Dönemi olarak adlandırılmıştır.
12 Nisan 1913 tarihinde Holloway Hapishanesi’nde açlık grevi sebebiyle sağlık durumunun kötü olmasından dolayı Emmeline Pankhurst tekrar serbest bırakılmıştır. Bu arada ülkedeki karışıklık giderek güçlü bir hal almıştır. Bombalı saldırılar düzenlenmiş, posta kutularına asit dökülmüş, kiliseler kundaklanmış ve toplu taşıma araçlarına zarar verilmiştir. Sempatizanlar pazar ayinlerinde, St. Paul Katedrali ve Westminister Abbey’de “God save Emmeline Pankhurst” (Tanrı Emmeline Pankhurst’u korusun) şeklinde sloganlar atmıştır.
Olaylar, 1 Haziran 1913 tarihinde Epsom’da düzenlenen at yarışında, kralın atının önüne atlayarak ağır yaralanan ve kısa bir süre sonra ölen süfrajet Emily Davison’un ölümü ile doruk noktasına ulaşmıştır. Emily, Pankhurst tarafından kadın haklarının şehidi ilan edilmiş ve bildirilerinin manşetlerinde HİPODROMUN MELEĞİ olarak gösterilmiştir.
Aynı yıl, 1913’te parlamento, tutuklu süfrajetlerin artan açlık grevleri nedeniyle Kedi ve Fare Antlaşması adlı yasa tasarısını kabul etmiştir. Açlık grevi ve zorla beslenmelerine rağmen ciddi derecede hasta olan tutuklular serbest bırakılmışlardır. Sağlığına kavuşan tutukluların tekrar tutuklanması istenmiştir. Bu antlaşmayla sağlığına kavuşan Emmeline Pankhurst Şubat 1914’te tekrar tutuklanmış, bunun üzerine tekrar açlık grevine başlamış, hastalanmış ve tekrar serbest bırakılmıştır.
22 Mayıs 1914 tarihinde Birleşik Krallık hükümdarı V. George’a dilekçe vermeye çalışırken Buckingham Sarayı önünde tekrar tutuklanmıştır.
I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkması ile radikal kadın hareketleri faaliyetleri durağanlaşırken Pankhurst propagandasını Britanya’nın savaş politikalarına karşı yöneltmiştir.
1918 yılında Emmeline Pankhurst Muhafazakâr Parti’ye (İngilizce; Conservative Party) katılmış; fakat politik anlamda fazla aktif olmamıştır. Kasım 1918’den itibaren 21 yaş üstü kadınlar parlamento üyesi olabildiler; fakat seçme hakları yoktu. İlerleyen yıllarını kötü olan sağlık durumu nedeni ile Kanada ve Bermuda Adalarında geçirmiş ve 1925 yılında Birleşik Krallık’a geri dönmüştür. Pankhurst 1928 yılında vefat etmiş ve aynı yıl kadınlar için genel oy hakkı yasası yürürlüğe girmiştir.