Lang-a-dank başlayalım, bu ayki artizimiz Labour Party lideri Keir Starmer dayımız.
Bazılarınız daha baştan bu adam birkaç sayı önce de artiz değil miydi diye sorabilir. Gelgelelim bu defasında bu dayımız tipli siyasetçiler gibi hafızasız davranarak onların istediği gibi dayıyla ilgili önceden hiçbir şey söylememiş gibi yine yazacaz, bakalım ne olacak. Bakın sizin gibi davransak sizin mantıksızlıklarınızı göstericeğiz diye de değil bu. Sadece dayı ve partisinin sorununun bir mantık yanlışlığı olduğunu söylemek felan da değil. Hatta yaptıklarının ve söylediklerinin hepsinin arkasında hep gizledikleri sermayayi memnun etmeye çalışma çabalarını da şirin laflarla kanıtlamaya çalışmak da değil. Sadece onlar gibi önce söylediğimizi, vardığımız sonuçlara yeni yaptıklarını anlatarak önceden duymamış gibi tekrar edeceğiz. Daha fazlasını da yapabilecek olsak da onları teşhir etmeyi, halkı uyarmayı tekrar etmemiz gerekliliği gibi.
Bu hafısazlık, sığlık ve dar görüşlülükle yarattıkları ortamın tadını onlara tattırmak için belki. Onlar gibi yalan söyleyip sonra bu yalanlara halk inanmıyor diye cinnet geçirecek olmayacak olsak da, biz de sonuçta bu koşulların yarattığı canavarlarınız ne de olsa. Ki bu yazının maksadı birşeyi anlatmak değil, olsa olsa bir sonucunu ortaya koymak.
Cinnet dedim de aklıma geldi bizim dükkanda durum yazın şelfleri değiştirdiğimiz dönemden bu yana buruk. Gıda fiyatları artmasa da, toptan fiyatları kim sever, biz olabildiğine basıyoruz yeni sarı etiketleri. Ama asıl cep yakan, taken-in azaltan, kaşınkarelere gidiş gelişleri pahalı kılan artan petrol-mazot fiyatları. Ulu önderimiz Starmer’ın asıl telkini gibi bu yükün müşteriye aktığını seyretmeye devam ettik. Herhal millet de daha biraz idare ediyor, yoksa bu yazıda göreceğiniz gibi, Starmer’ı Enfield encümen azaları sevsin, size birşey olmasın!
Neyse, nedir diyebilirsiniz, seni bu kadar işkillendirip Starmer’ı dert ettiren? Şu mesele bu sorun diyebilirim ama Starmer emmi gibi kesin davranıp daha baştan yalakalığının tek kelimeyle artiz seçimine uygun oluşunun nedeni olduğunu söyleyelim. Bunu unutup dahasını da söyleyecem tabi. Alın daha bu cümlede ürettiğim bir espri: birgün Starmer karşıdan karşıya geçiyormuş, yolda geçen iki gençten biri diğerine “baksana kavşak!” demiş. Dayının mantığına göre yazıldığı için biraz tuhaf yazı olmaya başlasa da şimdi de dayının bahsedilmesinden ve bağlı kalınmasından gerçeklere geçelim.
Geçen ay tirişka sendikalar konfederasyonu TUC bile kongresinde yarım ağızla ve çeyrek kararlarla halkın düştüğü yoksulluğu, ücretleri, “greve giderseniz bazılarınız işine devam edecek ya da hepten gidemeyeceksiniz” gibi gerici grev yasalarını, hükümeti Birleşmiş Milletler’e şikayet ettiklerini felan tartışıyor, arkadaş ortada yok. Nerde arkadaş, mültecilerin Fransa’dan botlarla geçişini nasıl engelleyeceğini ayrıntılandıran politikalar açıklıyor, göçmenlere “terörist” denmesine kemküm ediyor. Ordan tutup Kanada’ya gidiyor, Türkiyelilerin Fetullah’a benzeteceği Tony Blair akılbabası, Finlandiya eski başbakanı gibi sosyal-demokrat dayılarını görmeye. Birlikte yeni vizyon standları açıp kameralara poz vermeye.
Bakın geçmişini ya da hiçbir zaman bir lahana olamasa da dönekliğini bile anlatmıyoruz. Sadece yaşadıklarımıza deva olması gereken poitikaların üreticisi olarak tek alternatif gösterilse de nelerle uğraştığına dair gerçekleri. Yoksa dedim ya, baktığımız dediğim gibi tam bir kavşak! Bu ay sonunda sanki iktidar partisinin çürümüşlüğünün değil de kendi meziyetiymiş gibi partisinin aldığı birkaç yerel ara seçim zaferciğinde birkaç poz daha. Sonra da ay başında, Partisi ve kamuoyu geçim ve bir sürü başka sorunu konuşuyor, alınacağı kesin farzedilen bir seçim zaferinin şimdiden zevkini çıkarır bir lider havasıyla başka poz vermeler, emekçilere yönelik boş ve belirsiz vaatler, sermayeye ve Ukrayna savaşına bağlılık, Starmer dayı dolaşmaya devam ediyor.
Konferansın bittiği günün birkaç gün sonrasında başlıyor Filistin’de olaylar. Starmer, lor peynir gibi bir beyinden gelebilecek zekasıyla, başta ABD ve Sunak’ın şimdiki haramileri gibi tüm diğeri gericilik eşrafı gibi “İsrail kendisini savunma hakkına sahiptir” diyor, ekrana hem kimin çıkacağına hem çıkanların ne söyleyeceğine karar veriyor, salıyor şimdiden hırlamaya başlayan gelecek iktidarın saldırgan itlerini ortaya… Filistin halkının ezilmesine dair birşey söylemiyor, başta bölge ve halklarına karşı işlenen katliamı lanetlemiyor, kalkıyor İsrail’in hukuksal haklarından bahsediyor. Ona göre dolaşıyor, poz veriyor. Geçen ay parti içinde sadece kendilerinin sosyalist olduğunu düşünenler uğraşıyordu, bu ay da kalkmış parti üye ve temsilcilerini yüzbinlerin katıldığı katliama karşı Filistin halkıyla dayanışma eylemlerine katılmaktan men ediyor.
Sonra hava değişmeye, katliamın vahşeti bakılmasa da görülecek hale gelince Starmer, tahmin ettiniz, kemküm, biz Filistin halkının aç, susuz, yersiz yurtsuz bırakılmasını onaylamadık bile demiyor, geveliyor. Sonra kamuoyu yapışıyor bunun ümüğüne tabii, en son partili Müslüman encümenler ve Londra Beledeiye Başkanı, başka bir artiz, Sadık Khan bile veriştiriyor. Encümenleri ve parti üyelerinin hepsini ve iyi niyetlerini haydi katmayayım olaya ama Sadık gibi bir artizden bile ve hem de haklı gibi görünen bir ayar almak nedir Starmer dayı?
Dolanıp seçimi kazanacağı günü bekliyor. Başka yerde de iktidarı lafa gelince yenen ve yenmiş ve buna rağmen seçim kazanmamış veya beklediği gibi kazanmamış Starmer’ınki gibi, hatta kötü kopyası partiler. Yanında çalımını tek sattığı ve yıllardır sinsi sinsi leş gözler gibi yüksek bir makam bekleyen bizim Tottenham milletveki David Lammy, artizlik tanımlamalarına dönmelyelim ama, iktidardaki bodur hırsız Sunak ve ekibi artizler gibi, piyasacalık oynuyorlar. Piyasacılık kalmamış, bizimkiler böyle. Lammy gibi Starmer da yapacak başka bir artizliği kalmadığı için diğer artizlerin eskiden yaptıklarını tekrar yapmaya mahkum olan ve bunu hâlâ savunan, bunu taslayan olduğu için, siyaseti de dahil alçak bir kavşak olduğu için en rezil artiz oldu bu ay ve bundan bu sayfalarda rezil edilmeyi haketti.
Kışa iyi geçişler efendim.