Hayatın değeri söz konusu olduğunda bir hiyerarşi yok, ancak Elizabeth Windsor’un ölümü geçen ay ülkeyi durma noktasına getirirken, medya ülkedeki milyonlarca insanın durumunu tamamen görmezden geldi. Hatta, kraliçenin ölümü açıklanırken, bir BBC muhabiri, Başbakan Liz Trussın o gün açıkladığı elektrik faturaları yardımının ‘artık önemli olmadığını’ söyledi.
İngiltere yaşam maliyetinin terörü ile karşı karşıyayken, insanlar halka yapılan haksızlıklara sessiz kalmak istemediler.
Kraliçe’nin cenazesindeki polis operasyonu, vergi mükellefine milyonlarca sterline mal oldu. Ve monarşiyi protesto eden insanlar tutuklandı ve susturulmaya zorlandı.
Polisin monarşi karşıtı protestolara verdiği tepkiye yönelik artan eleştirilere yanıt olarak Metropolitan Polisi, insanların kraliyetlere karşı “kesinlikle protesto etme hakkına sahip oldukları” söyledi.
Ancak lafa değil icraata bakmak lazım. Bir polis memuru, boş bir pankarta “Kralım değil” yazarsa tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalacağı konusunda bir avukatı uyardı.
Garden Court Chambers avukatı Paul Powlesland, monarşi karşıtı protestocuların ifade özgürlüğünü kullandıkları için hedef alındığına dair haberlerden endişe duydu ve bu yüzden Londra’nın merkezine boş bir pankartla gitti.
Sosyal medyada viral hale gelen polisle olan tartışmalarının bir kaydı, bir memurun boş bir pankart tutan Powleslandi sorguladığını gösteriyor.
Memur, avukat kâğıdın üzerine “Kralın çevresindeki insanları rahatsız edebilecek şeyler” yazarsa kamu düzeni suçları kapsamında tutuklanma riskini alabileceğini iddia etti.
En az iki kişide İskoçya’da barışı ihlal etmekle suçlandı. Bunlar, itibarını yitirmiş kraliyet Prensi Andrew’u yuhalayan bir adam ve “monarşiyi kaldır” işaretini tutan bir kadındı.
Barış Taahhüdü Birliği (Peace Pledge Union) kampanyacısı Symon Hill de Oxford’da Kral Charles’ın ilanı sırasında “Onu kim seçti?” diye bağırdıktan sonra tutuklandı.
Barış kampanyacısı daha sonra bırakıldı. Polis, Hill’in 1986 tarihli Kamu Düzeni Yasası’nın 5. bölümüne göre alarma veya rahatsızlığa neden olabilecek davranış şüphesiyle tutuklandığını söyledi.
Ancak Hill, bir fikri olduğu için tutuklandığını söyledi.
Diğer olaylar arasında, Parlamento önünde “Kralım Değil” tabelası tuttuğu için polis tarafından uzaklaştırılan bir adam var.
Eylemler, tutuklamaların yasallığını sorgulayan sivil özgürlük grupları ve sol görüşlü milletvekilleri arasında alarma yol açtı.
Ancak polis izleme grubu Netpol, monarşi karşıtı protestoların hedef alınmasının yeni bir şey olmadığını söyledi.
Grubun iletişim koordinatörü Emily Apple, 2002’deki altın jübile sırasında bir barda oturan 41 kişinin tutuklanması da dâhil olmak üzere, polisin birçok kraliyet etkinliklerinde tutuklamalar yaptığının altını çizdi.
“Polis, monarşi karşıtı seslerin sokaklarımızda duyulmaması için orantısız hareket ediyor” dedi.
Ancak Polis, Suç, Hüküm ve Mahkemeler Yasası kuşkusuz koşulları daha da kötüleştirdi. Bazı tanıkların polisin protestocuların tutuklanması sırasında yeni otoriter yasayı gerekçe gösterdiğini bildirdi.
Göstericilere yönelik saldırı, kraliyet ailesi tarafından işçi sınıfının yaşamlarıyla alay edilmesinin tek yolu olmadı.
Elizabeth’in cenazesinin resmi tatil olması nedeniyle bazı hastane randevuları ve cenazeler ertelendi.
Bazı bölgelerdeki NHS yetkilileri, hastalar için acil olmayan prosedürleri ve klinik randevularını 19 Eylül’de erteledi.
LBC radyosunu arayan bir kadın, annesinin cenazesinin Kraliçe ile aynı gün olduğu için gerçekleşemediğini söyledi.
Kadın, “Kağıt üzerinde çok kolay alınabilecek kararlardan biri gibi geliyor, ancak neden olduğu stres ve pratik sorunların takdiri yok,” dedi.