13.3 C
Los Angeles
Cuma, Nisan 25, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 22

London Movie Festival

Bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan London Movie Festivali’ne İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi (İAKM ve Cemevi) ev sahipliği yapacak. Film Yönetmenleri Derneği ve İAKM ve Cemevi tarafından desteklenen London Movie Festivali’ni Londra’da yaşayan sinema oyuncusu ve kavga sahneleri tasarımcısı Ali la Pax organize ediyor.

26 Nisan’da başlayacak olan London Movie Festivali kapsamında üç gün boyunca 6 uzun metrajlı film gösteriminin yanı sıra üç ayrı panel de düzenlenecek. Festival kapsamında ayrıca kısa metrajlı film yarışmasına katılan filmlerin gösterimleri de olacak. Festival kapsamında gösterilecek uzun metrajlı filmer; Mavi Gözlü Dev, Yaşar Kemal Efsanesi, Siyah Karga, Lal Gece, Ah Yalan Dünya, ve Kaf Kaf. Festival programında yer alan filmlerin yönetmenleri; Biket İlhan, Aydın Orak, Tayfur Aydın, Reis Çelik Atalay Taşdiken ve Metin Dağ ile film gösterimleri sonrasında söyleşilerde gerçekleştirilecek. Festival kapsamında ilk gün İlham Bakır’ın katılımıyla ‘‘Kürd Sineması ve Temsili’’ ikinci gün Reis Çelik’in katılımı ile ‘‘ Politik Sinema’’ ve üçüncü gün Rıza Oylum’un katılımı ile ‘‘ Sinemada Alevilik Temsilleri’ konu panel ve söyleşiler düzenlenecek.

London Movie Festival ile ayrıntılı bilgi film festivalinin internet sitesi www.londonmoviefestival.com üzerinden edinilebilir.

 

İhtimal: Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, olasılık, der TDK sözlüğü.

Bu yazım içinde ‘ihtimal’ geçen, bende yer etmiş, şiir, sinema, roman örneklerinin minik bir derlemesi olsun. Hikâyeci bir sözlük denemesi de diyebiliriz…

‘Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim’

Yılmaz Erdoğan’ın bu dizesini ilk kez bir sonbahar günü yağmurdan kaçarken duldasına sığındığım Ada Kasetçilik’in hoparlöründe şairin kendi sesinden duydum. O ilk gün bu dize kafamda döndü durdu. Akşama doğru Sıhhiye Köprüsü’den beni evime götürecek otobüse doğru yürürken Ada’nın önünden tekrar geçtim bir dilek tutarak. ‘Eğer kasetçide bu şiirin olduğu albüm hala çalıyorsa o da beni seviyordur bir ihtimal’ dediğimi hatırlıyorum. Sevmeyi geçtim, onunla aynı otobüste bulunma ihtimaline bile razıydım oysa o gün…

‘Bir ihtimal daha var…’

Sonbahar yapraklarının Ankara’yı işgal ettiği günler, ‘Hüznüm isyana dönüşür’ dizesine inandığımız gençlik zamanları. Arabeski devrimci türkülerle birlikte dinlediğim ‘yarılma’ dönemlerindeyim. Artık her kötülüğün ihtimal dâhilinde olduğu, karanlık 90’lı yıllardayız. Ölmeyi düşünecek yaşlarda değilim ama gazeteler ‘…ölümsüzdür’ ilanlarıyla dolu. İçlerinde tanıdık yaşıtlarım, arkadaşlarım da var. Ölümün çok uzak değil hemen yanı başımızda olabileceği ayırdına o yaşlarda varmak ne kadar acı… Salaş bir öğrenci evinde, radyoda o Nihavent şarkıyı dinliyorum ‘kaçak’ rakı eşliğinde, ‘kaçak’ elektrikle ısınmaya çalışırken. ‘Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?’

‘Uzak İhtimal’

M.F. Coşkun’un bu filmini mahallemizdeki bağımsız Rio sinemasında bir kış günü izledim. Genç bir müezzinle rahibe olmaya çalışan genç bir Hristiyan kadının olanaksız aşkıydı filmin konusu. Yarım kalan, söylenmemiş, ertelenmiş cümleler… Bizimki gibi coğrafyalarda  farklı din, mezhep, ulustan insanların aşklarının mutlu sonları olamayacağını bilmek içimi acıttı film boyunca. Memlekete ve kendime dair ne çok uzak ihtimalli hayaller kurmuş olduğumu düşündüm filmden sonra…

‘Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi.’

Murat Uyurkulak’ın ‘Tol’ romanı bu cümleyle başlar ve hemen sarıp sarmalar okuyucuyu. Tol’un benim yasaklı dilimde intikam demek olduğunu kitabı okurken öğrendim. Uzun zamandır şiir yazmayan ayyaş bir şairle hayattan çoktan vazgeçtiği halde son noktayı bir türlü koyamayan genç düzeltmenin Diyarbakır’a yaptıkları tren yolculuğunu anlatır roman.Tren istasyonlara uğrarken memleketin yakın siyasi tarihine bir yolculuğa çıkarır okuyucuyu…Okuyuculardan biri olan ben ise kitap boyunca ‘Bir vakitler ihtimal olan devrim elli yaşıma doğru yol alırken benim için ne anlama geliyor?’ diye düşündüm.

Dünyanın ahvali fena…Çok uzun süredir bir ihtimal olmaktan ‘uzak bir ihtimal’ olma seviyesine geriledi devrim. Belki sadece bana öyle geliyor…Bir ömrün veya bir gençliğin boşa geçtiğini düşünmek bazılarımıza hüzünlü bir zevk verir nedense. Kendimden biliyorum. Soğuk bir kış günü Berlin’de şehri ikiye bölen çökmüş duvar kalıntılarını ziyaret edip yenilmişlik duygusuyla kederli kederli baktığımı hatırlıyorum. Oysa belki duvar çökmeden önce, ilk yapıldığında devrim yenilmeye başlamıştı bile…

Yaşadıklarımdan damıttığım birşey varsa o da üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir yenilginin olmadığıdır. Bu kadar yenilgi edebiyatına rağmen hiç kuşku yok ki devrim hala bir ihtiyaç…

Tol romanının sonunda ‘Bir ihtimal olduğunda devrim ne kadar da güzel’, der yazar. Evet öyle…

 

Anneler, Anneler Gününde Açlık Grevindeydi

Altı anne, Birleşik Krallık içinde ve dışında çocuklarına yemek yedirmek için öğün atlayan annelerin durumuna dikkat çekmek için Anneler Günü’nde Parlamento önünde beş günlük açlık grevi yaptı. Dünya çapında milyonlarca anne çocuklarını doyuramıyor ve beslemek için çırpınıyor. Açlık grevine katılan anneler gıda güvensizliğine karşı kampanyalarını sürdürme sözü verdi.

Kadınlar Başbakanlık Konutu önündeki açlık grevini ve gösteriyi tüm çocukların ücretsiz okul yemeklerine erişebilmesini talep etmek için yaptı. Birleşik Krallık’ta çocuklu her 4 anneden 1’i gıda güvensizliğiyle karşı karşıya, öğün atlıyor ve çocuklarını doyurmak için aç kalıyor

Grevci anneler, yaptıkları açıklamalarda ve röportajlarda gıda güvensizliğinin Hükümetin siyasi bir tercihi olduğuna dikkat çekti. Açlık grevine katılan 55 yaşındaki anne Emma Hopkins, Mirror’a: “Oruç tutmak (açlık grevine istinaden) bizim tercih ettiğimiz bir şey ama aslında bu ülkede ve dünya çapında kronik bir sorun. Bu sorun yüzünden çocuklar açlıktan ölüyor. Yemeksiz kalmanın birçok kişi için günlük bir gerçeklik olduğunun kesinlikle farkındayım. Yetersiz beslenme tamamen önlenebilir. Biz çok ayrıcalıklı bir ülkeyiz. Kalbim kırık. Gittikçe daha çok duygulanıyorum aslında çünkü yemek yemediğin zaman her şey sana daha çok dokunuyor. Bir anne olarak, yetersiz beslenmenin tamamen önlenebilir olduğu bir dönemde çocuğunun yemek yemediğini düşünmek çoküzücü.” şeklinde konuştu. Hopkins ayrıca“Yanlış şeylere yatırım yapıyoruz. İnsana yatırım yapmamız lazım” dedi.

Hopkins ile LBC radyosu da bir röportaj yaptı. Hopkins LBC’ye verdiği röportajda; “çocukların açlıktan ölmemesini sağlamak için olumlu yönde radikal eylemlere ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. “İnsanların aç olmadığı, 2030 yılına kadar açlıktan ölmediği bir dünya için çalışacağımızı söyleyen anlaşmalar imzaladık ama bu hedefe ulaşamayacağız.”

Grubun eylemini neden Anneler Günü’nde başlatmaya karar verdiğini açıklayan Hopkins şunları söyledi: “Anneleri kutladığımız ve onların neyi temsil ettiğini kutladığımız bir günde bunu düzenlemenin gerçekten dokunaklı bir şey olacağını düşündüm. Anneler olarak çocukları beslememiz ve onlarla ilgilenmemiz gerektiğini düşünüyoruz ve aslında pek çok anne bunu hem Birleşik Krallık’ta hem de küresel olarak yapamıyor. En zengin ülkelerden birinde yoksulluk sınırının altında olan milyonlarca çocuğumuz var. Birleşik Krallık’ta bu kadar çok insanın kendi kendine yemek bulmakta zorlanmasının kesinlikle utanç verici olduğunu düşünüyorum. ”

Hopkins, “Parlamentonun önünde boş tabaklar, bıçaklar ve çatallarla dolu bir masayla oturacağız. Tabaklara bazı taleplerimizi yazdık ve onların geleceğine desteğimizi göstermek için çocukların isimlerinin yazılı olduğu kalpler yapıyoruz. Bunun için çok heyecanlıyım ve bu, annelerin çocuklarını beslemek konusunda ne kadar zorlandığını gerçekten gösterecek.” dedi.

Grup eylemcilerinden Israil doğumlu iki çocuk annesi Rahelly Cut Ben-Meir (73) ise Gazze’deki kitlesel açlığa ilişkin konuşurken şöyle dedi: “Çocuklarını doyuramayan tüm ebeveynlerle dayanışmak için buradayım. İsrail’in şu anda Gazze’de yaptığı şey kelimelerle anlatılamaz. Şu anda açlıktan ölen anne, çocuk ve yaşlıların sayısı bombalamada ölenlerin sayısını aşıyor. Bunu biz sadece beş gün boyunca yapıyoruz. Bunu sürekli yapan ebeveynler var. Kesinlikle bu şekilde olmak zorunda değil. Buradaki sosyal yardım sistemi artık tamamen yetersiz.

Açlık grevinde yer alan kadınlar, işçiler için asgari geçim ücretine ek olarak tüm devlet okullarında besleyici ücretsiz yemeklerin sağlanması çağrısında bulunan bir Anneler Manifestosu da yayınladılar. Anneler manifestosu, aynı zamanda iklim acil durumunun dünya çapında gıda güvensizliğini daha geniş anlamda körüklediğini ve iklim adaptasyonunu finanse etmek için iklim çöküşünden şu anda ve tarihsel olarak en fazla sorumlu olan ülkelerden biri olan İngiltere’nin bedel ödemesini de içeren sistematik bir yaklaşımı da talep ediyor.

Anneler Manifestosu, mevcut ve devam eden gıda yoksulluğunun orantısız kurbanları olan kadın ve çocuklara odaklanarak, kamu ve özel kuruluşların her insanı korumak için hesap vermesini talep ediyor.

Birleşik Krallık hükümeti, iklim krizine doğrudan katkıda bulunan Equinor, Shell ve BP gibi petrol ve gaz şirketlerine Aralık 2015’te Paris Anlaşmasını imzaladıklarından bu yana yaklaşık 14 milyar sterlin sübvansiyon verdi. Fosil yakıt şirketlerine ayrıca, yeni petrol ve gaz arama ve geliştirme de dahil olmak üzere yeniden yatırım yapmaları için beklenmedik karları üzerinden %91.4 oranında vergi indirimi sağlandı. Bu şirketlerin hepsi rekor karlar elde etti ve hissedarlarına milyarlarca dolar ödedi. Yüksek fosil enerji fiyatları, servetin vergi mükelleflerinden kurumsal hissedarlara aktarımını hızlandırıyor. Aynı zamanda bu yüksek fiyatlar, anneleri yakacak ve yiyecek arasında seçim yapmaya zorlayarak gıda güvensizliğini daha da kötüleştiriyor.

İklim krizine yönelik hızlı ve olumlu adımlar atılmadığı takdirde gıda güvensizliğinin, Birleşik Krallık da dahil olmak üzere, yıkıcı sonuçlar doğuracak şekilde artacağı aşikâr. Dünyamız, yeterince sağlıklı gıdaya sahip oldukları için tüm çocukların başarılı olduğu bir dünya olabilir. Gıda sistemimiz doğamız için iyi olabilir, sosyal açıdan adil olabilir ve birbirimize özen gösterme ilkesine dayanabilir.

Anneler Manifestosunun yayınladığı listede bulunan talepler şöyle:

  • Birleşik Krallık’taki tüm çocuklara yeterli beslenme sağlansın
  • Tüm devlet okullarında besleyici ücretsiz okul yemekleri verilsin.
  • Yaşamın temel ihtiyaçlarını karşılamayı garanti eden bir sosyal yardım sağlansın.
  • İşçiler için asgari düzeyde Geçim Ücreti uygulansın.
  • İklim adaptasyonunu finanse etmek için dünyanın mali açıdan en fakir uluslarının borçları iptal edilsin: İklim çöküşünden şu anda ve tarihsel olarak en fazla sorumlu ülkelerden biri olmanın bedeli ödensin
  • İklim ve ekolojik krize karşı hızlı ve iddialı adımlar atılarak felaket riski ve gıda sistemlerimizin çöküşünü önleyecek tedbirler alınsın

 

Belediyeler Milyonlarca Poundluk Bütçe Açıklarının Faturasını Halka Kesiyor: Hackney’de Council Tax Nisan’dan İtibaren Artıyor

Artan maliyetler, hizmet talebi ve hükümetin kemer sıkma politikaları gerekçesiyle Hackney Belediye Başkanı Caroline Woodley, kendisinin ilk bütçesiyle, 2024/25 dönemi için Council Tax’ta yüzde 4.99’luk bir zam önerecek.

27 Şubat günü yapılan toplantı öncesinde Woodley, beledeyinin temel harcama gücünün şu anda 14 yıl öncesine göre, 156 milyon sterlinlik bir kayba denk gelen, yüzde 40 daha düşük olduğuna dikkat çekti; yeni bütçenin “sürekli kesintilerin ardından” geldiğini ve Muhafazakâr hükümetin bu duruma karşı bir defaya mahsus hibeleri dışında bir çözümü olmadığını kaydetti.

Woodley, “bölge halkının hak ettiği hizmetleri planlamak ve sağlamak için gereken sürdürülebilir, uzun vadeli finansman” eksikliğine dikkat çekerek Council Tax artışı önerme kararının “hafife alınan bir karar olmadığını” yazdı.

Bu artışın belediye kasasına 5 milyon sterlinlik bir katkı sağlayacağını da ayrıca kaydetti Woodley.

Ortalama bir sakinin kaldığı B bandında bir konutta yaşayanlar için yeni oranla haftalık faturalarına yaklaşık 1 sterlin ek geleceğini söyleyen Woodley bu oranın hala “Londra’daki en düşük oranlarından biri” olduğunu söyledi.

Düşük gelirli çalışan haneler için belediye vergisi indirimi yüzde 85’ten yüzde 90’a yükselecek. Woodley, “Bu koşullarda dengeli bir bütçe sunmak büyük bir zorluktu ve önümüzde daha fazla zorluk olduğunu biliyoruz,” şeklinde konuştu.”2025/26’da 22,5 milyon sterlin daha tasarruf yapmamız gerekecek ve bu rakam sonraki iki yılda toplam 34,6 milyon sterline ve ardından 52,3 milyon sterline yükselecek.

Zorluklara rağmen, belediye evlerinin bakımı ve iyileştirilmesi için 50 milyon sterlin, 1.000 yeni belediye evi için 94 milyon sterlin, 49 sosyal konut için çalışmaların başlaması ve 182’sinin bu yıl tamamlanması dâhil olmak üzere dermirbaş programları ve halk hizmetleri için harcamalar da belediyenin planlarından.

Çetelerle mücadele çalışmaları için ayrılan 12,3 milyon sterlinlik bütçe yanında, yeni yıl harcama planları konut iyileştirmeleri, binaların karbonsuzlaştırılması, okul projeleri, sokaklar ve kamusal alanlar, daha çevreci araçlar, güneş panelleri ve bisiklet askıları için de 55 milyon sterlinlik bir harcama planı içeriyor. Bölgede bulunan Fernbank ve Sebright çocuk merkezlerinin kapanma riskiyle karşı karşıyayken çocuk merkezleri, eğitim desteği ve bakım sistemi için de ayrılan 85.4 milyon sterlinlik bütçe konuyla ilgili diğer önemli açıklamalardandı.

 

Hackney Labour Partisi Gazze’ye Destek Veren Dört Meclis Üyesini Görevden Uzaklaştırıldı

Dört Hackney meclis üyesi, Gazze’de ateşkes çağrısı yapan bir önergenin görüşülmesi lehinde oy kullandıktan sonra yerel İşçi Partisi tarafından görevden uzaklaştırıldı.

Victoria bölgesinin üç Labour Partili meclis üyesinin (Clare Joseph, Claudia Turbet-Delof ve Penny Wrout) yanı sıra Clissold’u temsil eden Fliss Premru’nun da parti grubu üyeliği kaldırıldı.

Görevden uzaklaştırmalar 20 Şubat’ta gerçekleşti ve soruşturmanın iki ay sürmesi bekleniyor.

Meclis Üyeleri Joseph, Turbet-Delof ve Wrout, bölge sakinlerine yaptıkları ortak açıklamada, görevden uzaklaştırılmalarının “yerel meclis üyeleriniz olarak çalışmamıza engel olmadığını ve sesinizi temsil etmeye devam edeceğimizi” belirttiler.

Meclis üyeleri, Gazze’de ateşkes çağrısı yapan bir önergeye ve İşçi Partisi’nin eski meclis üyesi Tom Dewey’in durumunu partilerinin nasıl ele aldığına ilişkin bir iç soruşturmayı destekleyen bir önergeye oy verdikleri için cezalandırıldılar.

Dewey, Mayıs 2022’de istifa etmeden önce sadece 11 gün İşçi Partili meclis üyesi olarak görev yapmıştı. Daha sonra çocukların uygunsuz görüntülerini bulundurmaktan suçlu bulunduktan sonra 12 ay ertelenmiş hapis cezasına çarptırılmıştı.

Dört meclis üyesinin görevden uzaklaştırılmasına yol açan oylamalar geçtiğimiz Kasım ayında tam konseyde gerçekleştiği konuyla ilgili diğer açıklamalardandı.

Bir Hackney Labour Partisi sözcüsü Citizen’a yaptığı açıklamada “belediyenin, görevden uzaklaştırılan meclis üyelerinin Labour Party meclis grubu üyesi olarak muamele görmeye devam edeceklerini” ve “İşçi Partisi üyesi olmaya devam ettiklerini” söyledi.

 

Hackney Halkı Bölge Milletvekili Diane Abbott’a Sahip Çıktı

15 Mart günü yüzlerce kişi Hackney Kuzey ve Stoke Newington Milletvekili Diane Abbott’a destek mitingi için Hackney Belediye Binası önünde toplandı.

Aynı hafta Guardian gazetesi Muhafazakâr Parti’nin en büyük bağışçılarından işadamı Frank Hester’in yaptığı bir konuşmada Abbott’a bakınca “tüm Siyah kadınlardan nefret etme isteği” duyduğunu ve milletvekilinin “vurulması gerektiğini” söylediğini ortaya çıkarmıştı.

Gösteriye katılan kitle ‘Diane’in yanındayız’ sloganları attı ve aralarında bağımsız Islington milletvekili Jeremy Corbyn ve Siyah kadınlara yönelik hizmet veren Sistah Space’in bir temsilcisinin de bulunduğu kişilerin konuşmalarını dinledi. Konuşmacılar İşçi Partisi’nin geçen yıl Mayıs ayında kaldırılan parlamento grubu üyeliğinin (whip) Abbott’a iade edilmesi çağrısında da bulundu.

Abbott 1987’den beri Hackney North ve Stoke Newington’dan milletvekili olarak görev yapıyor ve bu da onu ilk Siyah kadın milletvekili ve en uzun süre görev yapan Siyah milletvekili yapıyor. Yaptığı konuşmada bölge sakinlerine teşekkür etti: “80’lerde seçilmem için çalışan Hackney’dir ve her yıl, on yıl boyunca yanımda duran Hackney halkıdır… bu mesele benimle ilgili değil. Bu, Britanya’da hâlâ var olan ırkçılığın düzeyiyle ilgili. Bu, Siyah kadınlara nasıl saygısızlık edildiği ile ilgili…. ayağa kalkmalı ve sağlam durmalıyız.”

Miting, yerel meclis üyeleri Claudia Turbet-Delof ve Soraya Adejare’nin yanısıra kampanyacılar Lucie Scott, Sulekha Hassan ve Jermain Jackman tarafından organize edildi. Meclis üyesi Turbet-Delof, Gazze’de ateşkes ve Tom Dewey davası ile ilgili önergelere oy verdiği için Hackney İşçi Partisi’nden uzaklaştırılan dört kadından biri.

Eski İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de mitingin ardından Citizen’a verdiği demeçte aynı duyguları dile getirdi: “Diane’in bu hafta gördüğü muamele inanılmaz derecede iğrençti. Corbyn Abbott’u “tacizle birlikte gelen kişisel stresle başa çıkma konusundaki kararlılığı” nedeniyle övdü ve bu hafta parlamentoda kendini savunamamasını eleştirdi.

Aynı hafta Başbakan’ın Soru Saati’nde Abbott 35 dakika içinde 46 kez ayağa kalkarak Avam Kamarası’na hitap etmek için söz hakkı istemiş ama Meclis başkanı, haberlere konu olan vekillere söz verilmesi gelenek olmasına rağmen, bunu reddetmişti. Milletvekili daha sonra Sky News’e verdiği demeçte başbakanın meseleyi ırkçılık olarak görmemesini eleştirerek bu davranışların Siyah toplumun ve çocukların: “siyasete girmeden önce iki kez düşünmesine neden olabileceğini düşündü mü?” diye sorarak hükümetin kendisini hedef göstermesini mahkûm etti.

Abott, güvenliğinden endişe edildiği için bir protesto gösterisine katılmaktan vazgeçmek zorunda kalmıştı. Gösteriden önce Hackney meclis üyeleri, onun ırkçılığı kınaması konusunda birleşmiş, Hackney Belediye Başkanı Caroline Woodley, Hester’in yorumlarını “tartışmasız bir şekilde ırkçı ve kadın düşmanı” olarak değerlendirmişti.

 

Haringey’de göçmenler sokağa atılmak isteniyor

Haringey belediyesine bağlı Muswell Hill mahallesindeki National Hotel’de kalan 30 göçmen sokağa atılmakla karşı karşıya. Queens Avenue üzerindeki oteli hükümet kapatmak istiyor.

İçişleri bakanlığına bağlı ekiplerin her an hotele gelip göçmenlerin bazılarını sokağa, bazılarını kamplara ve bazılarını da Weymouth’da bulunan Bibby Stockholm gemisine aktaracağı belirtiliyor. İltiva başvuruları reddedilenlerin de sınır dışı edilme tehlikesinin olduğu ifade ediliyor.

“Göçmenlerin belirsizliğe itilmesine izin vermeyelim”

Aylardır bu otelde tutulan göçmenler, kamplara ve Bibbi Stockholm gemisine gitmek istemezken, oturumu reddedilmiş göçmenlerin ülkelerine gönderilmesini de istemiyor.

Bir çoğunun yasal işlemleri devam ederken, kalacak yerleri yok ve çalışma izinleri de olmadığından doğrudan sokağa atılmış olacak. Toplam 30 kişi National Hotel’de kalıyor ve 2 ile 15 Nisan tarihlerinde boşaltılmak isteniyor.

Göçmenlere destek için her Cuma olduğu gibi 29 Mart günü de Muswell Hill’de bir eylem gerçekleştirildi. Haringey Welcome ve Haringey Community Action tarafından yapılan çağrıyla gerçekleşen gösteride, göçmenlerin insanlık dışı koşullara sürüklenmesine izin verilmeyeceği belirtildi. 2 ile 15 Nisan arası otel önünde nöbet tutulacağı ve İçişleri bakanlığına bağlı memurlara göçmenlerin teslim edilmeyeceği belirtildi. Ayrıca otel önünde tutulacak nöbete katılmak isteyenlere de çağrı yapıldı.

 

Zengin Krallık’ın Aç Çocukları

0

Dünyanın en zengin altıncı ülkesinde 4.3 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor.

Birleşik Krallık’taki gelir dağılımı ile ilgili açıklanan son resmi veriler (Households Below Average Income: an analysis of the UK income distribution) 2022-23’te ülkedeki çocukların üçte birinin (4.3 milyon) göreli yoksulluk koşulları altında yaşadığını ortaya koyuyor. Göreli yoksulluk cari ortalama gelirin yüzde 40 altında gelire sahip olmak şeklinde ölçülen bir kavram. 3.6 milyon çocuk ise mutlak yoksulluk koşullarında yaşıyor ki bu da ülkedeki her dört çocuktan birisine tekabül ediyor.

Göçmen çocukların yarısı yoksul

Son 30 yıldır çocuk yoksulluğundaki en hızlı artışın yaşandığını ortaya koyan veriler bize ayrıca toplumdaki eşitsizliğin boyutları hakkında da bilgi sağlıyor: Siyah ve azınlık etnik kökenli çocukların neredeyse yarısı yoksulluk içinde.

Çocuk yoksulluğu konusundaki utanç verici verilerinin açıklanmasının ardından hükümete acil harekete geçme çağrısı yapan örgütlerden birisi “Save The Children” idi. Örgüt çocukları yoksulluktan koruyacak ve onlara temel düzeyde güvenlik ve emniyet sağlayacak yeterli bir sosyal güvenlik sistemine ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Örgüt, ayrıca ailelere yapılan çocuk desteğinde, en fazla iki çocuğa verilen yardım sınırlamasının adaletsiz olduğunu dile getirerekü bu uygulamanın derhal kaldırılması gerektiğini söylüyor.

Bu alanda faaliyet gösteren bir diğer hak örgütü “Child Poverty Action Group” da hükümete çocuk yoksulluğu ile mücadele konusunda bir stratejik planı uygulamaya koyma çağrısında bulunuyor ve “Çocuk yoksulluğunu acil ivedilikle sona erdirmek için siyasi kararlılığa ihtiyacımız var.” diyor.

 

 

Filistin destekçisi aktivistler İsrailli silah şirketi önünde çadır kurdu

0

“Palestine Action” adlı grubun üyeleri, İsrail merkezli uluslararası savunma sanayi şirketinin Bristol’daki merkezi önünde kurdukları çadırda nöbet tutmaya başladı. İsrail’e silah tedarik eden şirketin kapatılması talebinde bulunan Filistin destekçisi aktivistler, İngiltere’yi de “Gazze’deki soykırımın suç ortağı” olmakla itham etti.

Şirketin önünde kurdukları çadırda boynunda kefiyeleriyle bütün gün nöbet tutan aktivistler, çadırın etrafına Filistin bayrakları astı. Gruptan bir sözcü, yaptığı açıklamada, amaçlarının belediye üzerinde daha fazla baskı oluşturarak şirket tahliye edilmeden olası herhangi satış ihtimalini azaltmak olduğunu söyledi.

İngiltere’de İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına tepki gösteren göstericiler, Elbit Systems’ın fabrikalarının kapatılması talebiyle ülke genelinde çok sayıda protesto düzenliyor.

İsrailli şirketi Elbit Systems, insansız hava araçları, askeri ekipmanlar ve elektro-optik teknolojileri alanlarında faaliyet gösteriyor. Şirketin İngiltere’de insansız hava araçlarının motorlarını üreten fabrikaları bulunuyor.

 

Filistin eylemleri fabrika sattırdı

İsrail merkezli savunma sanayii şirketi Elbit Systems, İngiltere’nin Tamworth bölgesinde bulunan fabrikasını sürekli yapılan Filistin’e destek eylemlerinin getirdiği ek güvenlik giderleri nedeniyle sattı.

Elbit Systems’in “Elite KL” adlı fabrikasını satmasına ilişkin açıklama Elbit’in yanı sıra İngiltere’de İsrail ile iş yapan şirketlere karşı eylemler yapan Palestine Action grubundan geldi.

Palestine Action’dan yapılan yazılı açıklamada, Filistin’e destek eylemleri karşısında alınan güvenlik önlemleri harcamalarının şirketin karını düşürmesi satış nedeni olarak gösterildi.

Fabrikayı satın alan şirketin Palestine Action’la temasa geçtiği kaydedilen açıklamada, tesisin yeni sahiplerinin eski yönetimden kalan tüm savunma sanayi anlaşmalarından çekildiğinin de gönderilen e-postayla bildirildiği ifade edildi.

Açıklamada, “Bu, Palestine Action’ın Elbit’in Britanya’da iş yapmasını imkansız hale getirmeyi amaçlayan doğrudan eylemlerimizin bir zaferidir. Elbit, fabrikayı yeni sahiplerine satmadan önce yaptığı açıklamada Palestine Action yüzünden karlarının yüzde 75 düştüğüne, artan güvenlik harcamalarına ve yüksek tedarik zinciri maliyetlerinin doğrudan etkisine değindi.” ifadeleri yer aldı.

“PARÇA ÜRETİMİNİ DURDURDU”

Palestine Action’ın ilk olarak Kasım 2020’de fabrikaya kırmızı boya atarak eylem başlattığı hatırlatılan açıklamada, 2021’de ise eylemcilerin defalarca tesisin çatısına çıktığı kaydedildi.

Açıklamada fabrikanın çatısı ve kamera sistemlerine yönelik Şubat 2022’deki eylemlerin faturasının 250 bin sterlin (yaklaşık 10 milyon lira) olduğu da belirtilerek, “Elbit bundan sonra, bir güvenlik çemberi oluştursa da fayda etmedi. Bir ay sonra Palestine Action Tamworth’a geri döndü, çatıyı ele geçirdi ve çatı kaplamalarını kırarak İsrail savaş makinesine parça üretimini durdurdu.” denildi.

Tesisin ısı yönetim ekipmanları ile otobüs ve trenlere yönelik soğutma sistemleri ürettiği hatırlatılan açıklamada, Elbit’in bu sistemlerin üretimini askeri amaçlarla yaptığı vurgulandı.

Aralık 2023’e kadar İsrail tankları için üretim yapıldığı ifadelerinin internet sitesinde yer aldığına işaret edilen açıklamada, “Elbit Systems, İsrail ordusu için insansız hava araçlarının ve karada konuşlu askeri teçhizatın yüzde 85’i ile şu anda Gazzelilere karşı kullanılan çok çeşitli mühimmat ve silahları sağlıyor.” bilgisi yer aldı.