Ana Sayfa Blog Sayfa 64

Çalıştığı halde yoksul kalanlar gıda bankalarına muhtaç bırakılıyor

Başta gıda olmak üzere temel tüketim ürünlerindeki enflasyon artışı Ekim’de rekor seviyede yükselerek %16.4’e ulaştı. Süt, tereyağı, peynir, makarna ve yumurta fiyatlarındaki yüksek artışlar, gıda fiyatlarındaki enflasyonu 1977 yılından buyana ki en yüksek seviyeye çıkarttı.

Asgari ücretin ve yıllardan beri yerinde sayan maaşların, her ay yeni rekorlar kıran enflasyon ve artan fiyatlar karşısında hızla erimesi nedeniyle İngiltere’de her çalışan beş kişiden biri aç kalmamak için gıda bankalarından beslenmek zorunda kalıyor. Çalışanların dahi hızla yoksullaştığı İngiltere’de hemşireler, market çalışanları, gençlik merkezlerinde çalışanlar, iletişim işçileri gıda bankalarından beslenmeye başlayanlar arasında yer alıyor. Gıda bankalarının vermiş olduğu bilgilere göre geçtiğimiz aylar içerisinde ilk defa gıda bankalarına başvuranların sayısında %40 oranında bir artış var. Çalışanlar arasında yaşanan yoksullukla baş etmek için işyerlerinde gıda bankaları oluşturan kurumlar arasına NHS ve BT’de katıldı. Kamu kuruluşları, işyerlerinde oluşturdukları ortak kiler ve gıda bankaları ile aldığı maaşı geçinmesine yetmeyen çalışanlarına destek olmaya çalışıyor. Düşük ücretlerine karşı grev kararı alan hemşirelerin yaşadığı yoksulluk nedeniyle NHS vakıflarının %27’si gıda bankaları açmış durumda. Yakın zamanda gıda bankası açacak olan NHS vakıflarının oranı ise % 19. Yani aşağı yukarı tüm genelinde sağlık hizmetlerini karşılayan NHS vakıfların yarısı gıda bankaları açarak, çalışanlarının aç kalmasını bağışlarla engellemeye çalışıyor.

Gıda bankalarına başvuru yapanların sayısında ve açılan gıda bankalarındaki artıştan dolayı ilk kez gıda talebi, yapılan gıda bağışlarını aşmış durumda. En büyük gıda bankası işletmecesi olan Trussell Trust artan gıda ihtiyacını karşılamak için ilk defa acil bağış kampanyası başlatmak zorunda kaldığını duyurdu. Trussell Trust, kış için hazırladığı stoklarını şimdiden tüketmiş durumda.

Yoksul aileler ihtiyaçlarını ‘bebek bankaları’ndan karşılıyor

Giderek artan yoksulluk nedeniyle gıda bankalarına diğer temel ihtiyaçları kapsayan bankalar da ekleniyor. Sayıları hızla artan bankalardan biri de çocuklu ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan bebek bankaları. Bebek bezleri, mama, oyuncak ve elbise gibi tel gereksinimlerin temin edildiği bebek bankaları artan yoksulluk nedeniyle ülke çapında yayılıyor. Çoğunluğu Little Village tarafından işletilen bebek bankaları 2016 yılından beri dar gelirli ailelere destek veriyor. Yeni ve iyi durumda olan ikinci el eşya toplayan Little Village’in topladığı bağışlar, gönüllüler tarafından tasnif edildikten sonra ailelere sunuluyor. Little Village’ın kullanıcıları arasında yaptığı bir araştırma her 10 aileden dokuzunun diş macunu ve sabun gibi sağlık ve hijyen ürünleri alacak durumda olmadıklarını gösteriyor.

Yoksulluğu daha da derinleştirecek yeni kesintiler yolda

Yaklaşık 45 milyon kişinin enerji faturalarını ödemeyecek durumda olduğu İngiltere’de yoksulluk içinde yaşayan çocuk sayısı 4 milyon ve bunların 1.3 milyonu beş yaşın altında.

Silahlanmaya, işgal ve savaşlara devasa bütçeler ayıran, devasa bütçeli şirketlerin vergi kaçırmasına ve vergiden kaçmasına göz yuman, enerji şirketlerinin milyarlarca sterlinlik karlarına rağmen fiyatlarını artırmasına ses çıkaramayan Muhafazakarlar yeniden başlattıkları kemer sıkma politikaları ile var olan yoksulluğu hızla derinleştiriyor. Ve bu yoksulluğun ceremesini çekenler başta çocuklar olmak üzere toplumun en korumasızları oluyor.

 

Enerji fiyatları ne durumda?

Brent Petrol olarak bilinen ham petrol varil fiyatları, 2022 yılbaşında bu yana dalgalanmalarıyla birlikte genel olarak düşme eğiliminde bir çizgi izliyor.

Yılbaşında 72.88 $ olan ham petrol varil fiyatı, 7 Mart’ta 102,5 $ ile ilk zirvesini yapmış, iniş çıkışlarla 7 Haziran’da 102.3 $’la bu yılın en yüksek düzeyine ulaşmıştı. Sonrasında ise yine iniş çıkışlarla, 26 Kasım’da 83,63 $’la iyice düştü.

Ancak arabalarına benzin ve dizel dolduranlar, petrol fiyatındaki yükselişi zamlarla hissetmelerine rağmen düşüşlerini ya hiç hissetmiyor ya da pek az hissediyor. Çünkü ham petrol fiyatı yükseldiğinde petrol pompalarını zamlandıran BP ve Shell gibi enerji şirketleri, fiyat düşüşlerini pompalara yansıtmakta hayli pinti davranıyor.

Örneğin 8 Kasım’daki ciddi düşüşüyle dalgalanmakta ancak 98.6 $ olduğu 3 Kasım’dan itibaren genel bir düşüş trendi izlemekte olan ham petrol fiyatı 26 Kasım’da 83.63 $’a inmesine karşın kim benzin istasyonlarından ucuza benzin/dizel alabiliyor? 26 Kasım’da ham petrol fiyatı 3 Kasım’dakinin %85’inden az. Pompada fiyatların en az %15 ucuzlaması gerek. Ucuzladı mı?

Türkiye ve benzeri ülkelerde perakende petrol fiyatları hemen hiç ucuzlamaz. Ya UK’de? Burada ucuzluyor ve bu hissediliyor mu?

Ya doğalgaz fiyatları?

UK’de doğalgaz fiyatı, enerji birimi olan therm başına 2020 Mayıs’ında 2015’ten beri en ucuz düzeyindeydi: 11.6 pence. Sonra dalgalanmalarla birlikte hızla tırmandı. Ağustos 2021’de 110, Eylül’de 162, Ekim’de 213.7, Aralık’ta 271 pence oldu. Şubat 22’de 187.7’ye indi, Mart 22’de 313.5’a yükseldikten sonra Mayıs’ta yeniden 105’e indi, sonra yine yükselişe geçti, Temmuz’da 250’ye yaklaştı, Ağustos’ta 356 pence oldu. Eylül’de yine düşüşteydi: 263.4 pence.

Her şeyden önce doğalgazda fiyat artışı, Ukrayna Savaşından çok önce 2021’de artışa geçmişti ve savaş olumsuz etkilese bile, artışlar savaşa bağlı değildi. İkinci olarak, gerçi Truss hükümetinden kalma bir enerji desteği hala var ve bu nedenle fiyat artışları faturalara aynısıyla yansımıyor, ancak bu dalgalanmalı ciddi fiyat yükselişi kamu giderlerini artırarak enflasyon artışında küçümsenmez bir etken. 2020’deki 11.6 pence nerede, Eylül 2022’deki 264 pence nerede? Tam 22.75 katı.

Nisan’a kadar enflasyonu artırıcı etkisi bir yana en azından ısınma faturalarındaki yıkıcı etkisini hissetmeyeceğiz. Ancak J. Hunt Truss enerji desteğinin Nisan’da kesileceğini açıkladı. Bunun anlamı, Nisan’dan itibaren gaz faturalarını ödeme zorluğu çekeceğimiz, hatta içimizden bazılarının ödeyemeyeceği faturalar almamak için ısınmaktan vazgeçmesi olacak. Isınma mı çocuğun sütü mü –bu soruyu sorup yanıtlamakta zorlanacaklarımızın sayısı giderek artacak!

Hesap ortada: 2020 Mayıs’ında ödediğimiz doğalgaz faturasının 22.75 katını ödemez zorunda olacağız, fiyatlar artmayıp bugünkü düzeyinde kalsa bile.

Elektrikle ısınanlar açısından durum daha iyi değil. Elektrik fiyatları 2021 Mart’ından bu yana düzenli olarak artıyor. Artış oranları da sürekli büyüyor. 2021 Eylülünde yıllık artış oranı 5.8% iken, 22 Martında 19.2, Mayıs’ında 53.5, Ekim’de 65.7 oldu. Yani, enflasyon Ekim’de yıllık 10.1’di, ama elektriği geçen yıl Ekim’ine göre 65.7% pahalı kullanıyoruz.

Petrol, gaz ve elektrik tüketicisi emekçiler günden güne fazla ödüyor ve belleri bükülüyor. Peki, kazanan var mı enerji fiyatlarındaki artıştan ya da kim kazanıyor?

Shell, sadece Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında $ 9.5 milyar kâr açıkladı. BP’nin kârı ise, $ 8.2 milyar.

Emekçilerin sırtlarında kambur üzerine kambur oluşurken, enerji tekelleri kârlarını tırmandırıyor anlayacağınız!

 

Enflasyon ve faiz artıyor; işsizlik kapıda…

0

İngiltere’de bu yılın Temmuz-Ağustos-Eylül aylarına ilişkin 3 aylık sanayi üretimi büyümesi -1.6%. Bu üç aya ilişkin ticaret hacmindeki büyüme ise +4%. Yani sanayi üretimi büyümüyor, tersine küçülüyor; ama ticaret büyük bir tempoyla artmasa bile yine de artıyor.

Bu çelişkili görünen büyüme rakamlarından ne çıkar? Olağan koşullarda yaz aylarında en azından gıda üretimi artması gerekirken artmamış ya da bu artış genel olarak sanayi üretiminin büyümesine yol açmamış, ticaret ise artışta. Üretimleri azalmasına rağmen mal alım-satımı artıyor. Yeterince üretilmeyen mallar yine de alınıp satılıyor. Bunun tek bir anlamı olabilir: Ülke içinde üretimi azalan sanayi malları yetersizliği ülke dışından gelen malların satışı ve alımıyla tamamlanıyor. Ticaretin üretimden fazlalığı dış alım satım, ithalat ve ihracat ürünlerinin ticaretiyle eşitleniyor.

Ülke içi üretimin düşmesinin de öncelikle doğrudan bir sonucu var: Ülkede üretim düşüyorsa işsizlik artmış demektir.

ONS (Ulusal İstatistik Bürosu) Kasım verilerine göz atarsak, işsizlik azalışta görünüyor. 1993’te 10%’u aşan, 2011’de 8%’den fazla olan işsizlik 2022 Temmuz-Eylül döneminde 3.6% ve üstelik bir önceki üç aylık döneme göre -0.2% kadar azalmış bile. Ama yakından baktığımızda sadece Türkiye’de TÜİK’in rakamlarla oynamadığını görüyoruz.

ONS işsizliği azalmış gösteriyor, ancak aynı aylar için istihdam oranı 75.5%. Yani nüfusun yaklaşık ¼’ü istihdam-dışı. ONS bunu, ekonomik olarak aktif olmayanların (16-64 yaş arası) oranı olarak veriyor ve bu oran 21.6%. Ve oran son üç ayda artmış. Sözcük oyunlarıyla henüz işsizlik düşük gösterilebiliyor: ister işsiz deyin ister ekonomik olarak aktif olmayan, yani çalışmayan. Türkiye’de işsizlik oranı son dönemde iş arayıp da bulamayanların oranı olarak verilir; iş aramaktan bıkıp iş ve işçi bulma kurumuna baş vurmayanlar işsiz sayılmazlar. Genellikle uzun dönem hastalık gerekçesiyle iş aramayanların sayısının yüksek olduğu UK’de de öyle. Ve bir de artısı var, işsizlik esas ekonomik olarak aktif olmayan nüfus içinde gizleniyor.

Bir de çalışanlar içindeki fazlalığa (gereksiz işçi sayısına) ya da işten çıkarılmaları gerekli sayılanlara ilişkin rakam veriyor ONS. Bu oran da 2.7% ve ekonomik olarak aktif olmayanların oranının 3 katından fazla artıyor. RMT grevlerinin taleplerinden birinin işçi çıkartmaya karşı olmasının nedeni, tekellerin bu “fazla” saydıkları işçi nüfusunu işten atarak eritmeye çalışmaları.

Yine de uzmanlar pandemi sonrası düşük işsizlik yüzdesi eğrisinin sonuna gelmekte olduğu konusunda uyarıyor ve işsizlik rakamının 4.9%’ye çıkacağını belirtiyor. Nedeni açık, çünkü üretim artmıyor, tersine düşüşte ve yakın zamanda artması beklenmiyor. Üstelik enflasyon artışı durgunluk belirtisi ve işsizliği artırıcı bir etken olduğu tartışmasız. Bir diğer önemli etken, Bank of England’ın enflasyonu yatıştırma gerekçesiyle politika faizini 0.75 puan artırarak 3%’e çıkarması ve bunun mortgage faizleri dahil tüm faizleri yükseltmesi. Yüksek faiz ise yatırımların kısılması ve paranın faize yatırılması ve tümü üretimin daha da düşmesi ve durgunluğun giderek ekonomik krize dönüşmesi demek.

Enflasyon, Ekim’de 10.1% iken, Kasım’da bir tam puan artışla 11.1%’e yükseldi: Son 41 yılın rekoru! Hem de bu artış önceki Truss hükümetinin enerji fiyatlarını önlemeye yönelik desteği koşullarında gerçekleşti. Bu destek Nisan’dan itibaren kalkacak ve yükselecek enerji harcamalarının enflasyonu hangi rakama sıçratacağı meçhul. Şimdiye kadar söz konusu destek olmasaydı enflasyonunun en az 13-14% olacağı tahmin ediliyor. Gıda enflasyonu ise daha berbat ve el yakıyor: Ekim’de gıda ürünlerinde enflasyon oranı 14.5%’tu, Kasım’da ise 16.2% oldu. Bu da son 45 yılın rekoru!

Fiyat artışlarını savaşa ve pandemiye bağlayan Maliye Bakanı j. Hunt Erdoğan’la Nebati’yi andırıyor. Sadece “dış düşman” demediği kalıyor! Açıkladığı “enflasyonu dizginleyecek” mali plansa emekçi halkın sırtına yeni yükler bindiriyor. Enflasyonlar ve fiyat artışlarıyla boğuşan işçi ve emekçiler şimdi bir de Hunt’ın 55 milyar poundluk vergi artışı ve hemen hepsi halkı vuracak kamu harcamalarında kesintileriyle boğuşacak. Çünkü vergi tekellere değil halkın sırtına yüklenecek. Kesintiler ise, belediye, sağlık, eğitim gibi kamu hizmetlerinde görülecek.

Hükümetin Dayatttığı Kesintilere ve Yoksullaşmaya Karşı Mücadelede Birleş!

Geçen ay işbaşına gelen Sunak hükümetinin ilk ciddi icraatı 17 Kasım’da yapılan bütçe açıklamalarıyla artacak vergi ve sosyal kesintiler oldu. 49 gün işbaşında kalan Truss hükümetinin atadığı ve Sunak’ın geçen ay başbakan olmasından sonra da görevini sürdüren Maliye Bakanı Jeremy Hunt’ın açıkladığı bütçe, bu yıl açıklanan dördüncüsü oldu. Açıklanan önlemlerle, kamu harcamalarında £55 milyarlık kesinti hedeflendiğini söyleyen Hunt, 2022/23 mali yılında £177 milyara çıkacak kamu bütçe açığını ve dünyadaki çalkantılı ekonomik durumu açıklamalara neden gösterdi. Ülke ekonomisinin krize girdiğini de itiraf eden Hunt, bu durumun önümüzdeki yıl da süreceğini kaydetti.

Halkın tümünü etkileyecek bütçe kararlarının başında vergiden muhaf gelir oranlarının 2028’e kadar dondurulması geldi. Enflasyon’a kıyasla daha yavaş artan ücretlerle bu karar, üst vergi kategorilerine giderek daha fazla emekçinin çekilerek daha fazla vergi ödemesi anlamına geliyor. Bu anlamda bu açıklamanın önemli bir sonucu işçi ücretlerinin düşmeyi sürdüreceği. Enerji krizi, artan enerji fatura ve gıda fiyatları ve ücret talepleriyle gereçekleşen grevlerle büyüyen halk tepkisinin bir sonucu olarak da üst vergi oranı £150 binden £125 bine inecek ve %45 gelir vergisi ödemeleri beklenecek.

Ama bütçenin halka değil sermayeye yönelik olduğunu gösteren başka bir unsuru da enerji faturaları tavan fiyayatının Nisan’dan itibaren £3,000’e yükseltmesi. İçinden geçtiğimiz yıl iki katına çıkan faturalar, bu durumda %20’lik bir artış daha da gösterecek. Yine halkın tepkisi ve yayılmayı sürdüren direnişlerin bir sonucu olacak, sosyal yardımlarda da bir kesinti olmamasına rağmen sadece enflasyon oranında artırılacak. Universal Credit alanlar, yardım oranlarından düşük ücretlerle çalışmaya zorlanırken gelir sınırlarını en küçük oranda geçenler yardım bile alamayacak. Halka yönelik yardımlara yaklaşım buyken, Hunt’ın fazla seslendirmediği bir karar da, bankacıların ödediği vergi oranının %8’den %3’e düşürülmesi.

Hükümet Bütçesi Sefalet Reçetesi

Gerek yükselen halk tepkisinin gerekse de önümüzdeki dönemde gerçekleşecek bir seçime yatırım olarak Hunt, NHS bütçesine yılda £3.3 milyar fazla gelir aktarılacağını açıkladı. Ancak King Fund araştırmacılarına göre, pandemiyle esnemiş sağlık sisteminin yılda £10 milyar daha fazla kaynağa ihtiyacı var. Özellikle yaşlılara yönelik sosyal bakım hizmetleri bütçesine de Hunt gelecek yıl £1 milyar, ertesi yıl da £1.7 milyarlık ekler yapılacağını kaydetti.

Bakanlık ve yerel belediye bütçeleri açısından da 2021 planlarının sürdüreleceği ve önümüzdeki 3 yılda sadece %1’lik ek bir artışa gidileceği duyuruldu. Geçen hafta itibariyle %11.1’e ulaşan enflasyon oranları gözetildiğinde bu açıklama, büyük bir kesinti anlamına geliyor. Hunt halkı aldatmaya yönelik olarak kamu hizmetleri bütçesinin artacağını iddia etse de, Local Government Association bütçe arafesinde yaptığı açıklamayla, Croydon gibi bazı belediyelerin iflasın eşiğine geldiğini, yerel bütçe açıklarını kapatmak üzere, %20’lere varan Council Tax zamlarına gidileceğini kaydetmişti.

Son dönem öğretmen ve eğitim emekçi ve sendikalarının yanında kamuoyunda yükselen tepkinin sonucu olarak Hunt, eğitim bütçesinin £2.3 milyar yükseltileceğini de duyurdu. Ancak bu bütçe açıklamalarının tümüne hakim bilinçli muğlaklık bu açıklama açısından geçerli; çünkü bu ek ödenek eğitim emekçilerinin talep ettiği ücret artışlarını da karşılayacak.

“Geçim krizine” yönelik halka yapılacak yetersiz destek de bütçe açıklamalarını önemli güncel diğer bir unsuruydu. Maliye Bakanı enerji faturaları tavan oranlarının £3,000 çıkarılacığını ilan etmenin yanında, Universal Credit gibi gelire bağlı sosyal yardım alanlara £900, engellik yardımları alanlara da £150’lik ödemlerin yapılacağını kaydetti. Belediye ev kiralarının gelecek yıl %7 artış sınırı getirildiği, “ulusal asgari yaşam ücretinin” de gelecek yıl saatte £10,42’e çıkarılacağı konuyla ilgili diğer açıklamalardı. Bunların yanısıra, gelecek Eylül’den başlayarak soyal yardımlar ve sınır oranları enflasyona bağlı olarak artarken, yine son dönemdeki halk tepkisinin bir sonucu olarak da, emekli fonlarında kesintilere gidilmeyecek.

Son olarak, şirketlerden daha fazla alınacak vergilerle (windfall tax) £14 milyar kamu geliri elde edileceğini söyledi Hunt. Kârları bu dönemde hızla artan enerji şirketlerinden alınacak geçici %45’lik bir vergi bu önlemlerden. Ama aynı zamanda business rates’lerde, 700,000 şirketi etkileyecek vergi indirimlerine gidileceği de açıklamaların başka bir ayrıntısıydı. Vergiden muhaf gelir oranı da £5,000’e çıkarılacak. Bunların yanında, şirketlerin %40’ının da ulusal sigortal katkısı ödemeyeceğinin de altını çizdi Hunt. Vergi kaçırma ve yolsuzluğa dair açıklamaları da, muğlak olmanın yanında, bir sonraki seçimlerin gerçekleşmesinin planlandığı 2024’den sonraki dönemle ilgiliydi.

Tek Yol Mücadele ve Birleşme

İşçi ve emekçilerin hem pandeminin hem de emperyalist savaşlara bağlı olarak daha da yoksullaştıkları bir dönemde açıklanan bu bütçe hükümetin değişik tavizler vermiş gibi görünse de sermaye yanlısı daha katmerli bir politika yürütmeye kararlı olduğunu gösteriyor. Ve böylelikle, enerji ve “geçim krizine” bağlı olarak yükselmeyi sürdüren ve genelde ücret talepli emekçi eylemlerine karşı sermayenin bu taleplere boyun eğmek bir yana, kendi istikrarının sarsıldığı bir dönemde girişeceği tüm saldırganlıkların da bedelini pervasızca emekçilere dayatmayı sürdüreceğinin altını çiziyor. Nitekim hükümetin kendi bütçe denetim mekanizması, Office for Budget Responsibility, bu bütçeyle 8 yıllık ekonomik büyümenin silindiğinin, ve yaşam standartlarının önümüzdeki iki yılda hiç görülmemiş %7 oranında düşeceğini kaydetti.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Resolution Foundation, bu bütçeyle gerçek ücretlerin 2008 oranlarına 2027’de varılacağını, hane ortalaması olarak %3.7 dolayında gelir kaybı yaşanacağını kaydeti. Hükümetin bütçe açıklamalarına anamuhalefet partisinin verdiği tepki de hükümetin demogojik yaklaşımının tekrarıydı. Gölge Maliye Bakanı Rachel Reeves yapılan açıklamalara küresel etkenlerin neden göstermesini eleştirdi, “kendimizi içinde bulduğumuz rezalet 12 yıllık Muhafazakar ikitidarının ekonomik başarısızlıklarıdır” şeklinde konuştu. 22 Kasım’da patronlar örgütü CBI (Confederation of British Industry) konferasında yaptıkları konuşmalarda ise Reeves ve Labour lideri Keir Starmer, bütçenin etkilerinden sözetmek bir yana, sermaye yanlısı bir parti olduklarını, içinde sendikalarında olduğu bir ortaklık kurmayı hedeflediklerini söylediler, hem göçmenliğe sınır getirme hem de patronlara ucuz göçmen emeği sözü verdiler.

İktidarın saldırı planı ve ona karşı resmi muhalef bu durumdayken, yine bu dönemde yükselen hemşire, postacı, ulaşım emekçi grevleri bu nedenle büyük bir öneme sahip. Hükümetin yükselmeyi sürdüren halk tepkisine karşı bu bütçede verdiği tavizler kadar grevlere karşı panik halinde, korkudan yükseltilen kutuplaştırıcı söylem de bunu gösteriyor: son dönemde gerçekleşen emekçi mücadeleleri bu politikaları püskürtecek ve daha ilerden haklar elde edecek potansiyele sahip. Son olarak Aralık ayında ücret talebiyle grev kararı açıklamış RMT sendikası genel sekreteri Mick Lynch’in Christmas düşmanı ilan edilmiş olması ya da hemşirelere karşı yükseltilen sahte ahlaki söylem de bunu örnekliyor.

Ancak emekçi gündemini tekrar canladırarak kısmi başarılar elde etmeye başlayan bu mücadelelerin ve yürüten sendikaların birleşik bir mücadele hattına girmemiş olmamaları bu potansiyelin ortaya çıkmasını sınırlamayı sürdürmekte. Bunda sendikalar konfederasyonu TUC’nin Labour Party’e yedeklenmesinin büyük bir rolü olmasının yanında, değişik sendikaların bu mücadelenin farklı evrelerinde olmalarının, birleştirici siyasal bir tutum ve önderliğe sahip olmamalarının da etkisi de büyük. Bu anlamda, RMT ve kamu emekçi sendikası PCS’in son dönemde yaptıkları birleşik ve genel grev ve eylem çağrısı gayet yerinde; bu aynı tutum, göçmen emekçilere de bu mücadeleye yerellerde, işyerlerinde ve talepler üzerinden katılma ve güçlendirme perspektifi sunuyor. Yoksullaşmanın ve son hak kırıntılarının da elden alınmasının sürdüğü dönemde, ortak talepler üzerinde ortak mücadele dışında yaşam koşullarının iyileştirilmesinin yolunun kalmadığını gösteriyor.

 

Londra Turizm Fuarı’na Türkiye’den katılan turizmciler mutlu ama…

0

Londra Turizm Fuarı (World Travel Market – WTM) London 2022, 7-9 Kasım tarihlerinde ExCeL London’da gerçekleşti. Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’den sektör temsilcilerinin de katıldığı geleneksel WTM, salgın öncesi ilgiyi yakaladı. WTM’e katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, KKTC Fuarı’nı gezerek KKTC Cumhurbaşkanı Ersen Tatar ile görüştü. Fuara, ayrıca Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de katıldı.

Dünyanın en büyük ikinci fuarı olan WTM’deki Türkiye reyonunda yer alan görüş aldığımız turizmciler, Türkiye’nin TL’nin alım gücü düşmesinden dolayı yabancı turistler için cazip bir ülke olmasına rağmen kârlılık ve müşteri kalitesinin düşük olmasından dert yandılar.

İngiltere’den Ukrayna’ya 50 milyon sterlin’lik hava desteği

Başbakan Rishi Sunak, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yaptığı görüşmenin ardından Ukrayna’nın hava savunma kabiliyetlerini güçlendirmek için 50 milyon sterlinlik yardım yapılacağını duyurdu.

Başbakanlık Ofisi 10 Numara’dan yapılan açıklamada, Kiev’e ilk ziyaretini gerçekleştiren Başbakan Rishi Sunak’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’le görüştüğü ve ülkesinin Ukraynalıların yanında olmaya devam edeceği sözünü verdiği belirtildi.

Enerji faturaları bu kış donduracak!

Gelecek yılın ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere enerji faturalarında hane halkı başına üst limitin 3 bin 549 sterlinden 4 bin 279 sterline yükseltildiği belirtildi. Hane halkının enerji faturalarının toplamında uygulanabilecek yıllık üst limit gelecek yılın ocak ayından itibaren 4 bin 279 sterline yükseltilirken, İngiliz hükümetinin enerji şirketlerine yapacağı katkı ile bu üst limitin hane başına 2 bin 500 sterlin seviyesinde tutulacağı bildirildi.

Enerji denetim kuruluşu OFGEM’den yapılan açıklamada, ülkede gelecek yılın ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere enerji faturalarında hane halkı başına üst limitin 3 bin 549 sterlinden 4 bin 279 sterline yükseltildiği belirtildi.

2024’ten itibaren İngiltere’ye uçuşlarda el bagajında sıvı taşınabilecek

0

İngiltere, uçakla seyahatlerde el bagajında 100 mililitreden fazla sıvı taşıma yasağını iki yıl içinde kaldırmayı planlıyor. Yeni hizmete girecek tarama cihazları sayesinde dizüstü bilgisayarlar ve tabletlerin de bagajdan çıkarılması uygulamasına son verilecek.

Yerel basına yansıyan haberlerde bu kural değişikliğinin hayata geçebilmesi için ülkenin büyük havaalanlarına 2024 sonu itibarıyla, ileri teknolojiye sahip CT güvenlik tarama sistemlerinin yerleştirilmesi talimatı verildi. Haberlerde ilgili bakanlıkların son değerlendirmeleri gözden geçirdiği ve resmi açıklamanın Noel tatilinden önce yapılmasının beklendiği aktarıldı.

CT güvenlik tarama sistemleri, hastanelerde kullanılan ileri bilgisayarlı tomografilerle aynı prensipte çalışıyor. Heathrow ve Gatwick havaalanlarında test edilen cihaz bagajları üç boyutlu tarıyor ve yüksek çözünürlüklü görüntüleme içindeki eşyaların her açıdan incelenmesine imkan veriyor. Eski makineler iki boyutlu görüntü üretiyor.

İngiltere’ye göç edenlerin sayısında rekor

Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, geçen yıl İngiltere’ye, ülkeden ayrılanlardan 504 bin daha fazla kişi geldi ve 2015’te kaydedilen 390 bin rekoru kırıldı. Haziran 2021-Haziran 2022 döneminde İngiltere’ye gelen toplam kişi sayısının 1,1 milyon olduğu açıklandı.

ONS Uluslararası Göç Merkezi Direktörü Jay Lindop, söz konusu artışın, Afganistan, Hong Kong ve Ukrayna’dan gelen ve ülkede yaşama hakkı verilen çok sayıda mülteciden kaynaklandığını söyledi. Lindop, salgın sırasında uzaktan eğitim gören uluslararası öğrencilerin İngiltere’ye gelişlerindeki artış ve insanların ailevi nedenlerle göç etmesi gibi nedenlerin de artışa katkıda bulunduğunu bildirdi.

İş gücü açığını yalnızca göçmenlerle çözebiliriz”

İngiliz Sanayi Konfederasyonu Direktörü Danker, ülkenin içerisinde bulunduğu iş gücü açığının göç politikası yoluyla çözülmesi gerektiğini belirtti.

Birmingham’da düzenlenen İngiliz Sanayi Konfederasyonu (Confederation of BritishIndustry-CBI) yıllık genel toplantısında konuşan Tom Danker, İngiliz politikacılardan ülkenin göç politikaları konusunda daha pratik çözümler üretmeleri çağrısında bulundu.

İş gücü açığı konusunda dürüst olma çağrısında bulunan Danker, “Ne ihtiyacımız olan çalışanlar var, ne de verimliğimiz. Mevcut pozisyonlarda çalışmak isteyen İngiliz yok. Aranan vasıflar ve iş gücü arasında uyumsuzluk var. Otomasyon sistemlerinin işlerin büyük bir kısmını yapabileceğini düşünmek ise gerçekçi değil” dedi.

Maliye Bakanı Jeremy Hunt ise ülke ekonomisi için göçün son derece önemli olduğunu belirtmesine rağmen, yıllık göçmen sayısının azaltılmasını hedeflediklerini söylemişti.