ManşetBotlarla geçişler polis gözetiminde gerçekleşiyor

Botlarla geçişler polis gözetiminde gerçekleşiyor

Fransa sahillerinden botlarla İngiltere’ye geçen göçmenlerin önemli bir bölümü polis gözetiminde Manş Denizi’ni geçiyor. Fransa ile İngiltere arasında yapılan anlaşmalar olmasına rağmen, geçişlerin polisi gözü önünde gerçekleşiyor olması bir soru işareti olarak ortada duruyor.

Kısa bir süre önce botla İngiltere’ye geçen Dilan Akyüz ve Deniz Kaynakçı gazetemize bilgi vererek, geçişler esnasında yaşadıklarını anlattı. Akyüz ve Kaynakçı, hiç bir engelleme ile karşılaşmadıklarını ifade ederek, geçiş güzergahında yolun yarısına Fransız ve diğer yarısına da İngiliz polisinin eşlik ettiğini anlattılar.

Hükümet ırkçı söylemlerini botlarla geçişler üzerinde büyütüyor

Rushi Sunak iktidarı, yıllardır yürüttüğü ırkçı ve düşmanlaştırıcı politikalarını botlarla İngiltere’ye geçiş yapan göçmenler üzerinde kuruyor. Başta İçişleri Bakanları olmak üzere tüm kabinesi ile sürekli göçmenler üzerinden ayrımcı politikalar ve söylemlerle iktidarının ömrünü uzatmanın yollarını ararken, ırkçı-faşits örgütlenmelerin de güçlenmesine vesile oluyor. Fransa ile yapılan sınır anlaşmalarına rağmen, Fransız polisinin gözetimi altında botlara binen göçmenlerin geçişlerine engel olunmazken, İngiliz karasularına ulaşıldığında da İngiliz sahil güvenlik ekipleri tarafından Dover kentine ulaştırılması çıkarılıyor. Bu durum akıllara bir çok soruyla birlikte “Acaba ucuz genç işçi çalıştırma hedefi mi taşıyor” sorusunu sorduruyor.

Bu yolla İngiltere’ye gelen göçmenlerin önemli bir bölümü gençlerden oluşuyor. Büyük bir çoğunluğu iltica başvurusunda bulunurken, yine büyük bir çoğunluğu yakınları ratafından alınıyor ve sahipleniyor.

120 bin kişi geçti 71 kişi hayatını kaybetti

Botlarla İngiltere’ye geçişler son 6 yıldır yoğun bir şekilde yaşanıyor. Daha önce buna ilişkin herhangi bir veri yok. 2018’dfen itibaren İngiltere’ye toplam 120 bin kişinin geçtiği belirtiliyor. Bu geçişler esnasında 71 kişi botlarının batması sonucu denizde boğularak hayatını kaybetti.

Botlarla geçişler en çok 2022 yılında gerçekleşti. Toplam 45 bin 755 kişi İngiltere’ye geçerken, bu sayı 2023’te 29 bin 437’ye geriledi. 2024’te Mart ayı sonu itibariyle ise yaklaşık 5 bin kişi İngiltere’ye geçti.

“Yolun yarısında Fransız, yarısında da İngiliz polisi bize eşlik etti”

Kısa bir süre önce İngiltere’ye botla gelen Dilan Akyüz, botta bindikten kısa bir süre sonra Fransız polisinin yanlarına geldiğini ve İngiliz karasularına kadar kendilerine eşlik ettiğini beklirterek, daha sonra da İngiliz sahil güvenliğinin kendilerine eşlik ettiğini anlatıyor. Akyüz, “Yolun yarısında Fransız, yarısında da İngiliz polisi bize eşlik etti” dedi.

Akyüz, yolculuk boyunca yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Fransa’da uzun bir bekleyişin ardından bir sahilden sabah 6-7 sularında  niyahetinde bota binmiştik. 50 metre kadar gittikten sonra botun motoru durdu ve bunu Fransa sahil güvenliği görmüş olmalı ki yanımıza geldi. Bottan inmek isteyip istemediğimizi sordu. Hayır cevabını verdik ve bizden biraz uzaklaştılar. Motor çalıştı ve yola koyulduk.

Hepimiz çok korkuyorduk. Fransa sahil güvenlik botu arkamızda hem bizi takip ediyor, hem de denizin suyuyla botu yittiyordu. Ortalama 30 dakikada bir küçük hız botu bile yanımıza yaklaşıp bizden iyi olup olmadığımızın bilgisini alıyorlardı. Botta kaç çoçuk ve kadın olduğunu da öğrenmeyi ihmal etmediler.

Sabah saat 11’e geldiğinde Fransa sahil güvenliğinin çok arkamızda kaldığını sadece bize baktıklarını gördüm. Etrafımda artık İngiliz bayraklı gemiler vardı. 999’İngiliz polisini arayarak bize yardım etmelerini istedik. Bizi denizin ortasında bulmak için etrafımızdaki  gemilerin üzerlerinde yazan numaraları sordular. Çok geçmeden İngiliz sahil güvenliğini karşımız da gördük. Botun yanına yaklaştılar ve botun içerisine halatlar atıp botu gemiye sabitlediler. Ardından teker teker ellerimizden tutup bizi kendi teknelerine aldılar.

Aramızda çoçuk, yaşlı, kadın ve gençler bulunuyordu. Ayırt etmeden bize can yeleği verip bizi ön güverteye aldılar. Dover’e geldiğimizde kontrollü şekilde bizi indirdiler. İner inmez sıcak bir yere aldılar ellerimize sıcak küçük torbalar verdiler. Üstümüz tamamen ıslaktı hemen yeni ayakkabı çorap kazak vb şeyler verdiler. Üstümüzü değiştirdik ve yemek ikram ettiler. Botun içindeki benzinin insan vücudunu tahriş etmesinden endişelenmişlerdi ki hemen sağlık kontrolünden geçirdiler. Ardından ifade, parmak izi, fotoğraf gibi işlemler devam etti. Tercüman da tehmin ettiler. Gece yarısı 3 gibi de otele götürler.

Ülkelerine kaçak girmiş olmamıza rağmen bize kendimizi hiç suçlu hissettirmediler. Kürt ve Alevi olduğum için ülkemde her zaman dışlanmış, mobbing görmüş, devlet şirketlerinde kadro verilmemiş yıllarca sezonluk çalıştırılmış ötekileştirilmiş ve dilim hep yasaklanmış biri olarak burada karşılaştığım durum beni umutsuzlaştırmadı. Ve şimdi artık yeni bir ülkede hayatımı inşa etmenin mücadelesini vereceğim’.

“Niye geldiğinizi biliyoruz”

Yine çok kısa bir süre önce Fransa’dan İngiltere’ye geçen Deniz Kaynakçı ise, hemen hemen hiç bir zorlukla karşılamadan geçtiklerini ifade ediyor. Kaynakçı, İngiliz polisi ile denizin ortasında karşılaştıklarında, “Sakin olun. Niye geldiğinizi biliyoruz. Sizi kurtaracağız” dediklerini anlatıyor.

Deniz Kaynakçı Fransa’dan İngiltere’ye yaptığı bot yolculuğunu şöyle anlatıyor:

“Bota bindikten 10 dakika sonra Fransız polisi yanımıza geldi. Herhangi bir müdahalede bulunmadı. Bizimle birlikte epey ilerledi. Yaklaşık 3 saat boyunca adeta bize eşlik etti. Daha sonra geride kaldıklarını farkettik ve yaklaşık bir saat boyunca yanlız bir şekilde denizde ilerledik.

Daha sonra İngiliz polisi bir tekne ile yanımıza yaklaştı ve tekneden bize seslendi. Anladığımız kadarıyla bize ‘Sakin olun. Sizin niye geldiğinizi biliyoruz. Sizi kurtaracağız’ diyerek, botumuza bir halat attı ve halat ile botumuzu tekneye doğru yaklaştırdı.

Botumuz tekneye temas eder etmez patladı ve batma tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Polis, tekneye bizi almaya başlamadan önce, yanıcı ve kesici herhangi bir eşyamız varsa tekne içinde bir kenara koymamızı istedi. Bizi teker teker tekneye aldı ve 25 kişilik bottan tam 65 kişi polisin teknesine transfer olduk. Yaklaşık bir saat 15 dakika da polisin teknesinde yolculuk yaptıktan sonra Dover’e ulaştık.”

 

- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img

DİĞER HABERLER

KÖŞE YAZILAR

Trump’ın Başkanlığı bir Kabus mu?

Aydın Çubukçu

Ortadoğu’nun Çıkmazı

Aynı kategoridenOkuyun
Aynı kategoriden okuyun