6 Şubat’taki Maraş merkezli depremlerde Türkiye, Kürdistan ve Suriye’de on binlerce insan hayatını kaybetti. Yüzbinlerce insan enkaz altında kurtarılmayı bekledi. Suriye’de AKP/MHP’nin desteklediği cihatçıların elinde olan bölgelere cihatçılar gelen yardımlara izin vermezken, Türkiye’de mevcut iktidar ne sahada göründü ne de devlet olanaklarını seferber etti.
Deprem önlenemez doğal bir afettir. Dolayısıyla yıllardır ülkemizde ve dünyada bilim insanları ve mühendisler depremin zararlarını en aza indirmek için çalışmaktadır. Japonya gibi bilime ve mühendislere kulak veren ülkelerde depremin zararları en aza indirilmiş durumdadır. Türkiye bir deprem ülkesi olmasına rağmen AKP/MHP iktidarı bilime ve mühendislere değil, inşaat sektörünü destek vererek suç işlemiştir. 20 yıllık AKP iktidarı döneminde sözleşmeler ve aflarla zenginleştirilen büyük inşaat şirketleri aynı zamanda Erdoğan ve AKP için rant ve siyasi güç kaynağı olmuştur. İmara aykırı milyonlarca yapıya imar affı adı altında ruhsat verilmesi, ölümlerin bu kadar yüksek olması, insanların aç, susuz, yaralı, çadırsız, tuvaletsiz ıstırap çekmesi iktidarın suçudur.
Depremden geriye kalanlara baktığımızda, dayanışmanın güzelliğini ve bunun yanında dayanışmaya karşı ahlaksızlığı ve ötekileştirmeyi gördük.
Depremin ilk gününden itibaren depremzedelerin yardımına koşan sosyalistler, sendikalar, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri, sanatçılar ve halk oldu. Ülke içinde ve dışardan her kesimden yediden yetmişe büyük bir dayanışma ortaya kondu.
Depremin üçüncü ve dördüncü günü mevcut iktidar ve kontrolündeki AFAD illerde görünmeye başladı. İktidarın ilk işi halkın dayanışmasına saldırmak ve yardımları engellemek oldu. Her zamanki gibi Kürtleri, Alevileri ve Arapları ötekileştiren, acıları ve toplumu bölen ahlaksız bir siyaset izledi. Tutmadı.
İktidarın ırkçı ve dinci duygularına Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu tercüman oldu. Zeytinoğlu patronlara seslenerek,“depremzedelere yardım yapılması gerektiğini fakat bölgenin demografik yapısını bozmamak için deprem bölgesinden gelenlere iş verilmemesi gerektiğini”söyleyerek insanlık suçu işledi.
AKP sözcüsü Ömer Çelik, utanmadan “yabancı arama kurtarma ekiplerinin ağzından gerçek olmayan pek çok beyan da yayıldı. Birtakım yayınlar sosyal medyada söz konusu oldu”deyip emeklerini hiçe sayarak, başka ülkelerden gelip yüzlerce insan kurtaran arama-kurtarma ekiplerine iftira attı.
Kötülükte yarıştılar. İktidarın ortağı Bahçeli yardımların AFAD’a yapılmasını söyleyerek, sanatçıların kurduğu yardım kuruluşlarına kin kustu.
AFAD ve Kızılay iktidarın arpalığıdır. Arpalığı doldurmak için 15 Şubat’taki bağış programı şirketlerin görgüsüzlük şovuna dönüştü.
AFAD’ın yurtdışından gelen yardım paketleri üzerine AKP ve Erdoğan resmini yapıştırması Alman basını tarafından eleştirildi.
Erdoğan, “Kızılay nerede?”diyen depremzedelere, “Be ahlaksız, be namussuz, be adi”diyerek küfretti.
En iğrenç fetva yine şaşırtmadı, Diyanetten geldi. Diyanet, internet sitesinde, ailesini kaybederekkimsesiz kalan depremzede çocuklarla ilgili “Evlat edinenle evlatlık arasında evlenme engeli olmadığını” söyleyerek sapıkça emellerini bir kere daha gösterdi.
Acımız ve öfkemiz büyük, iktidarın bütün engellemelerine rağmen, dayanışma devam ediyor. Bu dayanışmanın bize öğrettiği şudur: bu kötülük iktidarını yıkacak, güvenli ve yaşanılır bir ülke inşa edecek, adaletli ve özgür bir toplum kuracak gücümüz vardır.