Sendikalar İsrail’e silah sevkiyatını engelliyor, Halklar barış ve adalet istiyor.
16 Ekim’de, özellikle Filistinli kadınları, öğretmenleri, mühendisleri, gazetecileri ve diğer demografik grupları ve meslekleri kapsayan sendikaların örgütü, Filistin Genel Sendikalar Federasyonu, dünya çapında sendikalara dayanışma çağrısında bulundu. Bu çağrıda, İsrail’i uluslararası hukuka uymaya zorlamak için Boykot, yatırımları geri çekme, yaptırımlar (BDS) hareketini destekleme, silah üretimine ve İsrail Savunma Kuvvetlerine teslimatına katılmayı reddetme; sendikaların ve sivil kuruluşların Filistin’e boyun eğdirilmesinden kâr sağlayan herhangi bir şirketle iş yapıp yapmadığını araştırma; bu tür şirketlerden emeklilik veya yatırım fonları elden çıkarma ve bölgede adaleti açıkça savunma önerileri yer alıyordu.
“İsrail askeri saldırılarını artırırken, Filistinli sendikalar uluslararası meslektaşlarımıza ve vicdan sahibi tüm insanlara, İsrail’in suçlarıyla her türlü suç ortaklığına son vermeleri, en acil olarak İsrail’le silah ticaretinin yanı sıra tüm finansman ve askeri araştırmaların durdurulması çağrısında bulunuyor. Artık harekete geçme zamanı; Filistinlilerin hayatları tehlikede.”
Bu çağrı, bütün dünyada etkili bir cevap buldu.
İngiltere
İngiltere’deki işçiler, İsrail ordusu için silah ürettiği bilinen İngiltere’nin Kent kentindeki Elbit Systems’in yan kuruluşunun her iki girişini de kapattı. Sendikalar yüzlerce üyesi ile birlikte, 10 Kasım Filistin için Uluslararası Eylem Günü’nde, İsrail ordusunun kullandığı F35 hayalet uçaklarında kullanılan parçaların üretildiği fabrikanın girişini kapatarak hem üretimi hem de sevkiyatı durdurdular. Silah üretici firma BAE Systems’in girişini yaklaşık 400 kişi ile kapatan sendikalar ‘Özgür Filistin için İşçiler’ pankartı açtı.
Ancak bu bir başlangıçtı ve arkası geldi. Filistin ile dayanışmanın sadece kitlesel yürüyüşler ile sınırlanmadığı İngiltere’de hemen hemen her hafta sayısız eylem, gösteri toplantı ve etkinlik gerçekleştirildi. Filistin halkının haklı davasına tarihsel olarak sahip çıkan İngiltere’nin sendikaları da 7 Ekim’den bu yana yapılan yürüyüş ve eylemler düzenlediler. Başbakanlık önü, parlamento meydanı ve ABD elçiliği önü gibi noktalara kurulan kürsülerden, halkın tepkisine rağmen Siyonist İsrail devletine koşulsuz destek veren Muhafazakâr Hükümeti, İşçi Partisi’ni eleştirerek üyelerine dayanışma eylemlerini büyütme çağrısı yaptılar. İngiliz sendikalarının Filistin ile dayanışması sadece yürüyüş ve açıklamalarla sınırlı kalmadı. Silah üretimi ve sevkiyatını durdurma eyleminde yer alan; Unite, Unison, GMB, NEU, BMA, UCU, Bectu ve BFAWU sendikaları derhal ateşkes yapılması çağrısında bulundu.
Belçika
Belçikalı sendikalar çağrıya cevap vererek, ortak bir basın açıklaması örgütlediler ve İsrail’e yönelik silah sevkiyatının durdurulması çağrısında bulundular. Çağrıda, “masum kurbanların öldürülmesine katkıda bulunmayı reddediyorlar ve derhal ateşkes çağrısında bulunuyoruz” açıklamasına yer verdiler.
Belçikalı nakliye işçileri İsrail’e giden silahları yüklemeyi ve boşaltmayı reddetti. Aynı gün başlayan boykot, ateşkes yönünde artan uluslararası baskıya eşlik etti. Beş Belçikalı ulaştırma sendikası (ACV Puls, BTB, BGTK ve ACV-Transcom) ortak bir bildiride, Filistin’de sürmekte olan “soykırıma” son vermek için Gazze’de derhal ateşkes talep ettiler.
Sendikalar, silahların “masum insanları öldürme aracı olduğu” gerekçesiyle limanlarda silah yükleme veya boşaltmayı reddettiklerini ilan ettiler.
“Filistin’de soykırım yaşanırken, Belçika’nın çeşitli havalimanlarındaki işçiler savaş bölgesine doğru giden silah sevkiyatlarını görüyorlar” dediler ve bu silahların yüklenmesi veya boşaltılmasının masum insanların öldürülmesine katkıda bulunmak anlamına geleceğini ifade ettiler. “Sendikalar olarak barış için kampanya yürütenlerin yanındayız” dediler.
Barış kampanyacıları bu hareketi memnuniyetle karşılarken, Nükleer Silahsızlanma Kampanyası genel sekreteri Kate Hudson, dünyanın her yerindeki diğer liman ve fabrikalardaki işçilerin de aynı yolu izlemesi gerektiğini söylediler. “Yer hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren çeşitli sendikalar olarak biz üyelerimizi, Rusya ve Ukrayna ile çatışmanın başlangıcında açık anlaşmalar ve kurallarla belirlendiği üzere, Filistin/İsrail’e askeri malzeme sevkiyatı yapan uçuşlara ilişkin işleri artık yürütmemeye çağırıyoruz.”
Polis kayıtlarına göre, Brüksel’de düzenlenen Filistin yanlısı mitinge yaklaşık 21.000 kişi katılarak “Özgür Filistin” gibi sloganlar attı ve Gazze Şeridi’nde ateşkes talebinde bulundu. Protestocular “Soykırımı Durdurun”, “Filistinlilerin İnsan Hakları” yazılı posterler taşıdılar ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun savaş suçları nedeniyle tutuklanmasını talep ettiler.
Amerika
“Hangi taraftasın?” Bağımsız New Seasons İşçi Sendikası’ndan bir işçi, 11 Kasım’da Portland, Oregon’da düzenlenen mitingde diğer sendikalı işçilere bu soruyu yöneltti. “Bunun biz işçilerin alışık olduğumuz anlamı ‘İşçilerin tarafında mısınız, yoksa patronların tarafında mısınız…’ Ama bugün hangi taraftasınız diye sorduğumuzda ‘Mazlumun tarafında mısınız yoksa zalimin tarafında mısınız?’ diye soruyoruz.” Birleşik Teknoloji ve Britanya Müttefik İşçileri (UTAW-CWU), Filistinli sendikaların uluslararası işçi hareketine tüm suç ortaklığını sona erdirmesi ve İsrail’e silah tedarikine karşı somut adımlar atması yönündeki çağrılara destek verdi. Mitinge katılan Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) ve Barış için Yahudi Sesi (JVP) gibi grupların çoğu Filistin hakları için verilen mücadeleye aşina olsalar da, dikkate değer olan şey bunun Filistin halkına doğrudan destek veren ilk işçi hareketi olmasıydı. Portland JWJ’nin genel müdürü Jill Pham, Truthout’a şunları söyledi: “Portland Jobs with Justice olarak, ‘her yerdeki işçilerle dayanışma’ derken bunu kastediyoruz. Filistinli sendikalar işçilere tavır alma çağrısında bulundu ve biz de yanıt verdik.”
Pek çok sektörde destek artarken, gazeteciler ve medya çalışanları eşi benzeri görülmemiş düzeyde bir dayanışma örgütlediler. 1960’lı ve 70’li yıllarda Vietnam Savaşı’na karşı çıkan bir grup profesyonel yazar ve gazeteciden oluşan Savaş Karşıtı Yazarlar’ın mirasını sürdüren, Jacobin ve Jewish Currents kuruluşlarında çalışan bir grup gazeteci, yüzlerce kişiyle Gazze’deki Savaşa Karşı Yazarlar grubunu kurdu. Dünya Serbest Gazeteciler Birliği ateşkese desteklerini dile getirerek ve Filistin işçi hareketinin taleplerini imzalayarak anında tavır aldı. Pasifik Medya Çalışanları Birliği (CWA) ve UAW’ye bağlı Ulusal Yazarlar Birliği (NWU), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu üyeleri olarak benzer destek açıklamaları yaptı.
Hemşireleri, teknisyenleri ve diğer ön saflardaki sağlık çalışanlarını temsil eden çeşitli sendikalardan geçen karar, özellikle Gazze’deki şiddetin sağlık çalışanlarını ve hastaları nasıl etkilediğine odaklandı. Kaliforniya Hemşireler Birliği’nden (CNA) yapılan bir açıklamada, “Kaliforniya Hemşireler Birliği/Ulusal Hemşireler Organizasyon Komitesi, derhal ateşkes, insani yardım sağlanması, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve bu şiddete son verilmesi çağrısında bulunuyor” denildi. CNA ile bağlantılı National Nurses United, İsrail militarizmini ve apartheid’i eleştiren benzer bir açıklama yaptı.
Hindistan
Binlerce işçi Hindistan’ın Kerala’daki Kozhikode şehrinde, Hindistan Sendikalar Merkezi, Tüm Hindistan Kisan Sabha, Tüm Hindistan Tarım İşçileri Birliği, Tüm Hindistan Demokratik Kadınlar Birliği ve Hindistan İşçi Sendikaları Merkezi tarafından düzenlenen kitlesel bir miting için bir araya geldi. 600.000’den fazla işçiyi temsil eden Hindistan Merkezi Sendika Konseyi (AICCTU), sendikalara İsrail’e silah sevkiyatını boykot etmeleri çağrısında bulundu: “Filistinli sendikaların dünyadaki tüm işçilere ve onların sendikalarına, İsrail’e ve onun acımasız savaşına yönelik silah ve askeri teçhizatın üretimini veya yüklenmesini engelleme ve boykot etme çağrısına tam desteğimizi sunuyoruz.” Hindistan Demokratik Gençlik Federasyonu ve Hindistan Öğrenci Federasyonu, sendikalarla birlikte ‘İsrail’e silah yok’ sloganıyla harekete geçti.
Sendikalar, 29 Kasım Uluslararası Filistin Halkıyla Dayanışma Günü’nü kutlayarak çağrılarını yineledi. “İsrail’in, başkenti Kudüs olmak üzere, Filistin anavatanı olarak tanımlanan Filistin bölgelerindeki işgal altındaki tüm toprakları boşaltmasını talep ediyoruz.”
Hindistan’ın güneyindeki Tamil Nadu’da eyalet bölgelerinin yarısından fazlasındaki işçiler mitingler düzenledi. Eyaletteki AITUC üyesi Vahidha Nizam, Arab News’e verdiği demeçte, “Bu protesto, Dünya Sendikalar Federasyonu’nun 29 Kasım’ı dayanışma günü olarak kutlama çağrısına yanıttır” dedi. Tamil Nadu’nun yaklaşık 20 bölgesinde Filistin halkıyla dayanışma amacıyla protesto yürüyüşleri düzenlendi.
Brezilya
Brezilyalı sendika CUT, Filistin’le dayanışma çağrısını tekrarladı. Brezilya’da 7,4 milyondan fazla işçiyi temsil eden en büyük sendika federasyonu olan CUT, Filistinlilere sarsılmaz destek sözü veren bir kararı kabul etti. Sendikaların çağrısı, Rio’nun yoksul mahallelerinde de yankısını buldu. Siyahların tarihi konusunda uzmanlaşmış yerel bir politikacı ve tur rehberi olan Felippsen, “Militarizasyon, silahlı grupların halkı infaz etmesi; Filistin’de olan pek çok şey aynı zamanda Rio de Janeiro’nun gecekondu mahallelerinde de oluyor” dedi. Rio de Janeiro’daki Morro da Providencia favelasında, sakinler oradaki silah sesleri nedeniyle bir sokağa ‘Gazze Şeridi’ adını verdiler. Bazıları Brezilya’nın gecekondu mahalleleriyle bağlantısı olan sol gruplar, İsrail-Hamas savaşının başladığı 7 Ekim’den bu yana ülke çapında protestolar düzenledi. Brezilyalı Kadınların Artikülasyonu feminist grubunun bir parçası olan ve Birleşik Siyah Hareketi koordinatörü olan Martins, “Burada dayanışma içindeyiz çünkü empatimiz var. Şiddet altında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu biliyoruz,” dedi. Brezilya’nın ABC Bölgesi’ndeki Filistin Halkıyla Dayanışma Komitesi Filistin davasının savunulması, İsrail’in boykot edilmesi ve Filistinli siyasi tutuklulara özgürlük sloganlarıyla kitle yürüyüşü ve mitingi düzenledi.
Kanada
740.000 üyesiyle ülkenin en büyük sendikası olan Kanada Kamu Çalışanları Sendikası (CUPE), Filistin halkıyla dayanışma amacıyla, hükümete “İsrail’e silah satışına son vermesi” çağrısını da içeren bir kararı açıkladı. Montreal’in Dorchester Meydanı’nda “Ateşkes Şimdi” grubu tarafından düzenlenen bir protestoda Gazze Şeridi sakinleriyle dayanışma ifade edildi. Toronto’da ve Antigonish, NS’den Yellow knife’a kadar çeşitli şehirlerde benzer gösteriler gerçekleşti. Nathan Phillips Meydanı’nda düzenlenen Filistin yanlısı bir mitingde, Holokost’tan sağ kurtulan Suzanne Weiss, İsrail ordusunun şu anda kuşattığı Gazze Şehri’nde İsrail’in devam eden işgalini kınadı. Weiss, belediye binasının önünde kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, “Bu, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler arasındaki dayanışmaya karşı şiddetli bir saldırıdır” dedi. “Filistin’in özgürlüğü bizim de özgürlüğümüzdür.” Öte yandan, Kanada’da Filistin halkına destek ifade eden işçilere yönelik baskılar artıyor.
Japonya
Japonya’da, 1 milyon nüfuslu Chiba kasabasının Ulusal Demiryolu Güç Birliği, Filistinli sendikaların çağrısına güçlü bir cevap verdi. Japon hükümetinin, İsrail’e silah ve mali yardım sağlamayı planlamasını engellemek amacıyla bir açıklama yaptı. “Filistin halkının amansız mücadelesini tüm kalbimizle destekliyoruz ve uluslararası emperyalizmin bir üyesi olan İsrail yönetimine karşı var gücümüzle mücadele edeceğiz.” Tokyo’nun Shinjuku bölgesinde yüzlerce Japon ve yabancı Orta Doğu’da barış çağrısında bulundu. Göstericiler, İsrail’in insanları kuzey Gazze’den güneye gitmeleri konusunda uyarmasının ardından Gazze’deki sivil nüfusla ilgili endişelerini dile getirdi. Protestocular İsrail’in Filistin topraklarında elektrik, su ve gıdayı kesme hamlesini kınadılar.
Kolombiya
Kolombiya’da madenciler sendikası İsrail’e tüm maden ve yakıt tedarikinin askıya alınmasını istiyor.
“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in de belirttiği gibi, bu olaylar ‘boşluktan gelmiyor’. Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz kalıyor; toprakları sürekli olarak yerleşim yerleri tarafından yutuluyor ve şiddete maruz kalıyor.Ekonomileri boğuldu, insanlar yerinden edildi ve evleri yıkıldı. İçinde bulundukları kötü duruma siyasi bir çözüm bulma umutları sönüyor.” Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro’nun, İsrail ordusunun Gazze’deki Şifa Hastanesi’ne yaptığı baskını Nazi toplama kamplarında yaşananlara benzer bir durum olarak tanımlamasını destekleyen sendikalar, Kolombiya’nın İsrail büyükelçisini istişarelerde bulunmak üzere geri çağırmasını da olumlu bulduklarını açıkladılar: “Bu kararları tamamen destekliyoruz ve sivil toplumun, insan hakları örgütlerinin ve kiliselerin talep ettiği gibi, hükümeti, acil ateşkes için bir koz olarak Kolombiya kömürü ile tüm metal ve minerallerin İsrail’e sevkiyatını askıya almaya davet ediyoruz.”
İspanya
İspanya, Barselona’da liman işçileri Gazze Şeridi’ndeki çatışmalara malzeme gönderilmesine izin vermeme kararı aldı. “Hiçbir gerekçe sivillerin feda edilmesini haklı çıkarmaz.”
Liman işçileri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni “dişinden tırnağına” savunmayı kolektif bir “yükümlülük” olarak görüyorlar. Pek çok ülkenin Bildirgeyi imzaladığını unutmuş gibi görünmesini eleştiriyorlar. Bu insan haklarının “şu anda Ukrayna, İsrail ve Filistin topraklarında ihlal edildiğine” dikkat çekiyorlar. Liman işçileri ayrıca, acil ateşkes ilanı ve çatışmalara barışçıl çözümler getirilmesi talebini de ileri sürdüler.
Farklı dayanışma derneklerinin çağrısını yaptığı Madrid’deki protesto, başkentin tüm merkezini işgal etti ve organizatörlerin bile beklentilerini aştı. Yolda biriken insan sayısı nedeniyle protestonun başlamasını ertelemek zorunda kaldılar. İspanya’da yaşayan Araplar ve Filistinlilerin yanı sıra binlerce İspanyol işçinin ve her şeyden önce çok sayıda gencin kitlesel katılımı vardı. “İsrail katil, Avrupa sponsoru”, “Filistin halkının katili Netanyahu”, “Nehirden denize kadar Filistin özgür olacak” ve “Bu bir savaş değil, soykırım” gibi sloganlar duyuldu.
Buna karşılık, Sosyalist Parti (PSOE)-Podemos hükümetinin başbakanı Pedro Sánchez İsrail’i destekledi. Tüm “rehinelerin ve İsrailli esirlerin” “acil” serbest bırakılmasını talep ederek, “İsrail’deki Hamas terör saldırısını ve ayrıca İsraillilerin ölümlerini güçlü ve açık bir şekilde kınıyoruz” dedi. İsrail’in soykırım eylemlerini meşrulaştıran Sánchez, şunları ekledi: “Aynı güçle, İsrail’in kendisini savunma hakkına sahip olduğunu ancak her zaman uluslararası insani hukuk çerçevesinde olması gerektiğini söylüyoruz.”
Polonya
Polonya’nın en büyük sendikaların çatı örgütü olan konfederasyonu da (OPZZ), İsrail ile askeri işbirliğine son verilmesi çağrısında bulundu.
Bunun yanı sıra, Polonya’nın ikinci büyük şehri Kraków’da yüzlerce kişi Filistin’e desteklerini ve İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı olduklarını ifade eden bir gösteriye katıldı.
Ve Türkiye
Türkiye’de ise, hükümetin düzenlediği gösterişli fakat içi boş miting dışında, kimi grupların gazoz ve kahve boykot eylemleri gibi aptalca protesto biçimleri öne çıktı. Bazı gerici sendikaların başkanları masa başından protesto açıklamaları yaptı. Bu utanç verici durumu hafifleten ise, yine solcu ve sosyalist grup ve partilerin samimi fakat zayıf kalan protestoları oldu. Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla sol gruplar bir araya gelip hastane katliamını protesto etti.