Bütün dünya gibi bölge ülkeleri de günümüzdeki gelişmelere bakarak Filistin davasını HAMAS ve İsrail arasındaki savaşa indirgiyor. Filistin halkının uzun yıllar boyunca sürdürdüğü özgürlük mücadelesini göz ardı eden bu yaklaşım, sonuçta İsrail yanlısı kamuoyunun güçlenmesi sonucunu doğuruyor.
Bu yanıltıcı görünüşün arkasında yatan gerçek ise, ABD emperyalizmi ve onun şu anda vurucu gücü rolünü üstlenmiş olan İsrail Siyonizm’inin bütün bölge halklarına karşı yok etme niyetli saldırısıdır. Yok edilmek istenen ise, başta Filistin halkının özgürlük mücadelesi olmak üzere direnen bütün halk güçlerinin direnicidir.
Emperyalizm, halkların örgütsüz ve dağınık halinden, doğru bir siyasi önderliğe sahip olmamasından sonuna kadar yararlanmak istiyor. On yıllardır sistemli bir biçimde yürüttüğü örgütsüzleştirme ya da kendi yarattığı örgütlerin peşinden sürüklenme oyunun son perdesini sahnelemeye çalışıyor. Buna çok kapsamlı ve güçlü bir psikolojik savaş ve propaganda saldırısı eşlik ediyor.
Amerikan kaynaklı, HAMAS eşittir IŞİD ve ikisi de teröristtir şeklindeki propaganda önemli ölçüde etkili oluyor. İsrail’e karşı çıkan ya İslamcı teröristtir ya da Yahudi düşmanı, biçimindeki bir başka propaganda teması da bunun kadar etkili ve pek çok insanın kafasını karıştırıyor. Özellikle Batı kamuoyunda bu propagandanın yaygın taraftar bulduğu görülüyor. Buna direnen ve İsrail’i hafifçe olsun eleştirenler ise ağır baskıya maruz kalıyor. Guardian gazetesinin karikatüristi Steve Bell bunlardan biri.
Örgütsüzleştirmenin sonucu: Gericiler arasında tercihe zorlanmak
Filistin halkı bölgede estirilen rüzgârın etkisiyle HAMAS ile Filistin yönetimi arasında sıkışmış, hangisinin gerçek kurtuluş u sağlayabileceği konusunda şaşırtılmış vaziyettedir. Özellikle Yaser Arafat’ın sahneden çekilmesiyle lidersiz kalan Filistinliler bir taraftan İsrail’e kafa tutabilen HAMAS’la, statükonun devamından ötesini vaat etmeyen Abbas yönetimi arasında tercihe zorlanıyor ve Gazze’de görüldüğü gibi mücadele edenin tarafını tutuyor.
Bu noktada, Filistin halkının HAMAS eşittir IŞİD propagandasına itibar etmemesinin sebeplerini düşünmek gerekiyor.
Bölgeyi çok iyi tanıyan ve sağlıklı gözlemler yapan Evrensel gazetesi yazarı Hediye Levent’e göre, Filistin halkının bakış açısı şöyle özetlenebilir:
* HAMAS’ın hedefi Gazze’de İslami esaslara göre yönetilen bağımsız bir Filistin İslam Devleti kurmak. Başlıca hedefi İsrail ve Amerika’dır.
* IŞİD’in hedefi ise Allah’a ortak koşanların tümünü yok etmek ve katı şer’i hükümlere dayanan bir “Dünya İslam Devleti” kurmaktır. Filistin’in kurtuluşu bu örgütü ilgilendirmiyor ve en güçlü olduğu zamanlarda bile İsrail’e karşı tek bir eylemi yoktur. Ayrıca gündelik hayatı içinde herhangi bir fanatik inanca yer vermeyen Filistin halkı, IŞİD’in şeriatçı ve özellikle kadın düşmanı politikalarını yakından tanımaktadır. HAMAS içinde çok sayıda kadının olması IŞİD’le yapılan kıyaslamada önemli bir rol oynuyor.
* IŞİD, HAMAS’ın İran, Şam yönetimi ve Lübnan Hizbullah’ı ile ilişkilerinden çok rahatsız ve örgütü Şiiliği yaymak gibi hedefleri olmakla suçluyor. Oysa HAMAS’ın İran ve Hizbullah’la sıkı ilişkisi olmasına rağmen bir Şii diktatörlüğü kurmak gibi bir hedefi olmadığı da biliniyor.
Ayrıca HAMAS, özellikle IŞİD ile arasına mesafe koymaya özen göösteriyor. HAMAS 2009 yılında güney Gazze’de İslam Emirliği ilan etmeye kalkışan bir din adamının idam edilmesi kararını vermişti. Bu sebeple IŞİD, HAMAS’ı din dışına çıkmakla suçladı.
HAMAS Filistinlileri ne kadar temsil ediyor?
Filistin halkını temsil etme iddiasındaki örgütler yalnızca HAMAS ve Mahmut Abbas’ın lideri olduğu FKÖ’den ibaret değil. Sayıları ive isimleri pek bilinmese de, Solcu ve Hıristiyan nitelikli mücadele örgütleri de var. Ancak başta HAMAS ve FKÖ olmak üzere, hepsi arasında derin anlaşmazlıklar bulunuyor. Yolsuzluğa batmış olmasına rağmen bütün dünya tarafından meşru sayılan Filistin Yönetimi ve Mahmud Abbas, yalnızca kendi siyasi sınırları içinde etkin. HAMAS ve yanı sıra İslami Cihad gibi sol-seküler-ılımlı sesleri boğan, dünyanın birçok ülkesinin terör listesinde bulunan bu iki örgüt, kendi egemenlik sınırlarını aşan bir etkiye sahip.
Filistin halkı bu iki cephe arasına sıkışmış durumda. Mahmud Abbas yönetimi bütün dünyada Filistinlilerin meşru temsilcisi olarak tanınıyor olsa da, bizzat Filistinliler’in çoğunluğu tarafından sorgulanan bir meşruiyete sahip. 87 yaşındaki Abbas’ın kadrolarının çok yaşlı ve yetersiz olması, genç Filistinlilerin taleplerini dikkate almaması ve İsrail karşısında etkisiz kalması FKÖ’yü gittikçe güçsüzleştiriyor. Diğer taraftan Gazze’yi yöneten HAMAS’ın sert uygulamaları, keyfi yönetimi, bulaştığı yolsuzluklar gibi suçlamalar da bizzat Gazze’de protesto gösterilerine yol açıyor. Gazze halkının önemli bir kesimi, HAMAS’ı sadece mücadele ettiği sürece destekliyor.
HAMAS’ın da FKÖ gibi, Filistin halkının tümünü temsil etmekten çok uzak olduğu görülüyor.
Şimdilik, HAMAS ve Filistin yönetimi dışında üçüncü bir yol ne yazık ki ufukta görünmüyor. Farklı din ve inançlara sahip Filistinlileri tek çatı altında toplayacak kadar kapsayıcı ve Filistin davasını uluslararası çapta dirayetle savunacak bir liderlik seçeneği henüz ortada yok.
Ancak uzun yıllar boyunca mücadelenin bütün biçimleri içinde pişmiş, özgürlüğü elde etme azmini hiç kaybetmiş kadınlar, gençler ve hatta çocuklar oldukça, Filistin halkının kendi kurtuluşunu er geç kendi ellerine alacağından, sıkıştırıldığı cendereyi kıracağından kuşku duyulamaz.
ışid hamas resim altı: 2018’de yayımlanan videoda IŞİD Hamas’a savaş ilan etmişti.