Hayatının büyük kısmını ve yıllar boyu biriktirdiği sermayesini, komünist koloniler kurmak için harcayan bir burjuvayı hayal etmek, bizim çağımız için oldukça zordur. Ama işçi sınıfının sanayi devrimiyle birlikte olağanüstü büyüdüğü, derin yoksulluk içinde yaşamaya çalışan yığınların “başka bir hayat” arayışıyla toplumsal bir güç halinde ortaya çıktığı 19. yüzyıl koşullarında böyle insanlar birer kurtarıcı kimliğiyle ortaya çıkabiliyordu. Owen, işçilerin büyük çoğunluğunun en düşük ücretlere mahkûm olduğunu, ailelerin çoğunun bir odadan ibaret evlerde yaşadığını, hırsızlık, sarhoşluk ve diğer kötü alışkanlıkların gündelik hayatı zehirlediğini, işçi çocuklarının hemen hepsinin sürekli hasta olduğunu gözlemliyor ve bunların düzeltilmesi için çareler arıyordu.
Vicdanlı, dürüst ve adalete inanmış bir insan olan Robert Owen, çarenin sosyalizmde olduğunu gördü. Böylece, İngiliz Ütopik sosyalizminin en saf, en romantik, en inançlı militanlarından biri oldu. Yönettiği ve sahibi olduğu fabrikalarda, işçiler ve aileleri için “ideal yaşam koşulları” yaratmak için radikal planlar geliştirdi. Daha sonra, yeterince para buldukça, fabrikaların dışında, topluma örnek olacağını umduğu “komünist koloniler” kurmaya girişti. Sağlıklı konutlar, okullar, küçük hastaneler, kreşler ve dinlenme alanları bulunan yerleşim alanlarıydı bunlar. İşçiler tatmin edici ücretler alıyor, sağlıklı ve huzurlu yaşıyorlardı buralarda.
Barınma, eğitim, sağlık ve refah, Owen’in başlıca öncelikleriydi. İnsanın karakteri üzerinde toplumsal çevre ve eğitimin en önemli etkenler olduğunu düşünüyordu. Kendi yarattığı toplumda aklın ve adaletin hâkim olduğu iyi insanlar toplumunu gerçekleştirmek için öncelikle bunlar yaratılmalıydı. Ayrıca, vasıflı işçi olan annelerin, bebeklerin ve çocukların bakımı gibi yüklerden kurtulduklarında daha verimli olabileceğini, ailenin huzur ve mutluluğunun erkek işçileri de daha çalışkan ve namuslu yapacağına inanıyordu.
Engels, onun hakkında, şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Owen, en gelişmiş kapitalist üretim ülkesinde ve bu üretimin doğurduğu çelişkilerin etkisi altında, doğrudan doğruya Fransız materyalizmine bağlanarak, sınıf ayrılıklarının ortadan kaldırılması üzerindeki önerilerini sistemli olarak geliştirdi. Ona göre, sosyalizm mutlak doğruluk, mutlak akıl ve mutlak adaletin dışavurumudur.”
Komünal işletmecilik düşüncesini 18827’de Amerika’da, Indiana’da, “New Harmony” adını verdiği yerde gerçekleştirebilme şansı buldu. İki yıllık bir denemeden sonra işler yolunda gitmedi ve işletmenin iflas etmesiyle bu iyimser komünist toplum projesi sona erdi.
Owen, 1840’larda Hampshire’ın kırsal kesimde işsizlik, yoksullaşma ve sakat bırakan yetersiz beslenme sorunlarının bütün toplumu sardığı bu bölgede, bir denemede daha bulundu. Bölgede, 1830’lardaki Swing isyanları sonrasında huzursuz ve rahatsız bir nüfus doğmuştu. Hampshire’daki Queenwood Çiftliği’nde yeni bir komünal yerleşim yaratmaya girişti. 1000 dönümlük araziyi kiraladı ve yerleşim merkezi olarak Harmony Hall adında büyük bir bina inşa etti. Yeterli sermaye yoktu ve 500 işçiyi kapsamayı amaçlayan topluluk, ancak yüz kişiye ulaşmıştı. Bu, fonları tüketen hazin bir başarısızlıktı. Owen, kendisini sendikalarda, kooperatiflerde düşüncelerini yaymaya, yasa tasarıları hazırlayıp parlamentoda kabul edilmesini sağlamaya adadı. “Sekiz saat çalışma, sekiz saat eğlence, sekiz saat dinlenme” sloganı ona aittir. Karl Marx ve Friedrich Engels, onun ütopik düşüncelerini, kendilerinin öncellerinden biri olarak değerlendirmişlerdir. Engels, gençlik yıllarında Owen’ın çıkardığı bir gazetede çalışmıştı.
Hayatı boyunca bütün dinlere karşı olan Owen, 83 spiritüalizme yöneldi. Benjamin Franklin, Thomas Jefferson ve diğerlerinin ruhlarıyla irtibat kurduğunu iddia etti. Bunların amacının, “insan varoluşunun mevcut, yanlış, parçalanmış ve sefil halini gerçek, birlik ve mutlu bir duruma dönüştürmek… dünyayı evrensel barışa hazırlamak ve tüm ruhlara aşılamak” olduğunu açıkladı.
Hayatının çoğunu İngiltere ve İskoçya’da geçirmiş olmasına rağmen, Owen son yıllarında memleketi Newtown kasabasına geri döndü. Orada 17 Kasım 1858’de, oğulları tarafından kurulan bir vakıftan elde edilen yıllık gelir dışında beş parasız öldü.