Türkiye’de milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimleri 14 Mayıs’ta yapılacak. Toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren bu seçimlerde, bir tarafta tek adam diktatörlüğünü savunan Cumhur İttifakı, bir tarafta da tek adam diktatörlüğüne karşı Millet ve Emek ve Özgürlük İttifakları ve sol güçler var. Emek ve Özgürlük İttifakı ve sol güçler ile Millet İttifakının fiilen mutabık kaldığı ortak payda, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına son vermek.
Bu ortak payda ülke genelinde çoğunlukla kabul görmüş durumda. Bunu yapılan anketlerde görmek mümkün. AKP ve MHP’nin omurgasını oluşturduğu Cumhur İttifakı bütün anketlerde kaybediyor. Aynı zamanda daha önceki seçimde AKP’den milletvekili olmak için başvuranların sayısının 7 bin 329’dan, bu seçimde 6 bin 25 kişiye düşmesi AKP’ye olan ilgi azalmasını göstermektedir.
Bugün ülkede her alanda boğazına kadar suça batmış bir rejimle karşı karşıyayız. Bu rejim, başta işçiler, kadınlar, çocuklar, gazeteciler olmak üzere toplumun çoğunluğuna karşı suç işleyen bir rejimdir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi), 2021 yılında yayınladığı rapora göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2021’e kadar iş cinayetlerinde 28 bin 380 işçi hayatını kaybetti. Bu rejim, iş cinayetleri davalarında devletin sistematik cezasızlık politikasını sürdüren rejimdir.
Kadın cinayetleri de her yıl kat be kat arttı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı rapora göre, 2002 ile 2022 yılları arasında 7 bin 186 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu rejim, kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen, “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni feshederek, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran rejimdir.
Çocuk istismarı gündemden hiç düşmedi ve sistematik bir hal aldı. TÜİK verilerine göre, sadece 2014-2017 yılları arasında 7466’sı erkek, 51818’i kız çocuk olmak üzere 59284 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. Bu rejim, ENSAR Vakfı yurtlarında 45 erkek öğrenciye tecavüz edildiğinde, “bir kerden bir şey olmaz” diyen çocuk düşmanı rejimdir.
Gazetecilere yönelik hak ihlâlleri, habere yönelik engellemeler, medya kuruluşlarına yönelik baskılar sistemli bir şekilde yürütüldü. 2002 ile 2020 yılları arasında CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı rapora göre 721 gazeteci tutuklandı, çok sayıda gazete ve haber sitesi kapatıldı. Bu rejim basının halka gerçekleri aktarmasını engelleyen, basının yüzde doksanını kontrolü altına alan, sermayesine sermaye katıp yalan makinesi gibi kullanan rejimdir.
Bu rejim, 28 Aralık 2011’de Roboski’de 19’u çocuk 34 kişiyi TSK’ye ait savaş uçaklarıyla bombalayarak katleden Kürt düşmanı bir rejimdir. Bu rejim 20 Temmuz 2015 Suruç’ta 31 ve 10 Ekim 2015’de Ankara’da 103 sosyalisti katleden, yüzlercesini yaralayan emek, demokrasi ve barış düşmanı bir rejimdir.
Yukarda bahsettiğimiz cinayetlerin araştırılması için çoğunluğu HDP ve CHP tarafından Meclis’te verilen önergeler AKP/MHP oylarıyla reddedildi.
Bu rejim sadece katliam yapmadı, aynı zamanda milyarlarca dolar para çaldığı hazineyi boşalttı. Kamu kaynaklarını peşkeş çekti ve yandaşların kasalarını doldurdu. Gelinen aşamada ülkede açlık ve yoksulluk kol gezmekte ve Çoğunluk her geçen gün hızla yoksullaşmaktadır.
Sonuç olarak, 21 yıldır AKP, son 6 yıldır AKP/MHP rejimi ülkeyi her alanda enkaza çevirdi. Bu enkazdan çıkmak için 14 Mayıs’ta tek adam rejimini yıkarak bir çıkış bulmak mümkün.