16.2 C
Los Angeles
Cuma, Nisan 25, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 20

Corbyn: Eşitlik, demokrasi ve barış için aday oldum

0

İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn, yaptığı özel bir toplantı ile bağımsız adaylığını ve manifestosunu kamuoyu ile paylaştı. 29 Mayıs günü Crouch Hill’de yaptığı toplantıya 300 davetli katıldı. Salonun yeterli olmamasından dolayı böyle bir yöntem izlenirken, Corbyn’e destek vermek isteyen onlarca İşçi Partili de, partinin disiplin soruşturmasına takılmamak için bilerek katılmadı. Corbyn burada manifestosunu açıkladı ve eşitlik, demokrasi ve barış için bağımsız aday olduğunu ilan etti.

12 Aralık 2019 genel seçimlerinden partisinin aldığı başarısız sonuç sonrası istifa eden Corbyn, parti içindeki sağcı ve gerici çevrelerce çeşitli suçlamalara mahruz kalmış ve parti üyeliği askıya alınmıştı. Uzun yıllır ırkçılığa ve faşizme karşı mücadele eden Corbyn’e anti-semitizm suçlaması yapılmış ve bu yöntemle parti üyeliğinin askıda kalmasını sağlamışlardı. 41 yıldır İslington North bölgesinde milletvekili olan Corbyn, parti tarafından tekrar aday gösterilmeyince bağımsız aday olduğunu açıkladı. Bunun üzerine parti yönetimi Corbyn’i üyelikten attı ve parti ile tüm ilişiğini kesti.

Tek tek sıraladı

2019 yılındaki halkçı manifestosunun benzerini bu seçimlerde de kamuoyu ile paylaşan Corbyn, sağlıktan barınmaya, ulaşımdan, eğitime, savaşlardan ırkçılığa kadar bir çok konuda yapacaklarını sıraladı. İslington North bölgesindeki toplum merkezleri ve kampanya grupları ile birlikte çalışacağını söyleyen Corbyn, vaadlerini şöyle sıraladı:

  • NHS’in özelleştirmesine karşı daha güçlü savaşacağım. Hiç bir özel sağlık şirketi ile yanyana gelmeyeceğim.
  • Her zaman grevci işçilerin yanında olacağım, işçilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için mücadele edeceğim. İşçi sınıfının yanında olacağım.
  • Konut her insanın bir insan hakkıdır ve herkese sosyal konut talebi için mücadele edeceğim. Maaşının yarısını kiraya vermek zorunda olan emekçilerin yüksek kiralarına karşı savaşacağım.
  • Ulaşım ücretlerinin düşürülmesi için mücadele edeceğim
  • Daha çevreci bir politikanın hayata geçmesi için uğraşacağım.
  • Eğitim kesintilerine karşı çıkacak ve yoksul çocuklarının eğitimden daha fazla yararlanması için mücadele edeceğim. Bölgede yüzde 47 yolsul çocuğun sesi olacağım.
  • Politik hayatım boyunca bir çok savaşa karşı çıktım ve bu savaşlarla ilgili söylediğim her şey doğru çıktı. Savaşlara ve silah ticaretine, halkların birbirine kırdırılmasına karşı çıkmaya ve mücadele etmeye devam edeceğim.
  • Daha fazla milyarderin ortaya çıktığı ve daha fazşa gıda bankalarının oluştuğu bu düzenin ortadan kaldırılması için mücadele edeceğim.
  • Göçmenlere sahip çıkmaya, onların konut, eğitim, iş ve sağlık hizmetlerini eşitçe almaları için mücadele edeceğim.
  • Parlamentoda emekçilerin ve milletvekili olduğum bölgenin sesi olmaya devam edeceğim.
  • Üyelerini dinlemeyen ve onların tercihlerine kulaklarını kapatan anti demokratik parti işleyişlerine karşı savaşacağım ve sesimizi daha gür çıkartmak için mücadele edeceğim.
  • Halkın hizmet aldığı tüm alanların özel şirketlerden arınması ve bunların kamulaştırılması için mücadele edeceğim.

4 Temmuz Genel Seçim Rehberi

0

İngiltere’nin gelmiş geçmiş en zengin başbakanı unvanına da sahip olan Muhafazakâr Parti Lideri Rishi Sunak, hiç beklenmedik bir zamanda genel seçimlerin 4 Temmuz’da yapılacağını kamuoyuna duyurdu. Muhafazakâr Partili milletvekilleri de dahil herkesin Sonbahar hatta yıl sonuna doğru yapılacağını tahmin ettiği seçimler, Başbakan Sunak tarafından bir baskın seçime dönüştürüldü. Sunak, aceleyle aldığı kararı duyurmak için yağmurun dinmesini bile bekleyemedi. Sunak, 22 Mayıs akşamüstü toplam yedi dakika 44 saniye süren erken seçim konuşmasının altı dakikasını yağan yağmur altında gerçekleştirdi.

Öyle görünüyor ki popülaritesi giderek düşen, Filistin ve Ruanda yasası gibi tartışmalı konularda köşeye sıkışan Rishi Sunak baskın bir seçimle seçmen kaybını en aza indirmek ve hatta mümkün olursa 2016 ve 2019 yılındaki genel seçimlerde olduğu gibi kendisinin bile beklemediği bir seçim galibiyeti almak istiyor. Ama Rishi Sunak ne hesap yaparsa yapsın Muhafazakâr Parti’nin 14 yıllık iktidarının 4 Temmuz’da sona ermesini engellemeyecek. 4 Temmuz genel seçimleri ile Muhafazakarların devri kapanırken, Sir Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi’nin iktidarı başlamış olacak. İşçi Partisi son 14 yıldan beri iktidara hiç olmadığı kadar yaklaşmış ama, işçi ve emekçilerin taleplerinden de bir o kadar uzaklaşmış durumda. Bu nedenle, aralarında İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn’da olmak üzere çok sayıda politikacı bağımsız olarak seçimlere katılmaya hazırlanıyor. Filistin ve Ruanda konusunda ikircikli davranan İşçi Partili milletvekillerinin karşısına bölge halkları ve farklı politik oluşumlar aday çıkartmak için kolları sıvamış durumda. Parlamento ve parlamento dışı politik parti ve oluşumlarının seçim hazırlıklarını ve çalışmalarını gazetemizin diğer yazılarına bırakıp, gazetemizin çıktığı tarihten yaklaşık 5 hafta sonra yapılacak olan seçimlerde oy kullanabilmek için yapmamız gereken hususlara odaklanalım.

Öncelikle 4 Temmuz genel seçimlerinde oy kullanabilmek için seçmen kütüğüne kayıtlı olmamız lazım. Eğer en son 2 Mayıs’ta yapılan Londra Büyükşehir Belediyesi ve yerel seçimlerinde oy kullandıysanız, seçmen kütüğüne kaydınız var demektir. Ama en ufak bir şüpheniz varsa belediyenizin seçmen kütüğü kayıt birimine (Electoral Registration Office) müracaat ederek genellikle kütüphanelerde kopyası olan seçmen kütüğünde kaydınıza bakabilirsiniz. Eğer kayıtlı değilseniz bu seçimlerde oy kullanabilmek için 18 Haziran gece yarısından önce kayıt başvurusu yapmanız lazım.

TATİLE GİDENLERİN OY KULLANMASI MÜMKÜN MÜ?

Seçim tarihinde İngiltere’de olanların oy kullanmasında bir sıkıntı yok ama o tarihler için tatil planı yapmış olanlar ve yurtdışında olacaklar ne yapabilir? İngiltere’deki seçim yasası postayla oy kullanma ve başka birinin sizin adınıza oy kullanmasına olanak verdiği için ya oyunuzu postayla kullanabilir ya da oyunuzu kullanma için ikinci bir seçmeni yerinize tayin edebilirsiniz. Elbette bunun için de yarı ayrı ayrı başvuruların yapılması lazım. İnternet üzerinden (https://www.gov.uk/apply-postal-vote) 19 Haziran saat 17.00’den önce postayla oy kullanmak için başvuru yapabilir ve oyunuzu seçim sandığına gitmeden kullanabilirsiniz. Yine aynı şekilde yerinize başka birisinin oy kullanmasını isterseniz oyunuzu kullanacak olan kişinin bilgileri ile birlikte (https://www.gov.uk/apply-proxy-vote) internet üzerinden 26 Haziran saat 17.00’dan önce başvuru yapabilirsiniz. Kendi başına başvuru yapmakta zorlanalar başta Day-Mer olmak üzere derneklerden ve kurumlardan yardım isteyebilir.

İngiltere’de resmi seçim süreci, 30 Mayıs’ta parlamentonun fesih edilmesi ile başladı. Milletvekili adayı olmak isteyenler adaylık başvurularını 4 Haziran’a kadar yapmış olması lazım. Alınan baskın seçim kararı, seçimlerde alternatif adaylar çıkarmak için hazırlık yapan oluşum ve yeni kurulmuş partiler kadar parlamento çatısı altında olan partileri bile hazırlıksız yakaladı. Westminster Parlamentosu’ndaki milletvekili sandalyeleri tüm Birleşik Karllık’ı kapsayan 650 seçim bölgesine ayrılmış durumda. Bu seçim bölgelerinde en çok oyu alan aday seçimleri hak kazanıyor. Birleşik Krallık’ta uygulanan seçim sistemi nedeni ile kullanılan oylar sadece o seçim bölgesi ile sınırlı kalıyor bu nedenle ülke genelinde alınan oyların toplamı herhangi bir seçim bölgesini etkilemiyor. Bu da özellikle yeni kurulan partilerin ve politik oluşumların ülke genelinde aldıkları oyların boşa gitmesine ve seçmenlerin kazanma şansı daha yüksek adaylara yönelmesine neden oluyor. Ama en son Britanya İşçi Partisi’nden seçilen George Galloway örneğinde olduğu gibi bağımsız ya da yeni oluşumlarla seçimlere giren adayların da seçilmesi mümkün.

4 Mayıs Perşembe sabah 07.00’den akşam saat 22.00’a kadar devem edecek seçimlerde oy kullanabilmek için akılda tutulması gereken bir başka önemli nokta da yanınızda fotoğraflı bir kimlik bulundurma zorunluluğu. 18 yaş ve üzerindeki tüm İngiliz vatandaşlarının oy kullanma hakkına sahip olduğu genel seçimlerde, oy kullanmaya giderken yanınızda fotoğraflı bir kimlik yoksa en son yapılan Londra Büyükşehir Belediye seçimlerinde oy kullanmaya giden Boris Johnson’un durumuna düşebilirsiniz. Kimliksiz oy kullanmaya giden Johnson, kimliği olmadığı için oyunu kullanamamış ve eve gidip kimliğini getirmek zorunda kalmıştı.

Seçimlere Giderken Sosyalistlerin Katılımı

Britanya’da 4 Temmuz genel seçimleri yaklaşırken, işçi ve emekçilerin acil talep, sorun ve çıkarlarını bu seçimlere ve parlamentoya taşıyacak belirgin ve birleşik sosyalist siyasi bir alternatif eksikliği sorunu tartışılmaya devam ediyor. Ulusal çapta işçi ve emekçiler açısından geniş ve güçlü siyasal bir seçim alternatifi olmasa da, seçimlerin apansız açıklanmasından sonra, varolan oluşumların harekete geçtiğini ve hala güçlü olmasa da aralarındaki seçimlere yönelik birleşme eğiliminin de göreli olarak güçlendiğini söyleyebiliriz. İşçi ve emekçiler açısından her bölgede destekleyebilecekleri adayların olmaması gibi sonuçları yanında bu durum seçimler sonrası açısından da önemli: iktidara gelerek sermayenin işçi ve emekçilerin haklarına saldırı programını uygulamaya devam etmesi beklenen Labour Party hükümetine karşı yürütülecek halk hareketi açısından da işçi ve emekçiler adına yola çıkan bu oluşumların seçim performansları belirli bir etkiye sahip olacak.

Bu koşullarda, işçi ve emekçiler adına seçim sürecinde etkinlik göstermeye çalışan oluşumların neler olduklarına, ne tür siyasi bir çizgi izleyeceklerine ve nerelerde etkili olacaklarına kısaca bir bakmak yerellerde seçimlere yönelik işçi ve emekçilerden yana bir siyasi çizginin izlenmesi açısından bağlayıcı bir öneme sahip.

The Collective

Özellikle İsrail’in Gazze’ye saldırmasından sonra Britanya’da kitlesel biçimde gelişen dayanışma ve barış hareketinin siyasete yansıması uzun sürmedi. Bu oluşumları başında da, bir siyasi parti olmasa da, esnek bir seçim ittifakı gibi görünen The Collective geliyor. Collective’in sözcülüğünü şimdilik Holborn bölgesinde kendisini Labour Party lideri Keir Starmer’a karşı aday gösteren eski Güney Afrika milletvekili ve Ulusal Meclis üyesi Andrew Feinstein yapıyor. Şubat ayında politikaları belirlenen Collective kendisini kitlesel bir parti inşasını sağlayacak bir hareket olarak tarif etmesinin yanında seçimlere yönelik de 5 talep belirledi. Bunlar: herkese gerçek ücret artışı, yeni çevresel bir plan, çoğunluk için konut hizmetleri, zenginlerin vergilendirilerek ulusal sağlık hizmeti NHS’ın kurtarılması, ilticacıların kabulü ve savaşlardan arınmış bir dünya. Collective Holborn’un yanısıra, Oxford East, Southport, Liverpool Wavertree, Eastham, Ilford North, Bethnal Green and Stepney gibi bölgelerde ve başkalarında aday gösterecek veya bağımsız adayları destekleyecek. Haringey’de Palestine Action kampanyasının belirlediği aday da Collective tarafından destekleniyor.

Arkasındaki ana gücün eski Labour Party üyeleri olduğu görülen ve Jeremy Corbyn’in de desteklediği Collective’in önemli özelliklerinden biri oluşturduğu seçim birliği. Bu seçim birliğinin içinde yine kendini sosyalist, emekçi yanlısı ve Filistin sorununu merkezine alan siyasi çevre ve birlikler yeralıyor. Bunlar Transform, The Muslim Vote, For the Many Network, Reliance Party, troçkist Socialist Workers Party, Just Stop Oil çevreci hareketine bağlı Assemble ve Liverpool Community Independents’ten oluşuyor. Bu çevreler arasında seçimlerle ilgili bir koordinasyon işlevi gören Collective’in diğer oluşumların desteğiyle güçleneceği düşünülüyor.

Transform

Transform, 24 Temmuz 2023’de the Breakthrough Party, Left Unity, the Liverpool Community Independents and the People’s Alliance of the Left’in birleşmesiyle kuruldu; o dönemde Exeter’de gerçekleşen seçimlerde gösterdiği etkinlikle tanındı. Parti politikasını çevreci sosyalizm, demokratik sosyalizm ve ilericilik olarak tanımlıyor; tümüyle öyle olmasa da troçkist eğilimler taşıyor. Parti Liverpool’un yanında yine bazı bölgelerde aday gösterecek ve Collective adaylarını destekleyecek.

For the Many Network

Ekim 2023’de kurulan bu oluşumun öncülüğünü tanınmış film yönetmeni Ken Loach yapıyor. Oluşum politikalarını Labour’ın Corbyn liderliği döneminde, 2017-19 arası savunduğu manifestodan esinlendiğini söylüyor ve 12 ilke üzerinde duruyor. Bunlar halk hizmetlerinin kamulaştırılması, sağlık sisteminin fonlanması, emekçilere yönelik konut hizmetleri gibi taleplerden oluşuyor. Labour Party eski üyelerinin yanında kimi troçkist çevrelerin harekete destek verdiği düşünülüyor. Liverpool’daki adayların ve diğer Collective liste adaylarının desteklenmesi yanında bu hareketin Wigan’da bir aday göstermesi bekleniyor.

Assemble

Siyasi bir parti olmaktan çok bir halk hareketi olarak gelişen Assemble, Just Stop Oil ve Extinction Rebellion kampanyalarının siyasi kanatı görünümünde; liderliğini Roger Hallam yapıyor ve çevrecilik ve Filistin karşıtlığı yanında hareketin seçimlere yönelik açıkladığı bir program mevcut değil; bunun daha çok yerellerde oluşumu desteklenen halk meclislerinden çıkmasını bekliyor. Bu yönüyle sosyalist eğilimleri yanında hareketin sol liberal çevreci ve özgürlükçü bir çizgide olduğunu belirtebiliriz. Hareketin diğer adayları desteklemesinin yanında, Londra’da ve diğer birkaç bölgede aday göstermesi bekleniyor.

Reliance Party

Palestine Solidarity Campaign başkan yardımcısı Kamel Hawwash tarafından son dönemlerde kurulan parti özellikle Birmingham’da etkinlik gösteriyor ve parti programı da yine belirtilen diğer hareketlerin programlarına yakın. Bölge halkı yanında sosyalistler tarafından da destekleniyor ve özellikle Birmingham’da adayları olacak.

Liverpool Community Independents

Bahsedilen diğer oluşumlara destek veren ama bağımsız biçimde hareket de eden bu oluşum adından da anlaşılacağı üzere Liverpool’de etkinlik gösteren ve partiden atılan eski 5 Labour Party encümeninden oluşuyor. Hareket 2022’de kuruldu ve siyasetini kemer sıkma politikalarına karşıtlık ve solculuk olarak tarif ediyor. Hareketin şimdilik Liverpool’da 2 bölgede aday göstereceği kesinleşmiş durumda.

Trade Union and Socialist Coalition

2010 yılında o dönem demiryolları sendikası RMT lideri Bob Crow’un da desteğiyle kurulan TUSC’un şu anda yürütmesinde PCS, Unison, NEU, UCU, Napo and POA sendika üyeleri yer alıyor. Yine kendisini işçi emekçilerden yana sosyalist bir seçim ittifakı olarak tarifleyen TUSC, son yıllarda sendikaların desteğini yitirdi ve şu anda troçkist Socialist Party of Great Britain tarafından domine ediliyor. İngiltere çapında birçok yerde aday gösterecek TUSC’ın bazı adayları da Collective tarafından desteklenecek.

Workers Party of Britain

Filistin sorunu savunuculuğu üzerinden son dönemlerde Rochdale ara seçimini kazanarak tekrar gündeme gelen George Galloway’ın liderliğini yaptığı bu parti 2019’de kuruldu. Önceleri sosyalist kimi çevrelerin desteğine sahip olan parti, çizgisinin sosyalizm yanında aile, ordu, AB üyeliği sorunları üzerinden muhafazakarlığa ve popülizme kaymasıyla bunu kaybetti ve Galloway denetiminde hareket ediyor. İngiltere’nin birçok yerinde aday gösterecek partiye Collective’in verdiği destek adaylar bazında ve şimdilik bir ittifakları sözkonusu değil.

Communist Party of Britain

Günlük Morning Star gazetesini yayımlamasıyla tanıdığımız revisyonist ve Çin yanlısı parti bu seçimlerde de gelenekesel politikasını sürdürecek; bazı bölgelerde kendi adaylarını göstermesinin yanında parti sekreteri Robert Griffiths 1 Mayıs’da yaptığı bir açıklamayla partinin Labour Party’ı desteklemeyi sürdüreceğini duyurdu. Şimdilik partinin Collective ile bir ilgisi görünmüyor.

Rise Movement

Kuzey Batı Durham eski milletvekili ve Corbyn dönemi gölge kabinesi üyelerinden Laura Pidcock tarafından bu yıl 1 Mayıs’ta kurulan Rise Movement’ın programı diğer Corbyn’cilerin solunda. Hareket “doğrudan işçi sınıfına” gitmek vurgusuyla tanınıyor ve şimdilik seçimlere veya diğer çevrelerle işbirliğine dair bir açıklama yapmış değil.

Green Party

Tümüyle ya da belirgin olarak sözde bile olsa sosyalist bir çizgiye sahip olmayan parti, bazı muhalifleri de bünyesinde taşıyor ve Britanya’nın birçok yerinde aday gösterecek. Ama parti aynı zamanda kimi adaylar üzerinden de Collective’le birlikte hareket edecek.

Sonuç Olarak

İşçi ve emekçilerin çıkarlarının tam zıttını programlaştırıp uygulayan, günümüzde emeğiyle geçinenlerin hızla kötüleşen çalışma ve yaşam koşullarının baş sorumlusu Muhafazakar Parti iktidarına son verilmesi bu seçimlerde başlıca zorunluluk. Bunun yanında Starmer’in liderliğiyle ondan hemen hiçbir farkı kalmayan Labour Party’ye oy vermenin vicdanlara sığamayacağı da bir gerçek. Bu bağlayıcı nedenlerin yanında, gerek seçimler öncesi gerek sonrasında emekçilerin olabildiğince geniş bir mücadele birliğinin yaratılması zorunluluğu gözönünde bulundurulduğunda, 2024 seçimlerinde bu gruplar ve tutumları özel ve pratik bir önem kazanmış durumda.

Festival ayı geldi

Haziran ve Temmuz toplumda festival ayı… Sonrasında da tatil ayı… Festivaller kültürel organizasyonların ötesinde eş ve dostun birbirlerini görebildiği etkinlikler. Toplamda bu yıl gerçekleşecek bazı festivaller şöyle:

  • DAY MER’in bu yıl 35’inci kez düzenleyeceği “DAY MER Kültür ve Sanat Festivali”, 5 Haziran’da resepsiyonla başlayacak, 7 Temmuz’da Clissold Park’ta Park Şenliği ile bitecek. Toplumdaki en uzun soluklu festivalinde Türkiye’den gelecek müzik grubu Miraz ile Londra’dan Balkan müzik grubu Don Kiper Park Şenliği’nde sahne alacak. Festival kapsamında tiyatro, çocuk ve gençlik şenlikleri, söyleşiler, film gösterileri, sergi ve paneller olacak. DAY MER Festivali’ne her zamanki gibi on bini aşkın toplum üyesinin katılması bekleniyor.
  • İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi’nin, “Çerağımız Uyansın Halk Aşkına” şiarıyla düzenleyeceği “Alevi Festivali”, Britanya Alevi Federasyonu’nun “Great Cambridge Road N9 9LE” adresindeki yerleşkesinde 15-16 Haziran günlerinde gerçekleşecek. Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı ve kültürlerinin yeni kuşaklara aktarımında önemli bir işlevi olan Alevi Festivali’nde pek çok konuk ve yerli sanatçı sahne alacak.
  • Göçmen İşçiler Derneği (GİK DER), 23 Haziran’da her yılki teması “ırkçılığa ve faşizme karşı”, Pymmes Park’ta park şenliği düzenleyecek. GİK DER’in 12’nci kez düzenleyeceği şenliğin ayrıntılı programı henüz belli olmasa da her zaman olduğu gibi konuk ve yerel müzisyenlerin sahne alması planlanıyor. Piknik ve şenlik havasındaki etkinliği kaçırmayınız derim.
  • Kıbrıslı toplumda faaliyet gösteren ve KKTC hükümetinin desteğindeki derneklerin çatı örgütü İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi (Council of Turkish Cypriot Associations in Britain (CTCA UK), 7’nci kez Kıbrıs Türk Kültür Festivali düzenleyecek. Bu yıl 30 Haziran’da Enfield’deki Donkey Lane’de (EN1 3PL) düzenlenecek festivalde Ayna, Eylem ve SOS grubu sahne alacak. “Kıbrıs Türk kültürünü tanıtmak ve biz de bu ülkenin bir parçası olarak, varız” diyecek festival, yine on bine yakın toplum üyesini çekmeye aday.
  • Kıbrıs Türk Toplum Merkezi’nin (TCCA) öncülüğündeki Turkish Cypriot Trust UK (TCT) ise bu yıl festival yapmıyor.

1 MAYIS alanında taleplerimizi daha güçlü haykıralım

İşçilerin ürettiği patronların yediği düzeni yok etmek için 1MAYIS ruhuyla örgütlenelim, örgütlerimize sahip çıkalım.

  • En düşük ücretin asgari ücrete eşitlenmesi için
  • 7 saatlik iş günü için
  • Ücretli izin için
  • Yasal hastalık ödeneği için
  • Doğum izni için
  • Engelli işçilerin hakları için
  • Eşit işe eşit ücret için
  • Haksız işten atmalara karşı
  • Örgütlenme önündeki engellere karşı

1 MAYIS alanında taleplerimizi daha güçlü haykıralım

Dünyadaki tüm üretimler; uzun saatler boyunca düşük ücretlerle çalıştırılan, hastalık ve tatil gibi hakları gasp edilen işçiler tarafından gerçekleştiriyor. İşçilerin asgari ücretin bile altında kalan maaşları rekor seviyelere çıkan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle her geçen gün daha da eriyor.

Savaşlar, krizler ve insanlık dışı uygulamaların hem faturası işçilere çıkartılıyor ve hem de bu savaş ve krizlerde yok edilenler de işçiler ve mazlum halklar oluyor.

Üreten işçilerse, yönetenlerin de işçiler olması, asalak sermaye sınıfının dünya üzerinde silinmesi ve onların düzeni kapitalizmin yok edilmesi için, işçi sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü 1 MAYIS’ı her zamankinden daha güçlü sahiplenmesi gerekiyor.

Hayat pahalılığı ve enflasyon işçi ve emekçilerin yaşamında ciddi sorunlar açarken, haklarını talep eden işçilere sermaye ve onun hükümetinin verdiği cevap; yeniden ve yeniden saldırı oluyor. İngiltere’de Sunak iktidarı, işçi ücretleri ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, halkın sağlık, eğitim, ulaşım ve konut sorunlarına çözüm üretmezken, savaşlara ve sermayenin yatırımları için halkın vergilerinden elde edilen kamu kaynaklarını peşkeş çekiyor.

Buna itiraz eden işçilerin grev yapmasını bile zorlaştıracak yeni yasalarla halkın karşısına çıkıyor. Bütün bunlar bir kez daha gösteriyor ki; sermaye kesimi iktidarda olduğu sürece işçi ve emekçilere rahat yok. Bu yüzden bu sermaye düzenine karşı mücadeleyi bir adım daha büyütmek için taleplerimizi hep birlikte 1 MAYIS alanlarında haykırmalıyız.

 

Banksy’nin Londra’daki yeni eserine ziyaretçi akını

Sokak sanatçısı Banksy’nin Londra’nın kuzeyindeki Finsbury Park bölgesinde Hornsey Road’daki yaptığı son eser, sanatçının da eserin kendisine ait olduğunu teyit etmesinin ardından ziyaretçi akınına uğradı.

Yakından bakılınca bir binanın duvarına gelişigüzel fışkırtılmış yeşil boya gibi duran eser, uzaklaşınca önündeki budanmış ağacın yaprakları gibi görünüyor. Sol alt köşesinde de elinde bir hortum tutan bir kişinin resmi bulunuyor.“Yeşil badana” ya da “yeşil aklama” (greenwashing), şirketlerin çevre dostu görünüp müşterilerin gzünü boyamak için attığı adımlara değiniyor.

Banksy’nin son eseri için seçtiği bölge, İşçi Partisi’nin eski lideri ve milletvekili Jeremy Corbyn’in seçim bölgesi olan Islington Belediyesi sınırları içinde kalıyor. Jeremy Corbyn de Pazartesi günü eseri ziyaret edenler arasındaydı. Corbyn, “Banksy, daha çok yeşile ihtiyacı olan Finsbury Park’a yeşillik getirdi. Bundan çok mutluyum. Burası İngiltere’nin nüfus yoğunluğu en yüksek bölgelerinden” dedi.

Yabancıların gazete alımına yasak geliyor

Rishi Sunak hükümeti, yabancı hükümetlerin İngiltere’de gazete ve haber dergilerini satın almasının yasaklanacağını açıkladı. Son dönemde, arkasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin bulunduğu yatırım şirketi RedBird IMI, Telegraph gazetesi ve haftalık Spectator dergisini almak istediğini açıklamıştı. Hükümet, bu yönde çıkarılacak bir yasanın “basın özgürlüğünü korumak için ek bir adım olacağını” belirtti. Bir RedBird IMI sözcüsü ise bu gelişmenin “büyük bir hayal kırıklığı yarattığını” söyledi. Ana muhalefetteki İşçi Partisi de hükümetin bu adımını destekleyeceğini açıkladı. Hükümet bunun için halihazırda Parlamento’da görüşülmekte olan Dijital Pazarlar, Rekabet ve Tüketiciler Yasası’na bir madde ekleyecek.

Irkçı Muhafazâkar işadamına soruşturma

İktidardaki Muhafazakar Partinin üst düzey bağışçısı Frank Hester hakkında siyahi milletvekili Diane Abbott’a yönelik kullandığı iddia edilen “ırkçı yorumlar” üzerine soruşturma başlatıldı.

BBC’nin haberine göre, işadamı Hester’ın, ülkenin en uzun süre görev yapan milletvekili Abbott’un kendisinde “tüm siyahî kadınlardan nefret etme isteği” uyandırdığı ifadeleri üzerine yetkililer soruşturma başlattı. West Yorkshire Polisi, yaptığı açıklamada, bir suç işlenip işlenmediğini tespit etmeye çalıştıklarını bildirdi.

The Guardian gazetesinin haberinde, Hester’ın, 2019’da Leeds’teki şirketinin merkezinde başka bir kuruluşun kadın yöneticisini eleştirirken, Abbott hakkında ırkçı ifadeler kullandığı iddia edilmişti. Haberde ayrıca, Muhafazakâr Partiye 10 milyon sterlin bağışta bulunan işadamının “milletvekilinin vurulması gerektiğini” söylediği öne sürülmüştü. İşadamına tepki gösterenler arasında Başbakan Rishi Sunak da bulunuyor.

Ayın Artizleri: Frank Hester ve Elyon Levy Manyakları

0

Yaşamın ilginç yanlarından biri her şeyin sanki önceden benzerlerinin yaşanmamış gibi sürmesi. Değişim ve ilerlemeyi engelleme gibi sonuçları açısından düşünüldüğünde, bunun nedeni bilgisizlik, bilemediniz tarih ve toplum bilinci yoksunluğu olarak, yaşadıklarımızı böyle yaşanmaya değer kılıyor ya da teselli ediyor olmamız olarak düşünülebilir. Ama bu sadece yaşadığımız bir gerçekliği onu yaşadığımız yanlarıyla anlatmak olur. Değişimin kaçınılmazlığının gösterdiği gibi yaşamın bu ilginç yanının asıl nedeni daima yeni şeylerin olma olasılığıyla onun büyüyüp gelişmesi ama o yeni şeylere, geçmişe rağmen, her zaman durulan noktadan, yani, şimdi ve buradan varılmasıdır.

Herhalde baharın başlangıcını gizleyen bu günlerin havası gibi biraz bulanık başladım, mutlu baharlar, güzel havalar efendim ama söylediklerimi biraz düze çıkarayım: geçen kaşınkariden dönüp malı indirip düzdük, bir de dükkânın arkasına önüne bir alarm takmayla uğraştık biraz, sonra dükkânı yeni işçiyle takviye olmuş işgücümüze teslim edip ocak başına gittik yanımda bizim teyze oğluyla. Bu arada yeni işçi de Ankara anlaşmalılardan artık yenilerinin seyrek görülmesine rağmen, bizimki biraz farklı, Göksünlü bir Ankara anlaşmalı ama İzmir’de büyümüş, tabii İstanbullulardan biraz daha sanatsal, çekecez artık, birkaç aydır işçi bulamamıştık, buna şükür, tweni Benson’a devam.

Neyse, vardık ocakbaşına, ufak tefek kirli bıyıklı biri, şef olacak, mangalın öte tarafındaki mutfaktan yürüdü içeriye, topuklu kundura da giymiş tak tuk ediyor taş zeminde, gelip oturdu, şişleri bir çevirdi, kızarmış biberleri soyup doğrarken televizyon ekranına bakmaya başladı, haberlerde Londra sokaklarında Filistin için göstericiler, bizimkisi biraz İngilizce bildiğinden dinliyor, sonra sanki önündeki salata dünyanın en önemli şeyiymiş gibi ciddiyetle ne yaptığına bakıp yüzüyle ekranı göstererek, boş işler bunlar yaw dedi tezgâha yaslanmış bir gence, ne olacak şimdi Londra sokaklarında bilmem kaç bin kilometre ötedeki şeyi protesto etmek, nerden uyduruyor insanlar böyle şeyler yapmanın işe yarayacağını. Bizim teyzeoğluydu, sonradan Ankara anlaşmalı olduğunu anladığım tezgahtardı yarım saat falan anlattılar Filistin sorununu kendilerinden yaşlı şefe. Şef sunucunun söylediklerini çaktırmadan Türkçe yinelese de fikirlerinin orijinalliğinden, diğer ikisinin olaya gereksiz tarih bilgileri kattığından felan söz etti, pek de bir ilerleme sağlanamadı, buna rağmen bizim teyzeoğlu, salata güzel olmuş şef dedi, bir de sütlaç yemeyi de ihmal etmedi, ifade edebilir mi bilmem ama belki o da bu gerçekliğin bir düzlemde farkında. Ne diyeyim sonra kalkıp dükkânlara döndük.

Bu enstantenede de görüldüğü gibi aynı sorun eskiden de bilmem kaç kere konuşulmuşsa konuşulsun, diyelim Filistin sorunun ortaya çıktığı 1948’den bu yana Filistinli ve dünyanın dört bir yanındakiler kadar, yine aynı muhabbet bizim teyzeoğluyla şef arasında tekrar yapıldı. Sonuç ne olursa olsun konumuz açıdan önemli olan teyzeoğlu durduğu yerden meselenin belki başka bir yanını konuşmak istese de şefin olayla ilgili bilincine ve bu bilincin görüp hatırlayabildiği örneklerle sınırlanmasıydı, konuyla ilgili kendi bilincine yarım saat denemesine ve bu konuda tezgâhtardan ciddi bir destek almasına rağmen şefi ulaştıramadı. Ve dahası belki de meseleyle ilgili ilerletici değiştirici bir şeyler söylenemedi.

Meselelerle ilgili gereken değişim ve ilerlemeyi engelleme bazında geçtiğimiz ay iki tane daha provokatör artiz boy gösterdi, ikisinin de boyu alındı, artizlikleri doğal akıbetlerine varırken, akıbeti kim takar yüzsüzlükleriyle artiz kontenjanında yerleri tasdik oldu. Rezil olduğunda görünmemenin ne de olsa çağı geçmiş gibi görünüyor. Neyse bu arkadaşlarımız da işadamı Frank Hester dallamasıyla, İngiltere’den ihraç İsrail hükümet sözcüsü Eylon Levy yeni yetmesi. Filistin meselesi olduğu kadar bu artizlerin bulandırıp engelledikleri de, aslında seçim öncesi havuç olarak bir kamu bütçesi açıklayıp kamunun pek iplemediği Maliye Bakanı Jeremy Hunt’ın ve ülkedeki yoksulluk sanki kendi politikaların bir sonucu değilmiş, sanki halka verdikleri bir tavizmiş gibi emekçiden haberdar olmayan iktidarın artizlikleriydi.

Sakin olun, farkındayım, bu ayki yazı artizlerden çok artizliklere dair, ilan etmemiz yetiyor bazen, isterseniz sizde google’layabilirsiniz ne de olsa, evet o kadar aleni ama Frank Hester ve Elyon Levy kalaslarının geçmişlerinden daha çok bu ayne yaparak artiz olarak ilan edilmeyi hak ettiklerini özetleyelim. Hester dayı Guardian gazetesi tarafından ifşa edildi, öyle denebilirse. Bilgisayar programı şirketi milyoneri, Muhafazakâr partiye £10 milyon bağış yapıp birkaç yıl sonra lord olacaklardan. Bir konuşmasında Hackney milletvekili Diane Abott’u gördüğünde siyah tüm kadınlardan nefret etmek istediğini söylerken yakalandı. Sonra özür diledi ama söylediklerim ırkçı veya cinsiyetçi değildi dedi. Muhafazakâr Parti sözcüleri söylediklerine yanlış dese de, niye yanlış olduğunu söyleyemedi, ırkçı demeye ağzı varmadı, verdiği bağışı geri çevirmeyi de aklınızdan bile geçirmeyin idüklü şeyler geveledi. Sonuç, Abott’a gelen ölüm tehditleri, Labour Party’nin sahip çıkmaması, gericiliğin böyle şeylere müsamaha edildiğinin artık normal bir şeymiş gibi olması, Guardian gibi ilericilik timsallerinin de bu gericiliğe körükle yürümesi. Hester, 15 dakka ünlülüğü yaşamaya başladı o kanal bu sağcı gazeteye verdiği açıklamalarla, 15 dakka sonra kaybolup yeri geldiğinde dönmek üzere. Söyledikleri o kadar orijinal ki herkes söylüyor. Salata yapmaya merak salıp ciddi bir şeylerle uğraşsa keşke.

Diğeri de Elyon, gericilere genç ve başka meslekte olsalardı nasıl görüneceklerini gösteren bir ayna olsaydı Frank Hester’in göreceği kişi yani. Başka bir artiz olan taksici Elon Musk’la karıştırılmaması gereken Elyon Levy, 7 Ekim’de Filistin’de olayların başlamasından Mart sonunda şimdilik işlevi bitip paçavra gibi bir yana atılana kadar İsrail hükümeti sözcülerindendi. Hastanelerin altında Hamas karargâhlarının olduğu ve çocuk öldürdüğü yalanlarını yayanlardan, Filistin için yürüyenler için Londra herhalde bu kadar tecavüz onaylayanını birlikte görmedi dedi, Güney Afrika İsrail’e karşı rapor yayınlayınca onlar ne anlar dedi sanki Güney Afrika ırkçı apartheid rejimiyle sonuna kadar askeri ve silah anlaşmaları sürdüren kendi devleti değilmiş gibi; çıktığı röportajlarda sunuculara Filistin sorununun tarihini niye meseleye karıştırıyorsunuz diye verip veriştirdi, hadi senin benim uluslararası demokratik örgütümüz değil ama Birleşmiş Milletler’in aldığı ateşkes karar ve çağrısını alması imkânsız alırsa uymayız dedi, böyle saçma sapan senaryolar üzerinde durmak istemiyorum dedi, BM kararı alınınca da onlar zaten Yahudi karşıtı dedi, sonra da BM Güvenlik Konseyinde ateşkes kararına artık katılmasa da çekimser kalmak zorunda kalan Amerikalı emperyalist efendilerine kurban olarak Elyon manyağı Netanyahu gibi Batı’dan ithal olmuş olsa da kapı ününde buldu kendini. Merak etmeyin YouTube’ın gerici kanallarını dolaşmayı meslek etmezse kendi kanalını kurar, olur biter.

Adı gibi bilgisayar oyunu karakteri Elyon, Fester son arayüz programcılarından; tatları başka yiyecek bir şey olmadığında yenilmek zorunda olanların tadı, yavan. Ama burada yiyen sen, ben, emekçiler değil, yöneten sınıflar ve onların daha fazla yemek üzere bu provokatörlerin pişirdikleri, onlara pişirttikleri yavanlıklar, yönetme isteklerinin daha da dolaysızlaşması, cahilliğin normalleşmesi ve bu dallamalar gibi örneklerle somutlanmasının yavanlığı. Gerçek sorunların ve sorunların gerçekliğinin bu gibi söylemlerle ezilip dağıtılması, istenen kafa karışıklığı, halkın birbirine düşürülerek sorunların üzerinin örtülmesi çabaları ama yemezler. Artizlik kalitesi açısından bu figürlerin yeni bir şey ifade edememesinin de artizliğe dair bu akıl yürütmelerin yeni bir şey getirememesinin nedeni olması, bununla sınırlı kalmamız teyzeoğlu gibi. Salatadan devam etmek zorunda olduğu gibi.

Sınırsız baharlar efendim.

 

Sağlıkta neler oldu?

Günde 2200 üzerindeki her adım erken ölüm riskini azaltıyor

Araştırmaya göre, günde 10.000 adıma kadar yürümek, günün geri kalanı hareketsiz geçse bile kalp hastalığı ve erken ölüm riskini azaltıyor.

British Journal of Sports Medicine dergisinde yayınlanan çalışma, günde 2200 adımın üzerindeki her ekstra adımın, kalan zamanın ne kadarının oturarak geçirildiğine bakılmaksızın bu riskleri azalttığını ortaya koydu.

Uzmanlar, en düşük erken ölüm riskinin günde 9.000 ila 10.500 adım atan kişiler arasında olduğunu tespit etti.

Felç ve kalp krizi bakımından en düşük risk günde yaklaşık 9.700 adım atan kişilerdeydi.

Sydney Üniversitesi’ndeki akademisyenler tarafından yürütülen çalışmada, Birleşik Krallık Biobank’ından alınan 61 yaş civarındaki 70.000’den fazla kişinin verileri analiz edildi.

Dünyada 1 milyarı aşkın kişi obez

Tıp dergisi Lancet’te yayımlanan bir araştırmaya göre dünyada bir milyardan fazla kişi obez ve 2022 verilerine göre bu kişilerin yaklaşık 880 milyonunu yetişkinler ve 159 milyonunu ise çocuklar oluşturuyor. Çocuklarda ve ergenlerde obezite oranı 1990’dan bu yana dört katına çıktı.

Uluslararası bilim insanları ekibi, obeziteyle acil mücadelede kapsamlı değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Obezite, kalp hastalığı, Tip 2 diyabet ve bazı kanserler dahil birçok ciddi sağlık sorununun oluşma riskini artırabilir.

1990-2022 yıllarını kapsayan araştırma, çocuklar ve ergenler arasında obezite oranının 4 katına çıktığını ortaya koydu. Yetişkinlerde ise bu oran kadınlarda 2, erkeklerde ise neredeyse 3 katına çıktı.

Pregabalin nedir ve neden tehlikeli?

Pregabalin son dönemde dünya genelinde ölüm vakalarıyla anılıyor.

Pregabalin epilepsi, sinir ağrıları ve anksiyete tedavisinde kullanılıyor. Sakinleştirici etkisi ve alkol gibi kullanan kişiyi rahatlatması nedeniyle yeni Valium veya yeni bira adıyla da anılıyor.

Dünya genelinde pek çok kullanıcı bu ilacı düzenlemelere tabi olmayan internet sitelerinden veya yasa dışı yollardan alıyor.

İlacı fazla miktarda almak veya diğer rahatlatıcı maddelerle birlikte kullanmak uyuşukluk veya nefes sorunlarına yol açabiliyor.Bu ilacı kullananların alkolden uzak durması gerekiyor.

Pregabalinin sakinleştirici etkisi nedeniyle bazı kullanıcılar buna zaman içinde bağımlı olabiliyor.Özellikle de geçmişinde madde bağımlılığı olanlar pregabaline de bağımlılık riski taşıyor.

Yalnızca İngiltere’de 2022’de sekiz milyon reçeteli pregabalin satıldı. Aynı yıl 441ölüm bu ilaçla ilişkilendirildi. İngiltere’de 2004-2020 arası gerçekleşen pregabalin ölümlerinin çoğunlukla bu ilacın başka uyuşturucularla birlikte kullanıldığı durumlarda görüldüğü tespit edildi. Hayatını kaybedenlerin büyük kısmı bu ilacı reçetesiz edinmişti.