Ana Sayfa Blog Sayfa 49

Gıda bankalarından yararlanan sayısı 2,1 milyona çıktı

Artan hayat pahalılığı nedeniyle yaklaşık 2,1 milyon kişinin gıda bankalarından yararlanmak zorunda kaldığı açıklandı.

İngiltere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ülkenin farkı bölgelerindeki gıda bankalarındantopladığı verileri yayımladı. Bakanlık verilerine göre, ülkede 2021 Nisan sonu ile 2022 Mart’ıarasında ailelerin yüzde 3’üne denk düşen yaklaşık 2,1 milyon kişi gıda bankalarından beslenmek zorunda kaldı. Gıda bankalarından alınan verilere göre, toplumun yüzde 1’lik kısmını oluşturan yaklaşık 600 bin kişi son 30 gün içerisinde gıda bankalarından en az bir kez yararlandı.

Yardım kuruluşu Trussell Trust ise, geçen yılın Nisan-Aralık döneminde gıda bankalarından beslenmek zorunda kalanların sayısının yüzde 52 artarak 1,3 milyona ulaştığına dikkat çekmişti.

Royal Academy of Music’te depremzedeler için konser

Kahramanmaraş depremzedelerinin yaralarını sarmak için Kraliyet Müzik Akademisi’nde genç virtüözlerin sahne aldığı bir konser düzenledi. İngiltere’nin prestijli konser salonlarından RoyalAcademy of Music – Duke’s Hall’de 27 Mart akşamı gerçekleşen konserde ilk kez çok sayıda genç virtüöz buluştu.

Konserin repertuarında Adnan Saygun ve Fazıl Say gibi bestecilerin de eserleri yer aldı. Konserde ayrıca deprem için özel olarak bestelenen eserlerle birlikte, caz armonisiyle düzenlenen anonim türküler de yorumlandı. Londralı müzikseverlerin yakından tanıdığı kemancı Ezo Sarıcı’nın “Gaziantep Yolunda” ve “Yemen Türküsü” yaylı çalgılar ve caz topluluğu düzenlemesi ilk defa müzikseverlerle buluştu. Konserde Ezo Sarıcı, Caz Solistleri Immy Churchil ve Besteci Cem Güven ile deprem için özel beste yapan Emre Şener büyük alkış aldı.

Kimliği olmayanlar oy kullanamayacak

Başlığa bakıp Türkiye seçimlerini kast ettiğimizi düşünenler yanılıyor. Evet, Türkiye seçimleri için kimliksiz oy kullanmak zaten mümkün değil, ama Britanya’da oy kullanmak için şimdiye kadar kimlik zorunluluğu yoktu. Muhafazakârlar oy kullanabilmek için kimlik zorunluluğu getirerek, demokrasiye bir darbe daha vurmuş oldu. Kimlik taşımanın zorunlu olamadığı Britanya’da, seçmenlerin yaklaşık yüzde 4’üne tekabül eden iki milyon kişi resmi bir kimlik kartına sahip değil.

Oy kullanma oranın oldukça düşük olduğu Birleşik Krallık’ta hükümetin getirdiği kimlik zorunluluğu ile bu oran daha da düşecek. Hükümet, kimlik zorunluluğu için seçim hilelerini ve hakkı olmayanların oy kullanmasını engellemeyi gerekçe olarak sunsa da, asıl niyeti kendisine oy vermeyecek olan kesimlerin sandığa gitmesini engellemek. Şimdiye kadar bir kimliğe ihtiyaç duymayanlar, ağırlıklı olarak yurt dışı seyahatine çıkacak kadar durumu iyi olmayan yoksullar, engelliler, bakıma muhtaç olanlar, öğrenciler, yani muhafazakarların kemer sıkma politikalarının hedefinde olan kesimler. Zaten muhafazakarların yaptığı araştırma da resmi bir kimlikten yoksun olanların yukarıda belirttiğimiz kategoridekiler olduğunu gösteriyor. Kimlik zorunluluğuna gerekçe yapılan seçim hilelerine dair mevcut veriler de hükümetin niyetini ele veriyor. Yaklaşık 47 milyon seçmenin olduğu Britanya’da son yapılan genel seçimlerde hile yapıldığına dair polis tarafından açılan toplam soruşturma sayısı 164. Bu soruşturmalardan ise tek bir kişi ceza aldı. Alınan cezanın gerekçesi ise hileli oy kullanma değil, başkalarının oy kullanmasını engellemek için seçmen sandığının gasp edilmesiydi.

Seçimlerde kimlik zorunluluğu ilk olarak Birleşik Krallık’ın bir parçası olan Kuzey İrlanda’da uygulanmaya başlandı. Uygulama ilk başlatıldığında seçmenlerin yüzde 2.3’ünün oy kullanma hakkı resmi bir kimliği olmadığı için gasp edildi. Sadece grev ve örgütlenme hakkı değil, işçi ve emekçilerin şimdiye kadar kazanmış olduğu tüm demokratik haklarını da saldırılarının hedefine koyan Muhafazakar Hükümet, kendi geleceğini güvence altına almak için her fırsatı değerlendiriyor. Örgütlenme, grev, protesto, gösteri, iltica, haber alma gibi sayısız hakkı engellemek ve suç kapsamına almak için yasalar çıkartan Muhafazakarlar, işçi ve emekçilerin sesini kısmak ve mücadelesini engellemek için en temel haklardan biri olan seçme hakkını da gasp etmenin çabası içinde.

Oy kullanmak için geçerli olan kimlikler

Şimdiye kadar oy kullanmak için seçmen pusulanız ile kayıtlı olduğunuz seçmen sandığına gidip adınızı beyan etmeniz yeterli idi. Ama 4 Mayıs 2023 sonrasında yapılacak olan yerel ve ara seçimlerle Ekim 2023 itibari ile de tüm seçimlerde oy kullanabilmek için seçmen pusulanızla birlikte yanınızda bir kimlikte taşımak zorundasınız. Birleşik Krallık’ta yapılan seçimleri düzenleyen Seçim Komisyonu, oy kullanmak için geçerli sayılan kimliklerin listesini yayınladı. Bu listede yer alan kimlikler; Birleşik Krallık ve ya İngiliz Milletler Topluluğu’na üye ülkeler tarafından düzenlenmiş pasaport, Birleşik Krallık ve Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye ülkelerinin düzenlediği ehliyet, engellilere park kolaylığı sağlayan Blue Badge, yaşlı ve engellilere indirimli seyahat olanağı sağlayan fotoğraflı pasolar, Biyometrik kimlik kartları ve bir Avrupa Ekonomik Topluluğu ülkesi tarafından verilen kimlik kartı. Yukarıda sayılan kimliklerden herhangi birine sahip olmayanlar, kimliklerini ispatlamak için Seçmen Kimliği (Voter ID) olarak kullanılacak olan sertifikaya başvuru yapabilirler. Seçmen kimliği için İnternet (GOV.UK) ve posta yolu ile başvuru yapmak mümkün. Başvuru için öncelikle seçmen kaydınızı yaptırmış olmanız şart. Seçmen kaydınızı yaptırdıktan sonra seçmen kaydınızın olduğu adres, bir fotoğraf ve Sosyal Sigorta (National Insurance) numaranızla seçmen kimliği için başvuru yapabilirsiniz.

 

İngiltere’de demiryolu ve sağlık grevlerinde kazanım

Hükümetin yüzde 2’lik zam dayatması karşısında greve giden demiryolcular yüzde 9,2-14,4 aralığında zam aldı. %1 zam teklif edilen sağlıkçılar ise hükümetin yüzde 13-14’lük son teklifini kabul etti.

Birleşik Krallık’ta geçen yıl Haziran’da başlayan ve yaklaşık 9 aydır onlarca kez greve çıkan demiryolu işçileri grevlerini sonlandırdı. İşçilerin üye olduğu RMT sendikası tarafından yapılan açıklamaya göre, taleplerin istenilen düzeyde karşılanmadığı, ancak ilk tekliften çok daha iyi koşullarda grevin sona erdirildiği vurgulandı.

Daha önce demiryolu patronları ücretlere sadece yüzde 2 oranında zam yapacaklarını açıklamış ve geçen yıl 21 Haziran’da grev başlamıştı. Patronlar son olarak yüzde 5 teklif etmiş, fakat sendika bunu kabul etmemişti. Sendikanın talebi en az enflasyon düzeyinde ücret artışıydı. Enflasyon ise, en son 10,8 olarak açıklanmıştı.

“İSTEDİĞİMİZ DÜZEYDE DEĞİL, ANCAK KAZANIM SAĞLADIK”

RMT Genel Sekreteri Mick Lynch, yaptığı açıklamada yüzde 9,2 ile yüzde 14,4 arasında değişen oranlarda zamlar aldıklarını, emeklilik ve iş koşullarına yönelik olarak da iyileştirmelerin olacağını söyleyerek, “İstediğimiz düzeyde değil, en azından tüm işçiler enflasyon düzeyinde zam almalıydı. Ama kazanımlarımız oldu. Grev yapmadan bu kazanımlar olmazdı. Yüzde 2’den yukarı çıkmıyordu patron. Fakat üyelerimizin kararlı tutumu sonucu şimdilik idare edecek bir zam aldık. Koşullara bağlı olarak, şimdilik iptal ettiğimiz grevler, önümüzdeki dönemler tekrar hayata geçirilebilir” dedi.

Yapılan ücret zammı Ocak 2022’den itibaren geçerli olacak ve işçiler geçmişe dönük maaş zammını alacaklar. Yapılan anlaşma, 2023 yılı sonuna kadar geçerli olacak.

Birçok grev sonucu işçiler daha fazla zam alırken, işverenin her yaptığı teklif işçilerin oyuna sunuluyor. RMT de 41 bin üyesini ilgilendiren bu teklifi üyelerine sundu. Yüzde 89’luk katılımın sağlandığı oylamada, işçilerin yüzde 76’sı teklifin kabulü yönünde oy kullandı. Sendika teklifin kabul edilmemesi tavsiyesinde bulunmuş olmasına rağmen, işçiler grevi sonlandırma yönünde oy kullandı.

SAĞLIKÇILAR DA SON TEKLİFİ KABUL ETTİ

Sağlık işkolunda yaklaşık 300 bin hemşire ve 20 bin ebe de yapılan son teklifi kabul ettiklerini açıkladı. Karar üzerine planlanan grevler iptal edildi.

Hükümet sağlıkçılara sadece yüzde 1 oranında zam teklif etmiş, bir dizi görüşme sonrasında bu oran yüzde 3’e çıkarılmıştı. Geçtiğimiz hafta yüzde 5 teklif eden hükümete tepki gösteren sağlıkçılar, görüşmeleri devam ettirdi ve bu kez 2022-2023 yıllarını kapsayan ve toplamda yüzde 13 ile 14 arasında değişen oranlarda zam teklifi aldı.

Geçtiğimiz yıl için yüzde 7,5 ve Nisan ayından itibaren yüzde 6,5 oranında zam teklifini üyelerine sunan hemşirelerin üye olduğu sendika RCN ile ebelerin üye olduğu RCM, bu teklifin kabul edilmesi yönünde telkinde bulundu. RCN üyelerinin yüzde 53,4’ü ile RCM üyelerinin yüzde 69’u yapılan teklifi kabul etti ve grev sona erdirildi.

HÜKÜMET “PARA KONUŞMAYIZ” DEMİŞTİ, VERMEK ZORUNDA KALDI

Hükümet, başta sağlıkçılar olmak üzere, kamu alanında çalışan işçilere daha fazla zam yapamayacağını ve fazla zam yapması durumunda başka hizmetleden kesmek zorunda kalacağını ileri sürmüştü. İşçilere verecek parası olmadığını iddia eden hükümet, bir çırpıda denizaltı nükleer silahlerın yenilenmesi için 5 milyar sterlin ayırmakta ise sıkıntı yaşamamıştı. İşçilerden kesip silaha yatırım yapan hükümete tepki gösteren işçiler ve sendikaları hak ettikleri zammı almak için aylarca mücadele etmek zorunda kaldı.

 

Tavla Köyü Sosyal Dayanışma Derneği Başkanları ile Röportaj

Kenan Yıldırım (Tavla): “Gençlere ağırlık veriyoruz”

Tavla Köyü Sosyal Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Kenan Yıldırım’a sorduk:

Sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim Kenan Yıldırım. İki dönem Tavla Köyü Derneği’nin başkanlığını yaptım.

– Tavla Köyü’ne dair biraz bilgi verebilir misiniz?

Biz geçmişte Elbistan Malap’tan gelmişiz. Tavla, 1917 ve 23 sonrasında Malap’tan Sarız’a gelerek, boş bir araziye yerleşenlerin kurduğu bir köy topluluğudur.

– İngiltere’ye göç süreci nasıl başladı?

İngiltere’ye yerleşimiz 1985’lerden sonra oldu. 1993-95 arasında çoğunluğumuz Londra’da yaşadık. 1996 yılından sonra ise, Güney İngiltere’de bir sahil kenti olan Bournemouth’a göç başladı. Üyelerimizin yaklaşık yüzde 30 ila 40’ının yerleşimi Bournemouth’ta.

– Tavla Köyü Derneği’ni kurma hangi ihtiyaçtan kaynaklandı?

Her yöresel derneğin bir kuruluş sebebi olduğu gibi, bizim de kuruluş sebeplerimiz var. Öncelikli sebep, bir arada olabilmek. Gençlerimizi bir arada tutabilmek. Yaşlılarımıza oturup muhabbet edebilecekleri bir ortam sağlamak gibi nedenlerle herkesi bir çatı altında toplamaya karar verdik.

– Burada gençlere yönelik ve dernek bünyesinde ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?

Biz dernek olarak şöyle bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Gençlere ağırlık veriyoruz. Yaptığımız bütün değerlendirme, analiz ve fizibilite raporları, bize yaş ortalamamızın şu an 40 -45 arasında olduğunu gösteriyor. Diğer derneklere göre gençlere daha az hitap ettiğimizi düşünüyoruz. Faaliyetlerimizi ise tüm üyelerimizi kapsayacak şekilde kadın, gençlik ve yaşlılara hitap edecek biçimde planlıyoruz. Yani bütün yaş gruplarını gözeten çalışmalar yapıyoruz.

– Bugünkü birlikteliğinizin sebebi kahvaltı. Kahvaltılarınızı düzenli olarak mı yapıyorsunuz?

Evet aylık düzenli bir kahvaltımız var. Üye bilgilendirme toplantılarımız var. Faaliyet raporlarımızı paylaştığımız toplantılar ve her Çarşamba da kadınların buluştuğu toplantılar yapılıyor. Derneğimiz, Perşembe hariç diğer 6 gün bütün üyelerimize açık. Derneğimizi sabah ondan akşam dörde beşe kadar açık tutuyoruz.

Şehriban Aygun: “Depremzedelere maddi destek gönderdik”

Tavla Köyü Sosyal Dayanışma Derneği Başkanı Şehriban Aygun’la konuştuk.

– Kadın üyelerinizin görüşlerini almak isteriz. Kadınlar olarak dernek bünyesinde nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?

Dernek çalışmalarına zaman ayırabilen 5- 6 kadın arkadaş olarak iyi işler yaptığımızı düşünüyoruz. Düzenli aktiviteler düzenliyoruz. Aktivitelerimizi özellikle çocuklar için düzenliyoruz. 10’uncu aydan sonra Dernek binasının üst tarafını kullanmaya başladık ve bütün özel tarihlerde çocuklar için partiler düzenledik. Bir sonraki partimiz Easter (Paskalya) döneminde olacak. Çocuklar kadar anneleri de düşünüyoruz. Geziler düzenliyoruz. Kadınlar için İngilizce kursu açabilmenin hazırlığı içindeyiz. Haftaya spor derslerimiz başlıyor. Her çarşamba Kadın Dayanışma günü var. Kadınlar dayanışma günü için bir araya geliyorlar. Beraber sohbet ediyor, kahvaltı yapıyor ve birbirimizin sorunlarıyla ilgileniyoruz. Haftaya çocuklar için folklor derslerimiz başlıyor. Bir ekip kurup derneğimizi çocuklarımız ve gençlerimiz için cazip hale getirmeye çalışıyoruz. Bu tür çalışmalar içerisindeyiz. Elimizden geldiğince bir şeyler yaparak, faydalı olmaya çalışıyoruz.

– Dernek binasını sizler satın almışsınız. Bunu nasıl başardınız?

Elbette üyelerimizin sayesinde. Sağ olsun Tavlalı üyelerimiz duyarlı. Bazıları tabii katılmadı. Herkesin yüzde 100 katılmasını beklemiyoruz zaten. Çok sağ olsun duyarlı olanlar hisse satın alarak binanın ortağı oldu ve destek verdi. Hisse başı 1.500 sterlin ödediler. Kimi 5, kimi 3 hisse aldı. Bir kişi zaten maksimum 3 hisse alabiliyor şu an. Hisse alan herkes binanın ortağı. Binayı şirket adına aldık. Binanın alt katını tamir ettiriyoruz. Elbette bu tamirin masrafı da yine üyelerimiz tarafından karşılanıyor. Her bir üye için belirlediğimiz bir rakam var. Sağ olsunlar, çoğu aile bu rakamı temin etti bize. İnşaata devam ediyor ve umuyoruz ki, tamirat bir ay sonra bitmiş olur.

– Yürüttüğünüz deprem çalışmasından bahseder misiniz?

Bu tür çalışmaları yürütmek de yine insanların birliğine ve üyelere bağlı. Birlik ve beraberlik olmazsa hiçbir şey başaramayız. Bir kahvaltı düzenledik. Kahvaltının masrafını yönetim kurulu üyeleri karşıladı. Üyelerimiz hem kahvaltı yaptı, hem de bağışta bulundular. Yaklaşık 16 bin sterlin toplamış olduk. Bu paranın da hepsini ben kendi elimle Türkiye’de gerekli yerlere ulaştırdım. Tek tek söylemek gerekirse, Kayseri Cemevine verdik. Onların, Abbas Tan’ın yönlendirmesiyle Hatay’da hiç yardımın gitmediği iki Ermeni köyüne yardım ettik. Ben özellikle yardımların oraya gönderilmesini rica ettim. Yardımlarımızın bir kısmı oraya gönderildi. Bugün de ayrıca sanatçı Suavi’ye yardım gönderdik. Onlar, Dostlar Platformu diye bir platform kurmuşlar. Gezici mutfak kurdular ve yine depremzedelere yardımda bulunuyorlar. Mersin’de, enkazdan çıkarılan kimsesiz çocukların toplandığı spor salonuna da maddi destek gönderdik. Çocuklarla ilgilendiler. 120.000 TL konteynır yaptırmak için gönderdik. Ayrıca Adıyaman’a gönderdik. Yani elimizden gelen yardımı bu şekilde değerlendirdik.

– Gazetemiz aracılığı ile üyelerinize bir çağrınız var mı?

Üyelerimizin vermiş olduğu desteği takdirle ve saygıyla karşılıyorum. Yanımızda olan olmayan herkesin başımızın üstünde yeri var. İnanın herkesin bir gün buraya ihtiyacı olacak. Gençlerimizi topluyoruz burada. Gençlerini buraya getirebilir, yönlendirebilir, çocuklarını getirebilirler. Yine desteklerini bekliyoruz.

 

Sözlerinin yalan olmadığını yalan söyleyerek savundu

Pandemi kurallarına uymadığı için para cezası ödeyen ve özür dileyen Boris Johnson, özrünü dilediği suçlarını son Meclis Komisyonu sorgusunda yine inkar etti. Johnson’un milletvekilliği düşebilir.

İngiltere’nin eski Başbakanı Boris Johnson, pandemi döneminde kendi koyduğu kurallara uymadığı ve bu konuda parlamentoya yalan söylediği gerekçesiyle Meclis Komisyonu’na ifade verdi. Johnson, ifadesinde, daha önceki açıklamaları için “Bildiğim ve inandığım şeyleri söyledim” dedi.

Pandemi döneminde birçok konuda yalan söylediği ortaya çıktığı için kamuoyunun yanı sıra milletvekillerinin de tepkisini çeken Johnson, aylar süren tartışmalar sonunda istifa etmek zorunda kalmıştı.

CEZA ÖDEDİ

İngiltere’de, parlamento çatısı altında kurulan komisyonlar, yer yer tartışmalı figürleri parlamentoya çağırıp sorgulayabiliyor. Bu sorguda Johnson’a, pandemi döneminde Başbakanlık Konutu’nda yapılan partiler konusunda “Parlamentoya yalan söyleyip söylemediği” soruldu.

O dönem pandemi yasakları gereği en fazla 6 kişinin bir evde toplanmasına izin verilirken, Johnson, Başbakanlık Konutu’nda onlarca kişiyi ağırlayıp partiler düzenlemiş ve partinin fotoğrafları basına yansımıştı. Hatta Johnson dahil, o anda Başbakanlık’ta olan onlarca kişiye polis ceza kesmişti. Johnson, ceza ödemesine ve parlamentodaki oturumlarda defalarca sorulmasına rağmen parti düzenlemediğini söylemişti. Johnson, Kraliçe Elizabeth’in eşi Prens Philip’in öldüğü gün bile Başbakanlık’ta parti yaptığı ortaya çıkmış olmasına rağmen bunu da defalarca inkar etmişti.

Ayları bulan tartışmalar geçtiğimiz yaz aylarına kadar sürmüş ve Johnson, sonunda özür dileyerek, yaptıklarının yanlış olduğunu kabul etmişti.

Başbakanlığını kurtarmak için özür dilemek zorunda kalan Johnson, istifa baskılarına dayanamamış ve geçtiğimiz Temmuz ayında istifa etmişti.

YİNE YALAN SÖYLEDİ

Parlamentoda Milletvekili Komisyonu’nda ifade vermeden önce İncil üzerine yemin ederek sözlerine başlayan Johnson, sorgusunda yine yalan söyledi.

Daha önce söylediklerinin tersini ileri süren Johnson, Komisyona başkanlık yapan İşçi Partisi Milletvekili Harriet Harman tarafından yöneltilen “Parlamentodaki açıklamalarının ne kadar doğru olup olmadığını” sorusu üzerine, “Açıklamalarımın hepsi iyi niyetle yapılan açıklamalardır” dedi.

Johnson, parlamentoda milletvekillerine yalan söylemediğini savundu. Halbuki yalanları ortaya çıktığı dönemde Johnson özür dilemiş ve partilere 6’dan fazla kişi katıldığı için para cezası ödemişti.

SİYASİ HAYATI TEHLİKEYE GİREBİLİR

Milletvekillerine ve dolayısıyla halka yalan söylediğinin kesinleşmesi durumunda, Johnson’ın politik hayatının sona ermesi söz konusu olabilir.

Johnson’ı sorgulayan Komisyon Johnson’ın yalan söylediğine ve cezalandırılması gerektiğine karar verirse, Johnson’ın parlamentodan atılması gündeme gelebilir ve milletvekilliği düşebilir. Bu durumda, Johnson’ın milletvekili seçildiği Uxbridge ve South Ruislip’de kısa bir süre içinde ara seçimlere gidilmesi gerekir.

 

İngiltere’de pratisyen hekimler 4 gün daha grev kararı aldı

İngiltere’de yaklaşık 50 bin pratisyen hekim, yapılan görüşmelerde hükümetin bir adım atmaması nedeniyle Nisan ayında 4 gün daha greve gideceklerini açıkladı. Britanya Tabip Odası (BMA) üyesi hekimler, son 15 yılda düzenli olarak enflasyonun altında zam aldıklarını ve 15 yıllık kayıplarının yaklaşık yüzde 26 olduğunu söyleyerek, en az yüzde 35 zam istediklerini duyurdu.

Sağlık Bakanı Steve Barclay ile görüşen BMA yöneticileri, bakanlığın talepler konusunda adım atmadığını ve yeniden grev kararı almaktan başka seçenek bırakmadığını açıkladı. Pratisyen hekimler 11 Nisan’dan 15 Nisan’a kadar kesintisiz greve çıkacak. Hekimler, 15 Mart’ta da greve çıkmış ve yaklaşık 175 bin hastane randevusu bu nedenle iptal edilmişti.

“TEK SEFERLİK ÖDEME” OYUNU

Hükümet, son zamanlarda greve çıkan milyonlarca işçiye belli bir yüzdelikle zam vermek yerine tek seferlik toplu bir ödemeyi tercih ediyor ve bunu dayatıyor.

Toplu ödenen miktarla birlikte aslında işçilerin talep ettiği yüzdelik miktarı civarında zam yapmış oluyor. Ancak alınan toplu para maaş içinde görülmediği için, bir sonraki yıl yapılacak yüzdelikli maaş artışı, düşük görünecek maaşa göre artış olacak!

Örneğin; hemşirelere, geçtiğimiz yıl için yüzde 4,75, bu yıl için yüzde 5 oranında zam yapıldı ve bir de tek seferlik bir ödeme gerçekleştirildi. 1600 ile 3 bin 800 sterlin arasında değişen bu miktar, yüzde 5’in üzerine eklendiğinde aslında hemşirelerin başından beri talep ettikleri oranı yakalıyor. Fakat, gelecek yıl yapılacak zam oranı, bu tek seferlik ödeme hesaba katılmadan yapılacağı için maaşa daha az etkisi olacak.

Hükümet, “Bir kuruş zam yapamayız” demesine rağmen, işçilerin kararlı tutumu karşısında masaya oturup zam oranını konuşmak zorunda kaldı. Son zamanlarda ise işçilere “tek seferlik ödeme” dayatırken, işçiler istedikleri düzeydeki zamda diretiyor.

 

İngiltere’de sağlık servisine memnuniyet en düşük düzeyde

İngiltere’de kamu mülkiyetinde olan sağlık servisiyle ilgili tarihin en düşük memnuniyetsizliği yaşanıyor. Bunun en büyük sebebi, acil servislerdeki uzun bekleme kuyrukları ve randevuların aylar sonrasına verilmesi.

Britanya’da Sosyal Tutum araştırma merkezi tarafından yapılan kamuoyu araştırmasında, şirketin 1983 yılından bu yana sağlık servisi ile ilgili yaptığı araştırmalarda elde ettiği en düşük memnuniyet düzeyine ulaşıldı. Sağlık servisi ile ilgili memnuniyet yüzde 29’a kadar düştü. Bu oran, 2010’da yüzde 70’ti.

Ulusal Sağlık Servisi’nin (NHS) bir süredir hükümetler tarafından yeterince finanse edilmemesinin bu memnuniyetsizlik düzeyinin temel sebebi olduğu belirtilirken, aşırı iş yükünden dolayı NHS bünyesinde çalışan doktor, hemşire ve diğer çalışanların yüzde 78’i sağlık alanından ayrılmayı planlıyor.

Öte yandan, belediyelerin kontrolünde olan bakım evlerinde ise durum daha da kötü. Yapılan araştırmaya göre, bakım evlerinden memnuniyet oranı yüzde 14’e kadar düştü.

İktidar bunu istemişti

Yıllardır NHS’i özelleştirmek isteyen Muhafazakar Parti hükümetleri, sağlık alanında hizmeti planlı bir şekilde sınırlandırıyordu. Acil servisler, doğumhaneler ve bazı hastanelerdeki özel bölümler kapatılarak, diğer hastanelere büyük yükler taşındı. Bu da hastalara zamanında müdahale edilememesine ve bazı hastaların hayatlarını kaybetmelerine neden oldu.

Sağlığa ayrılan bütçenin her yıl en az yüzde 7 oranında arttırılması gerekirken, en fazla yüzde 1 ya da 2 oranında artırmakla yetinen hükümet, hizmetlerin aksamasına bilerek neden oldu. Acil servislerde bekleme süresi 4 saat olarak hedeflenmekteydi, ancak bu süre çok daha fazla uzayabiliyor. Birçok hastanede acil servislerde 12 saatten fazla bekleyen hastaların sayısı 2022’de 370 bini geçti. Birçok insan acil servislerde can verdi.

Sağlık servisini giderek hizmet veremez duruma getiren hükümet, acil ihtiyaç olan on binlerce sağlık çalışanını istihdam etmiyor. Britanya Tabib Odası, NHS yönetimi ve sendikalar, hastanelerde on binlerce çalışana ihtiyaç olduğunu sürekli dile getirmesine rağmen hükümet bu konuda adım atmıyor. Aşırı iş yükünden dolayı hali hazırda çalışan emekçiler de işi bırakma eğiliminde.

Bu sonuçları, NHS’i satmak için planlı bir şekilde hazırlayan hükümet, Covid-19 dönemi başta olmak, üzere son 15 yılda yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Birçok sendika ve sağlık kuruluşu, fazladan yaşanan ölümlerden hükümeti sorumlu tutuyor.

 

Hepimizin görevi

Şubat ayında greve gitmeye başlayan öğretmenler, toplam 7 günlük grevden sonra hükümeti masaya getirmeyi başardı. Hükümetin karalama ve küçümseme çalışmalarına rağmen, öğretmenler, okulları kapanan veli, öğrenci ve okul yöneticilerinin de desteğini alarak, grevin ilk bölümünü başarılı bir şekilde tamamladı. Londra’da ulusal anlamda yapılan iki yürüyüşe kitlesel katılım olması grevde öne çıkan bir başka önemli gelişmeydi.

Eylül’den bu yana öğretmenler ve onların temsilcisi sendikaları dinlemekten kaçınan hükümet, 15 ve 16 Mart’taki iki günlük grevden sonra, 17 Mart Cuma günü, tüm eğitim sendikalarını görüşmeye çağırdı. Dahası, şimdiye kadar yapılan toplantıların içeriğini paylaşmak istemeyen hükümet, bu kmez detayları medya ve sendikalar ile paylaşmak zorunda kaldı. Başlayan pazarlıklar, 24 Mart Cuma gününe kadar sürdü. Toplantılarda ücret taleplerinin yanında, iş yoğunluğu, okul teftişlerini yapan Ofsted kurumu ve okullara daha fazla fon ayrılması gibi konular, konuşulan diğer bazı başlıklardı.

27 Mart Pazartesi günü tüm üyelerini toplantıya çağıran Ulusal Eğitim Sendikası (NEU), görüşmelerin sonucunu üyeleriyle paylaştı. Sendika temsilcileri, hükümetin “aşağılarcasına” bir ücret zam teklif ettiğini ve bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Hükümetin teklifi, mevcut eğitim yılı (2022/23) için bir defaya mahsus 1000 sterlin nakit ödeme ve gelecek yıl (2023/24) açısından çoğu öğretmen için %4,3 maaş artışı şeklindeydi. Üstelik hükümet bu artışın tamamen finans edileceğini söylese de, okullara bu ek ödemeler için mevcut fonların dışında bir ödemenin yapılmayacağını belirtmekteydi. Bu durumu analiz eden NEU, okulların 5’te 2’si (%42) ve 5’te 3’ünün (%58) bunu karşılayabilmek için gelecek yıl kesinti yapmak zorunda kalacağını belirtti. Ücret konusunda bu teklifi yapan hükümet, diğer konularda da öğretmenleri mutlu edecek tekliflerde bulunmadı. Bu teklifin öğretmenlere bir hakaret olduğunu değinen sendika, tüm üyeleriyle diğer sendikalara yapılacak konsültasyonda ret oyu kullanma çağrısı yaptı.

Hükümetin yapmış olduğu teklif enflasyon ve yaşam şartlarının altında kalırken, Galler ve İskoçya bölgesel hükümetlerinin yapmış olduğu zamların da çok altındaydı. İskoçya’daki öğretmenler toplamda neredeyse %14.9 gibi bir maaş artışı teklifi alırken, Galler’de ise bu eğitim yılı için ekstra %3 ve gelecek yıl için ise yine ekstra %5 maaş teklifi yapılmıştı. Her iki ülkede öğretmenlerin bu zam teklifini kabul etmeleri bekleniyor. Bu maaş teklifleri ile 2023-2024 yılı maaşlarına bakıldığında, İskoçya’da yeni öğretmenliğe başlamış bir öğretmen İngiltere’de aynı seviyede olan bir öğretmenden £5000 fazla maaş alacak. Yine iki ülkede, daha tecrübeli (yaklaşık 6 yıllık) öğretmenler arasındaki fark ise, neredeyse £10000. Galler ve İngiltere karşılaştırıldığında is,e yine İngiltere’deki öğretmenlerin daha yoksullaştırıldığını söylemek mümkün.

Her ne kadar oylamanın sonucu ay sonunda açıklanacak olsa da, öğretmenlerinin bir çoğunun bu teklifi ret edeceğine kesin gözle bakılıyor. Bir yandan daha iyi bir maaş mücadelesi veren öğretmenler, bir yandan da daha iyi bir eğitim sistemi için mücadele etmeye devam ediyor. NEU bir sonraki grev gününü 27 Nisan olarak belirlerken, grevlerin artarak devam edeceğinin sinyalini verdi. Her çocuğun ihtiyacını karşılayacak bir eğitim sistemi için bu mücadelenin bir parçası olmak hepimizin görevi.

 

Acının adı deprem

Hatice Ayla Bozkurt

Depremde sevdiklerini kaybetmiş biri olarak bu yazıyı kaleme almak gerçekten zor. İlk olarak herkesin çok iyi bildiği bir slogan ile başlamak istiyorum. “Deprem öldürmez sağlam yapılmamış binalar öldürür.

6 Şubat 2023 günü  hepimiz büyük bir deprem haberiyle uyandık. Ölen insanlar, kurtarılmayı bekleyenler, yaralılar, yıkılan binalar… Tam bir facia izledik günlerce televizyonlarda ve sosyal medyada. Artçı sarsıntılar devam ederken insanlara nasıl yardım edileceği tartışmaları başladı. Aslında milyonlarca yürek bir olup attı. İhtiyaç listeleri belirlendi ve yardımlar toplandı ve bu yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaya çalışıldı. Bu süreçte işin uzmanlarıyla hareket edilmeyen her işte sorunlar yaşandı. Geç gelen kurtarma ekipleri, haberleşme ağının yeterli olmaması, yardımların organize edilmeden dağıtılması, temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan zorluklar sadece ekran karşısında olan insanların bile psikolojisini etkiledi. Bu aksaklıklar ve bunların sorgulanması daha günlerce sürecek.

Yaraların sarılması surecinde bile iyi niyetli ama yanlış yapılan işlere tanık olduk. Bu depremden çıkartılacak en önemli derslerden biri, EĞİTİM. Doktorun kasap, mühendisin tezgahtar, öğretmenin ahçı ve bunun gibi binlerce insanın uzman olduğu alan yerine hayat şartlarından dolayı ya da siyasal nedenlerle başka işlerde çalışması temel sorunlardan bir diğeri. Müteahhitleri suçladık, ama onlara binlerce çürük bina yapma fırsatını, iznini, kimler nasıl ve neden verdi? Asıl sorulması gereken soru bu olmalı. “Yarım doktor candan, yarım imam dinden eder” diyen atasözü sanki tam bugünler için söylenmiş.

Yani hiçbir eğitimin ve hiçbir işin yarımı olamaz. Bunun başarılabilmesi için insanların hem kendilerine hem yaptıkları işe saygıları olmalı. Sonunda yaptıkları işin sorumluluğunu almaları gerekir.

Depremi durdurmanın imkanı yoktur, fakat tedbir almak, depremin yaratabileceği hasarları en aza indirgemek yöneticilerin ve bilim insanlarının elinde.

Zamanla yaralarımız sarılacak, ama acılarımız asla unutulmayacak. Umarım bu acıları yetkililer de aklında tutarak dersler çıkarır ve gereken düzenlemeler yapılarak tedbirler bir an önce alınır. Kapıda bekleyen başka felaketler olabileceğini düşünerek yatırımlar yapılmalı. Bunlardan en değerlisi eğitimli ve donanımlı gençler yetiştirmekle olacaktır.

Sosyal medyada ve televizyonlarda yardımların toplandığını görmek herkesi mutlu etti, ama yardımların dağıtıldığı yerlerde insanların yardımları alırken görüntülenmesi bazılarımızı huzursuz etti. Çünkü yardım alan insanların gururunun ve duygularının incitilmeden desteklenmesi çok daha değerli.

Dünyanın her neresinde olursa olsun empati kurarak, tek yürek olup elinden gelen her türlü yardımı yapan herkese canı gönülden teşekkür ederim.