İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kışkırttığı Ukrayna’nın, Rusya tarafından işgal edilmesinin ardından, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinin ABD’nin arkasında hizalanması gibi, İngiltere’de de muhalefet ve sendikalar muhafazakâr hükümetin arkasında hizalanmış durumda.
Muhafazakarların silahlanma politikalarına sendikalar da destek verdi
Hayat pahalılığının rekor düzeye çıktığı, maaşların temel ihtiyaçları karşılayamadığı İngiltere’de, Sendikalar Konfederasyonu TUC, geçen yıl Ekim’de yaptığı konferansta silah üretimi harcamalarının arttırılmasına destek veren bir karar aldı. Ve hala aldığı bu kararın arkasında durmaya devam ediyor. Geçen yıl ağırlıklı olarak Unite ve GMB sendikalarının desteği ile TUC konferansında alınan bu kararın bu yıl geri çekilmesi için İngiltere Savaş Karşıtı Koalisyonu ‘Savaş Değil Maaş: TUC’nin Savaş Harcamalarının Arttırılması Çağrısına Karşı Çık’ adıyla bir kampanya başlatmış durumda. Kampanya çerçevesinde ülkenin dört bir tarafında yapılan toplantılar ve sendika üyelerinin, yerel branşlarında vermesi için önergeler hazırlamakta.
İngiltere’nin doğrudan rol aldığı Irak’ın işgali döneminde bile savaş karşıtları bugünki kadar yalnızlaştırılmadı.
Dünyanın, yeni bir paylaşım ve nükleer savaşa hiç olmadığı kadar yakın olduğu bir dönemden geçiyoruz. Barışa en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, savaşa karşı olanlar giderek yalnızlaştırılıyor ve sesleri kısılmak isteniyor. Tony Blair’in İngiltere Başbakanı olarak aldığı Irak’ın işgal edilmesi kararına, 20 yıl önce sokakta milyonlarca kişinin katıldığı yürüyüşlerle karşı çıkıldı. Sokaklarda yapılan eylem ve protestolara, salonlarda yapılan kitlesel toplantılara katılanlar kendileri adına alınan işgal kararına “Not in my Name” (Benim adıma değil) diyerek yüksek sesle karşı çıktı. Bu eylemlere katılan on binlerce İşçi Partisi üyesi kendi liderlerinin aldığı kararı korkusuzca protesto etti.
O dönem savaş karşıtlığının parlamentodaki sembolü durumunda olan İşçi Partisi Milletvekili George Galloway, Tony Blair’i ve savaş politikalarını meydan meydan, ülke ülke gezerek teşhir etti. Yaklaşık 140 İşçi Partisi milletvekili, ihraç edilme tehditlerine rağmen liderleri ve Başbakan Tony Blair’in, Irak’ı işgal edilmesi için yapılan oylamada karşı oy kullandı. Ulusal çapta yapılan tüm yürüyüşlere sendikalar merkezi olarak katıldı. İşgalin fiili olarak başladığı gün, sadece sendikalı olan öğretmenler değil on binlerce öğrenci, dersleri boykot ederek sokaklara çıktı.
İşçi Partisi’nde Savaş Karşıtlığı Yasak
Bir zamanlar sadece İşçi Partisi’nden yaklaşık 140 milletvekilinin açıktan işgale karşı çıktığı parlamentodan şimdi bir tek milletvekili bile doğrudan dahil olmadıkları savaşa karşı çıktığını yüksek sesle söyleyemiyor. Partisinden bir milletvekilinin -Jeremy Corbyn’nin- İngiltere Savaş Karşıtı Koalisyonu’na başkan olmasına itiraz etmeyen İşçi Partisi, şimdi milletvekillerinin herhangi bir savaş karşıtı toplantıda konuşmasına dahi tahammül edemiyor. Savaş karşıtı toplantı ve etkinliklere katılan, NATO’ya karşı olduğunu söyleyen, grevlere destek veren milletvekilleri partiden ihraç edilmekle tehdit ediliyor.
Ukrayna’nın işgaline hayır diyenlerin savaş karşıtlığı NATO’ya da hayır dedikleri için kabul görülmüyor. Savaş karşıtları yalıtılmaya ve yalnızlaştırılmaya çalışılıyor. Bir zamanlar savaş karşıtı hareket ile birlikte hareket edenler, mevki ve istikballerini korumak için Savaş Karşıtı Koalisyon’a sırt çeviriyor ve acımasızca eleştiriyor.
Herhangi bir emek örgütünün, kamu kaynaklarının silahlanma için kullanılması çağrısı yapması kabul edilemez. Hele hele günümüzde olduğu gibi maaşların ihtiyacı karşılamaya yetmediği, sağlık, eğitim, bakım, konut, ve sosyal hakların kemer sıkma politikaları nedeniyle işlemez hale getirildiği bir dönemde hiç olacak iş değil. Arkasına sığındıkları sendikaların istihdamı arttıracağı gerekçeside sendikaları kurtarmaz. Silahlanma için yapılan harcamalar yerine, konut, hastane, okul, yapımı veya geri dönüştürülebilir enerji üretimi için kullanılsa daha fazla istihdam yapılabilir ve daha fazla insana hizmet edilmiş olunur. Yapılan yatırımlar, insanların ölümüne değil yaşamasına, elde edilen gelirler silah tüccarlarının kasasına değil halkın ihtiyaçlarına harcanır
Bir dünya savaşı ve nükleer savaşa hiç olmadığı kadar yakın olduğumuz, hayat pahalılığının rekor düzeylere çıktığı ve alınan yardım ve maaşların ihtiyaçları karşılayamadığı bu zamanda, savaşlara ve silahlanmaya karşı çıkmak her zamankinden daha fazla gerekli. İşçi ve emekçilere gerekli olan, silah tekellerinin karları için birbirlerini öldürmek değil, kendilerinin söz sahibi olacağı bir dünya için örgütlenmek. Ve örgütlerinin silahlanma ve savaşları destekleyen kararlar yerine, ücret, çalışma ve sosyal haklarını iyileştirecek ve işçilerin söz sahibi olacağı bir dünya için mücadele etmesini sağlamaktır.