Ana Sayfa Blog Sayfa 63

2022 grevlerle dolu bir yıl oldu

İngiltere, tarihinin en çok grevi gördüğü bir yılı yaşıyor. 2022 yılının özellikle ikinci yarısında grev olmayan gün yok gibi. Önce ekonomik krizler, daha sonra salgın sebep gösterilerek işçi ücretlerine zam yapılmamıştı.

Başta sağlık, ulaşım, eğitim ve posta olmak üzere bir çok iş kolunda işverenler ve hükümet masaya oturmazken, 3-4 yıl zam alamayan işçiler grev silahını hayata geçirmeye başladı.

Salgın günlerinde her Perşembe akşamı saat 20:00’da tüm ülkede alkışlanan sağlık emekçilerinin bile hakkettikleri ücret zammı yapılmayıp sadece yüzde 1 zam teklifi yapıldı.

Adeta işçilerle dalga geçercesine küçük zam teklifleri işçileri öfkelendirdi. Anahtar işçilerin salgında hayatlarını tehlikeye atarak verdikleri hizmetler çoktan unutulmuştu.

Bu yılın ilk günlerinden itibaren işçiler, hem işlerini korumak, hem iş koşullarının iyileştirilmesini sağlamak ve hem de ücretlerine zam almak için greve sarıldı ve grevler büyüyerek devam ediyor.

15 Ocak

Manchester’da Wincanton B&Q’de çalışan yüzlerce işçi ücretlerine en az yüzde 6 zam talebi ile greve çıktılar. İşçiler 4 fhaftalık grevden sonra yüzde 6.7 zam alarak grevlerini sonlandırdılar. İşçiler ayrıca ek bir kaç maaş da almayı başardılar. KAZANDILAR

16 Ocak

İşşaat firması olan Chep UK’de yüzlerce işçi 12 haftalık greve başladı. İşçiler en az yüzde 6 oranında zam talep etti.

27 Ocak

70 Coventry belediye işçisi ücret zammı talebiyle greve gitti. 27 hafta süren grev sonrasında 30 Temmuz’da işçiler belediyeye taleplerini kabul ettirdi ve yüzde 12.9 oranında zam aldı. KAZANDILAR

14 Şubat

Binlerce üniversite çalışanı ve öğretim görevlisi tüm ülkede aynı gün greve başladı. Ülkenin tüm üniversiteleri ders yapamadı.

1 Mart

Binlerce Londra Metrosu işçisi, 600 işçinin işten atılma planı ve emekliliklerine yapılan saldırıların geri çekilmesi için greve başladı.

12 Temmuz

1800 otobüs şoförü ücret zammı talebiyle greve başladı. Kuzey Batı İngiltere’de Arriva’ya çalışan şoförler defalarca grevlerini yenilediler.

21 Haziran

40 bin demir yolu işçisi 21-23 ve 25 Haziran’da, iş güvenliği, ücret zammı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için greve çıktı.

14 Temmuz

Binlerce Post Office işçisi ücret zammı için greve çıktı.

28 Temmuz

Manchester’daki Cranswick Continental Foods’da çalışan 100 işçi grev oylaması yapmadan doğrudan iş bıraktı. İşçiler ağır iş koşullarının iyileştirilmesini ve ücretlerine zam yapılmasını istedi.

29 Temmuz

40 bin BT işçisi iki günlük grev gerçekleştirdi. BT işçileri, dönem dönem grevlerini yeniliyorlar.

4 Ağustos

Yaklaşık 400 Amazon işçisi yasadışı bir şekilde iş bıraktı. İşçiler köle gibi çalıştırıldıklarını ve ücretlerine zam yapılmasını istedi.

13 Ağustos

6 bin Tren sürücüsü ülke çapında greve başladı. Makinistler üretlerine en az enflasyon düzeyinde zam talep etti.

18 Ağustos

RMT üyesi demir yolu işçilerine TSSA işçileri de katılarak koordineli grev gerçekleştirdiler.

19 Ağustos

Metro, üst trenler ve otobüs firmalarında çalışan işçiler ortak greve gitti. 10 bin işçi Londra’yı durma noktasına getirdi. İşçiler ücretlerine en az yüzde 12 zam istiyor.

20 Ağustos

Birleşik Krallık’ın en büyük konteyner limanı olan Felixstowe limanında 2 bin işçi ücret zammı için 8 günlük greve başladılar.

26 Ağustos

115 bin postacı 30 yıl sonra ilk kez grece çıktı. Postacılar, yıl sonuna kadar defalarca greve gitti. İşçiler pes etmeyeceğini söylerken, Royal Mail oyun içinde oyunlara başvuruyor.

27 Ağustos

İşçi Partili Newham belediyesi temizlik işçilerinin zam taleini kabul etmedi ve işçiler greve başladı.

31 Ağustos

Reach’e çalışan binden fazla gazeteciye sadece yüzde 3 zam teklif edilince gazeteciler greve başladı.

19 Eylül

600 Liverpool liman işçisi ücret zammı ve iş koşullarının iyileştirilmesi için iki haftalık greve başladı. Daha sonra da iki haftalık grev gerçekleştiren limancılar, 11 Kasım’da mücadeleyi zaferle sonuçlandırıdı. Liman işçileri yüzde 14 ile 18 arasında değişen ücret zammı elde ettiler. KAZANDILAR

28 Eylül

Yüzlerce Southampton liman işçisi, Liverpool liman işçisini destek için grev oylaması yapmaksızın iş bıraktı. Yüklemeyi reddetti.

5 Ekim

9 bin tren makinizti ücret zammı için tüm ülkedeki trenleri durdurdu. Makinistler, iş garantisi, iş koşulları ve ücret zammı için greve başladı.

6 Ekim

Binlerce Kollej çalışanı eğitimci ücretlerine zam için tüm ülkede greve gitti.

13 Ekim

Hull’da 250 Stagecoach otobüs şoförü ücret zammı için greve çıktılar. Şoförler 23 Kasım günü taleplerini kabul ettirdi ve yüzde 20 zam aldı. Ayrıca hava koşullarına bağlı olarak otobüs sürmeme hakkı da elde ettiler. KAZANDILAR

20 Ekim

Arrow XL’da çalışan 350 işçi, şirketin Wigan şubesinde ücret zammı için greve başladı. Wigan işçilerine Worcester ve Enfield şubesinde çalışan işçiler de greve çıkarak destek verdi.

28 Ekim

Barnet belediyesinde çalışan işçiler ücret zammı ve hastalık parası için greve başladılar.

10 Kasım

100 binden fazla kamu işçisi yaptıkları grev oylamasının sonucunu açıkladı. Grev kararı alan PCS sendikası grev günlerini önümüzdeki günlerde açıklayacak.

23 Kasım

Enerji ve Sanayii Bakanlığı’nda çalışan işçiler grev kararı aldı. Fakat bakanlık işçilerin grev kararı sonrası, daha önce önerdiği yüzde 4 oranındaki zam teklifini işçilerin istediği yüzde 12’ye çıkararak grevi göze alamadı. KAZANDILAR

24 Kasım

İskoçya’da 50 binden fazla öğretmen ücret zammı talebiyle 40 yıl sonra ilk kez greve çıktı.

25 Kasım

70 bin üniversite çalışanı ve öğretim görevlisi, emeklilik hakları ve ücret zammı için greve başladı.

26 Kasım

9 bin ASLEF sendikası üyesi tren makinisti ücret zammı için greve başladı.

30 Kasım COORDİNELİ GREV

115 bin postacı, 70 bin üniversite çalışanı, 4 bin NEU üyesi Sixth Form öğretmeni aynı gün greve çıktı.

Aralık ve Ocak aylarında yapılacak grevler

1 Aralık

115 bin postacı greve çıkacak.

1, 2, 3 Aralık

Londra’da binlerce otobüs şoförü üç günlük grev yapacak. Metroline ve Abellio firmasına çalışan otobüs şoförleri daha iyi bir ücret talep ediyor.

7 ve 8 Aralık

50 bin SSTA ve NASUWT sendikası üyesi eğitimci İskoçya’da greve çıkacak.

9, 11, 14, 15, 23, 24 Aralık

115 bin postacı 6 günlük greve gidecek.

13, 14, 16, 17 Aralık, 3, 4, 6, 7 Ocak

RMT’ye üye 40 bibden azla demir yolu işçisi grevler serisi gerçekleştirecek.

15, 20 Aralık

Yaklaşık 300 bin hemşire, talepleri kabul edilmediği koşullarında, acil servislerin dışında tüm hastanelerde iş durduracak.

10, 11 Ocak

İskoçya’da 50 bin eğitimci bir kez daha greve çıkacak.

 

İngiltere’de ordu grev kırıcılığı için eğitilecek!

İnsanca bir ücret talebiyle birçok sektörde yüz binlerce işçi ve memurun greve çıktığı İngiltere’de hükümet, greve çıkan emekçilerin işini yapmak üzere askerleri grev kırıcı olarak eğitme kararı aldı.

Son 6 ayda İngiltere’de hemen hemen tüm iş kollarında grevler gerçekleştiriliyor. Grevin hayata geçirildiği alanlardaki şirketler rekor kârlar açıklarken, savaş ve ekonomik krizler sebep gösterilerek işçilerin ücretlerine zam yapılmıyor. Patronların ve hükümetin bu taktiği karşısında işçiler örgütlü gücünü göstererek grevlere tam kadro olarak katılıyorlar.

Birçok alanda kazanımlar da gerçekleşti. İşçilerin kararlı tutumu ve örgütlü hareket etmesi karşısında talepleri kabul etmek zorunda kalan patronlar ise, hükümet üzerinde baskı kurarak grevlerin yapılmasını zorlaştıran yasaların hayata geçirilmesini istiyor.

ORDUYA SINIR MEMURLUĞU GÖREVİ

Geçtiğimiz perşembe günü grev kararını ilan eden 100 binden fazla Sivil Servis ve Kamu İşçileri Sendikası (PCS) üyesinin iki hafta sonra başlayacakları grevin kırılması için ordu devreye sokuluyor.

Bakanlıklar, sınır güvenliği memurları, iş ve işçi bulma kurumları işçileri, sürücü ehliyeti memurları ve göçmen dairelerinde çalışan işçilerin üye olduğu PCS’nin 100 binden fazla üyesi, grev oylamasında yüzde 86,2 oranında “evet” diyerek iki hafta sonra greve gideceğini açıkladı.

Bunun üzerine telaşlanan hükümet, orduya başvurarak özellikle sınır güvenliğinde aksaklıkları önleme çabası içine girdi. Orduya sınır güvenliği eğitimi verilerek, başta Dover Limanı olmak üzere, ülkeye giriş yapılan gümrüklerde yığılmalar önlenmek isteniyor. Şimdilik 500 askerin eğitileceği ve bu askerlerin bazılarının da havalimanlarındaki sınır güvenliği görevine sevkedileceği belirtiliyor.

“BAKANLIĞIN HATALARINA ORDUYU ALET EDİYORLAR”

Yaklaşık 4 yıldır, salgın, savaş ve krizler sebep gösterilerek üyelerine zam yapılmadığına dikkat çeken PCS Sendikası Genel Sekreteri Mark Serwotka, etkili olacak grevin kırılması için ordunun devreye sokulmasına tepki gösterdi. Serwotka, “İçişleri Bakanlığının hatalarına ordu alet ediliyor. Biz bu tutum karşısında eli kolu bağlı bir şekilde beklemeyeceğiz. Elimizden gelen tüm taktikleri kullanacağız. Üyelerimiz son derece kenetlenmiş durumda. Ordu gitsin işini yapsın. Beceriksiz ve başarısız bir bakanlığın planlarına alet olmasın” dedi.

PCS üyeleri son 4 yılda alamadıkları ücret zammının yanı sıra iş koşullarının da iyileştirilmesini istiyor. Hükümet ve işverenler ise sadece yüzde 2 zam teklifinde bulundu. PCS, en az yüzde 10,1 olan enflasyon oranında zam isterken, geçtiğimiz yılların da zammını talep ediyor.

İŞÇİLER BİRLİK OLMANIN ÖNEMİNİN FARKINDA

Son yıllarda, çeşitli sebepler göstererek işçilerin ücretlerine zam yapmayan hükümet ve işverenlere karşı işçilerin daha fazla omuz omuza oldukları görülüyor. Başta enerji şirketleri olmak üzere, ulaşım, teknoloji ve kamu hizmetleri alanında şirketler rekor düzeyde kâr yaparak ve bu kârlarının miktarını da kamuoyuyla paylaşıyor. Bunu gören işçiler, artık salgın, kriz, savaş söylemlerine kanmıyor ve grevlere rekor oranda “evet” oyu veriyor.

1998 yılında kurulan PCS sendikası da 24 yıllık tarihinde ilk kez bu kadar fazla işçinin grevden yana oy kullanmasına şahit oluyor. 100 bin işçinin yaklaşık 85 bini grev istiyor.

KAZANIMLA BİTEN GREVLER

Birmingham temizlik işçileri, yaz aylarında başlayarak 6 ay tam kadro greve gittiler ve sonunda istedikleri tüm talepleri kabul edilerek grevi kazanımla sonuçlandırdılar.

Londra’da 2 bin otobüs şoförü, süresiz grev karar alınca işveren yüzde 11 zam talebini kabul etti. İşçiler, geçtiğimiz yıl için de zam istedi ve geriye dönük bir yıllık süre için de yüzde 10 zam alarak grevlerini kazanımla sonlandırdı.

Liverpool Liman işçileri, iki sefer iki haftalık grevlere tam kadro katılarak işvereni köşeye sıkıştırdı ve kıdeme göre yüzde 14 ile 18.5 oranında zam alarak grevlerini zaferle sonuçlandırdılar.

Bunlar sadece birkaç örnek. 1.4 milyon üyeli UNITE sendikasına göre, irili ufaklı en az 400 ayrı grevde işçiler büyük kazanımlar elde ettiler. Bu kazanımlar sonucu işçilerin cebine en az 250 milyon sterlin fazladan para girdiği belirtiliyor. Sendikaya göre, devam eden grevler sonucunda işçiler emeklerinin karşılığını çok daha fazla alacaklar.

 

Kuzey ve batı Londra’da da otobüs şoförleri grev kararı aldı

Londra’da Abellio şirketinde çalışan otobüs şoförlerinin grev kararının ardından, kentin kuzey ve batısında faaliyet yürüten Metroline şirketinde çalışan şoförler de greve çıkacaklarını duyurdu.

Güney ve batı Londra’da faaliyet yürüten Abellio şirketinde çalışan binlerce otobüs şoförünün grev kararının ardından, kuzey ve batı Londra’da faaliyet yürüten Metroline şirketinde çalışan işçiler de greve çıkacaklarını duyurdu.

Londra’nın tüm otobüs hatları yıllar önce özel şirketlere satıldı. Kuzey ve batı Londra’da en fazla otobüs hattı satın alan Metroline Otobüs Şirketi, yaklaşık 3 yıldır şoförlerine zam yapmıyordu. Bir süredir zam talebinde bulunan şoförler, patronun geri adım atmaması nedeniyle grev oylamasına gitti. İşçilerin yaklaşık yüzde 95’i grevden yana oy kullandı.

Yoğun terminallerin etkileneceği grevler 1, 2, 3, 8, 9, 15 ve 16 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek.

ŞOFÖR GREVLERİNDE YÜZDE 827 ARTIŞ

UNITE sendikasının yaptığı açıklamaya göre, 2019 yılında sadece 11 otobüs ve ulaşım aracı şoförü grevi yaşanmıştı. 2022’de ise 102 ayrı şirkette grevler yaşanıyor. Bu grevlerin büyük çoğunluğu devam ederken, birçoğu da zaferlerle sonuçlanıyor.

UNITE Genel Sekreteri Sharon Graham, işçilerin birlikte hareket etmesi sonucu kazanımların gerçekleşeceğini belirterek, hayat pahalılığına neden olanların faturayı ödemeleri gerektiğini söyledi ve işçilerden birliklerini korumalarını istedi.

 

İngiltere Yüksek Mahkemesi İskoçya’nın bağımsızlık referandumu başvurusunu reddetti

0

Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, İskoçya’nın bağımsızlık referandumu başvurusunu oy birliği ile reddetti.

Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, İskoçya yönetiminin, İngiltere parlamentosunun onayı olmadan ikinci kez bağımsızlık referandumuna gitme talebini oy birliğiyle reddetti.

BBC Türkçe’nin haberine göre, mahkemenin kararını okuyan Yargıç Lord Reed, İskoçya’ya öz yönetim hakkı veren anayasal düzenlemeye göre İskoçya Parlamentosunun yetkilerinin sınırları olduğunu ve iki ülke arasındaki birliğin kaderine ilişkin konularda Londra’daki Birleşik Krallık Parlamentosuna verilmiş olan yetkileri kullanamayacağına hükmetti.

İskoçya Yönetiminin Başbakanı Nicola Sturgeon Twitter’dan yaptığı paylaşımda “Hayal kırıklığına uğramış olsam da Yüksek Mahkeme kararına saygılıyım” dedi. Sturgeon ayrıca, “İskoçya’nın demokrasi talebi reddedilemeyecek. Bugün verilen karar İskoçya’nın bağımsızlık isteyen sesinin yükselmesini bir yönde engelleyebilir ama demokrasilerde sesimiz engellenemez ve engellenemeyecek” ifadelerini kullandı.

İskoçya’da aslında 2014 yılında bağımsızlık konusunda bir referandum yapılmış, seçmenlerin yüzde 55’i Birleşik Krallık içinde kalma yönünde oy kullanmıştı. Bölge yönetimindeki İskoç Ulusal Partisi ise, İskoç seçmenin 2016’da yapılan Brexit referandumunda Avrupa Birliği’nden çıkışa karşı oy kullandığına dikkat çekerek, koşulların temelden değiştiğini ve yeniden referandum hakkı doğduğunu savunuyor.

Sturgeon referandumun gelecek yıl 19 Ekim tarihinde yapılmasını teklif etmiş ancak İngiltere hükümeti buna onay vermeyi reddetmişti.

 

İngiltere’de göçmenlerle ilgili son gelişmeler

İngiltere ile Fransa, Manş Denizi’nden göçmen geçişini engelleme anlaşmasını yeniledi

İngiltere, göçmenlerin Manş Denizi’nden teknelerle ülkeye girişini engellemek amacıyla 8 milyon sterlin ek ödeme yapmak üzere Fransa’yla anlaşma imzaladı.

İngiltere, Fransa’nın sahillerini denetleyip kaçak göçmen geçişlerini durdurması için şimdiye dek yılda 55 milyon sterlin ödüyordu. BBC, 8 milyon sterlinlik ek ödemeyle kıyılarda devriye gezen Fransız polisi sayısının 5 ay süreyle 250’den 350’ye çıkarılacağını yazarken, Euronews haberi polis ve jandarma sayısının 800’den 900’e çıkarılması şeklinde verdi.

Başbakan Sunak, Manş Denizi’nden İngiltere’ye kaçak göçmen geçişini engellemek tek bir önlemin yetmeyeceğini, bu anlaşmayla sayının azalacağını söyledi.

İşçi Partisi lideri Starmer, anlaşmayı “doğru yönde atılmış küçük bir adım” olarak niteledi ve insan kaçakçılarının engellenmesi için daha fazlasının yapılması gerektiğini söyledi.

2022’de Manş’tan teknelerle İngiltere’ye geçen göçmenlerin 40 bini aştığı belirtiliyor. Geçen yıl bu sayı 28.526’ydı.

Gelenlerin hemen tümü iltica talebinde bulunuyor. 2022’nin ilk altı ayında İngiltere’ye 60 binden fazla iltica başvurusu oldu. Teknelerle gelenlerin başvurusu bunun kabaca yarısını oluşturuyor. 2018’den beri bu şekilde yapılan 7 bine yakın başvurudan yaklaşık yarısının ilticasının kabul edildiği belirtiliyor.

2022’nin ilk yarısında İngiltere’ye teknelerle gelen 13 bini aşkın göçmenin yüzde 67’si sırasıyla Arnavutluk, Afganistan, İran, Irak ve Suriye’den.

İltica başvurularının sonuçlanması neden uzun sürüyor?

Resmi rakamlara göre Eylül 2022 itibarıyla 143 binden fazla iltica dosyası sonuçlandırılmayı bekliyor ve bunların 100 bine yakını altı aydan daha uzun süre süre önce yapılmış.

2019’da bekleyen dosya sayısı 45 bin civarındaydı ve bunların 26 binden fazlasının altı aydan uzun beklemişti. Bu yılın ilk 9 ayında yapılan iltica başvuru sayısı 86 bine yakın. Bu, son 20 yılın en yüksek rakamı. (Kasım ayı itibarıyla bu yıl Almanya’ya yapılan iltica başvuruları ise 182 bine yaklaştı.)

İçişleri Bakanlığı, başvuruların hızla değerlendirilmesi için adım attıklarını açıklarken, ilgili departmanda çalışanlar, bu amaçla tecrübesiz ve düşük ücretli memurların işe alınması ve eğitimleri için zamana ihtiyaç duyulmasının gecikmede payı olduğunu belirtiyor.

The Institute for Government adlı düşünce kuruluşuna göre, İçişleri Bakanlığı’nda iltica başvurularını değerlendirecek memur sayısı on yıl öncesinden yüzlerce daha fazla, ama sonuca bağladıkları dosya sayısı daha az. 2021-22’de 614 memur ayda kişi başına 5 iltica dosyasını sonuçlandırırken, 2011-12’de memur sayısı 380, ama memur başına bakılan dosya sayısı 13,7’ydi.

Bugün 37 bin sığınmacının başvurularının sonuçlanmasını beklerken otellerde geçici ikamet ettiği ve bunun günlük 7 milyon sterline mal olduğu belirtiliyor.

İngiltere’ye net göç rakamları 500 bini aşmış görünüyor ama….

Resmi rakamlara göre İngiltere’ye net göç sayısı (ülkeye gelen göçmen sayısından ülkeden ayrılanların sayısı çıkarılarak elde ediliyor) yılın ilk altı ayında 504.000 ile en yüksek düzeye ulaştı.

Bu artışta AB dışı ülkelerden yasal yollarla gelenlerin sayısının artması ve pandemi sonrası seyahat artışlarının yanı sıra Afganistan, Ukrayna ve Hong Kong’dan gelen mültecilerin etkili oldu.

İçişleri Bakanı Suella Braverman, partisinin ülkeye net göç sayısını yılda 100 binin altına indirme hedefini yeniden canlandırmak istediğini söyledi.

Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) rakamlarından şu tablo ortaya çıkıyor:

  • 2022’nin ilk yarısında ülkeye 1,1 milyon kişi göç etti (geçen yılın aynı dönemine göre 435 bin artış ifade ediyor ve Manş Denizi’nden teknelerle geçişler gibi ülkeye yasa dışı yollardan gelen göçmenleri kapsamıyor)
  • Aynı sürede İngiltere’den 560 bin kişi ayrıldı (195 bin AB dışı ülke vatandaşları, 275 bin AB ülkeleri vatandaşları, 90 bin Britanya pasaportu sahibi)
  • İngiltere’ye gelenlerin 170 bini Ukrayna’dan, 76 bini Hong Kong’dan
  • 277 bin kişi eğitim amacıyla gelmiş durumda, öğrenci vizesiyle giriş yapanların sayısı geçen yıla kıyasla iki katına çıkmış bulunuyor.

Rakamların açıklandığı gün Başbakan Rishi Sunak’ın sözcüsü de ülke dışından eğitim amacıyla gelenlerin sayısının azaltılması seçeneğine baktıklarını belirterek, “öğrencilere bağlı aile üyelerinin girişi ve düşük vasıflı diploma için gelen öğrencilerle ilgili sorunları” değerlendirdiklerini söyledi.

Bir göçmenin ölümü sonrası Manston göçmen merkezi kapatıldı

Manş Denizi üzerinden teknelerle İngiltere’ye gelen göçmenlerin tutulduğu Manston göçmen merkezi kapatıldı.

Kent bölgesinde en fazla 1600 kişinin tutulacağı şekilde planlanmış olsa da 4000’e yakın göçmenin kötü koşullarda tutulması nedeniyle bu merkez son haftalarda gündemdeydi.

Ülkeye kaçak giriş yapan düzensiz göçmenler, güvenlik ve kimlik kontrolleri için bu merkezde bekletiliyordu.

En fazla 24 saatlik kalışlar için tasarlanmış merkezde, çocuklu aileler de dahil olmak üzere pek çok kişi haftalarca çadırlarda tutulmuştu.

Birçok difteri ve MRSA (antibiyotiğe karşı dirençli enfeksiyon) vakasının tespit edildiği, bazı göçmenlerin hastaneye kaldırıldığı Manston, bir göçmenin 19 Kasım’da ölümünün ardından tamamen boşaltıldı, buradaki göçmenler otellere yerleştirildi.

İçişleri Bakanlığı, ölümünden bir hafta kadar önce ülkeye tekneyle giriş yapan kişinin ölümünün difteriden kaynaklanmış olabileceğini açıkladı. Olayla ilgili soruşturma hala devam ediyor.

Bakan uyarılmıştı

İçişleri Bakanı Suella Braverman, göçmenlerin uygunsuz koşullarda uzun süre tutulmasıyla hükümetin yasaları çiğnediği ve bu kişilere alternatif barınma sağlanması yönünde daha önce uyarılmıştı.

Ancak Kasım ayı başlarında Parlamento’da yaptığı konuşmada bu uyarıları inkar etmiş, “gevşek” sığınma sistemini düzene sokmak istediğini, ülkenin güney kıyılarındaki “istilayı” geri püskürtmeyi amaçladığını söylemişti. Braverman bu açıklaması sonrası “kışkırtıcı bir dil kullanmakla” suçlandı.

İçişleri Bakanı’nın göçmen karşıtı bir dil kullanmasının hemen ardından Dover’daki bir başka göçmen merkezine molotof kokteyli atılmış, buradan da yüzlerce kişi Manston’a transfer edilmişti.

Cezaevleri baş müfettişi Charlie Taylor, göçmenlerin “insani ve makul koşullarda barınmak üzere hızlı bir şekilde nakli” için bakanlık yetkililerine çağrı yapmıştı.

 

Artan enerji maliyetleri okulları ısınma ve eğitim arasında tercih yapmaya zorluyor

0

Etkisi iyiden iyiye hissedilmeye başlanan soğuklara rağmen birçok okulda kaloriferler yanmaya başlamadı. Artan enerji maliyetlerini karşılayacak bütçesi olmayan okullar, tasarruf edebilmek için kaloriferleri ya hiç açmıyor ya da günün en soğuk saatlerinde kısa süreli açıyor. Okulların tasarruf nedeniyle eğitimi soğuk sınıflarda devam ettirmesi ailelerde tepki ve kaygılara neden oluyor.

Faturaları ödemekte zorlanan okullar ders sayısını azaltacak

Okul ve Kolej Liderleri Birliği (Association of School and College Leaders ) tarafından 600 kamu okulunu kapsayacak ölçekte yapılan araştırma, okulların sadece % 2’sinin bu akademik yılın giderlerini karşılayacak bütçeye sahip olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmaya katılan birçok okul, kaloriferleri dondurucu soğuklar başlayana kadar yakmayacaklarını, kışın da sadece birkaç saat yakabileceklerini beyan ediyor. Alınan tedbirlere rağmen ısıtma giderlerini karşılamayacak durumda olan okullardan % 44’i maliyetleri azaltmak için; yabancı dil, drama, müzik, dizayn ve teknoloji gibi derslere son vermeye hazırlanıyor.

Raporda artan enflasyon ve enerji fiyatları nedeniyle bazı okulların yıllık giderlerinin bu yıl 500 bin sterlinden fazla artacağı da belirtiliyor. Artan maliyetleri karşılamaya bütçesi yetmediği için okullardan % 3’ü, giderlerini azaltmak için eğitimi haftada dört güne indirmeyi de planlıyor.

Gelecek öğrenciler için muğlak

İçinde bulundukları durumu ‘felaket’ ve tahrip edici’ olarak tanımlayan okul liderleri, hükümetin müdahale etmemesi koşulunda geleceğin öğrenciler için muğlak olacağına da dikkat çekiyorlar. Yeni dönemin bütçesini görüşmek üzere Ocak’ta bir araya gelecek okul liderleri ısınma ve eğitim giderleri arasında tercih yapmak zorunda kalacak. Birçok okulda ortalama 15 ila 20 arasında personelin işine son verilmesi bekleniyor.

Öğrencilerle birlikte kesintilerin bedelini ödeyen çğretmenler greve hazırlanıyor

Okullar için ayrılan bütçeye dair yılın başında bir değerlendirme yapan Mali Araştırmalar Enstitüsü (Institute for Fiscal Studies) IFS’de daha o zaman 2024 yılında okulların bütçelerinde gerçek anlamda %3’lük kesinti olacağına işaret etmişti. IFS’in yaptığı analize göre kesintilerden dolayı 2024’de eğitim alanında iki milyar sterlinlik bir açık oluşacak. Ve bu her bir öğrenci için ayrılan bütçenin Muhafazakarların iktidara geldiği 2010 yılına göre % 11 daha düşmesi anlamını taşıyor. Muhafazakarların, 14 yıllık iktidarlarında eğitimin geldiği yer 2010 yılının çok daha gerisinde.

Eğitim alanında yapılan kesintilerin bedelini, öğrenciler ile birlikte asıl olarak artan iş yükü ve ağırlaştırılmış çalışma koşulları ile öğretmenler ödemekte. Öğretmenler hem rekor seviyelere ulaşan enflasyon karşısında eriyen ücretlerini korumak, hem de ağırlaştırılmış çalışma koşullarına karşı greve hazırlanıyor. Eğitim alanında örgütlü 750 bin eğitim emekçisi 2010 yılından beri reel olarak beşte bir oranında azalan maaşlarında artış talep etmek için önümüzdeki aylarda greve çıkacak. Düşük maaş ve çalışma koşullarının ağırlığından dolayı her üç öğretmenden biri beş yıl içinde mesleğini terk ediyor.

 

Sokak kapatmalarına isyan büyüyor

Londra’da 2020’de başlayan ve 2022’de hız kazanan bazı bağlantı yollarını kapatarak meskenlerin yoğun olduğu sokaklarda trefiği azaltmak için “Low Traffic Neighbourhood-LTN” uygulamasına tepkiler durulmuyor.

Londra’daki belediyelerin merkezi hükümet ve Transport for London’ın 250 milyon sterlin LTN ödeneğinden yararlanma yarışı 2020’de yol kapanması, çıkmaz sokak uyguması ve motorlu araç giriş yasağı olarak sürüyor. LTN uygulamasını ihlal eden araçlara ise kamera cezaları yağdırıyor.

Görüş aldığımız toplum üyeleri uygulamanın tam tersine trafiği artırıp yolculuğu uzattığı için daha çok hava kirliliği yarattığı, belediyelerin daha çok trafik cezasından gelir hedeflediği ve motorlu araç sürücüleri ile toplumu mağdur ettiği ortak görüşünde birleşti.

İşte görüş bildiren toplum üyeleri:

Serkan Yaman (Expa Süpermarket): 10 dakikada gelen işyerime 1 saatte gelir oldum. Daha az egzos gazı için yapıldığı söylenen bu uygulama saçma. Camdan fanus mu var ki egzos yan sokağa gitmesin! Hiç işe yaramıyor. Kameradan ceza yazarak para kazanmak istiyorlar. Madem sokağı trafiğe kapatacaksın kamerayla tuzak kurma, sokağı kapat. St Anns Road ile West Green’in bağlantısını koparmışlar. Çevremde çok insane ceza yedi. Müşterilerim trafikten dolayı azaldı. Biz dev süpermarket zincirlerine karşı ayakta kalmaya çalışıyoruz, belediyeler biz küçük esnafı destekleyeceğine park cezası ve yol kapatmayla oksijenimizi kesmeye çalışıyorlar. Müşterimiz 5 dakikalığına aracını park edip ekmek alamıyor. Dev supermarket zincirine yönlendirilmiş oluyor. Oysa biz belediyelerden en az 10 dakika ücretsiz park hakkı tanımalarını bekliyoruz. Şimdi de gelen müşterilerimize yok kapatma engelleri getirdiler. Dondurma getiren araç trafiğe takılınca “eriyecek” diye geri döndü. Bu çok sinir bozucu bir uygulama. Mantıksız! Bir belgeselde iki maymundan birine çikolata diğerine taş veriyorlar. Taş verilen maymun kriz geçiriyor. Bize resmen kriz geçiriyorlar. Bu yaşamın pratiğine uyan bir uygulama değil. Belediyeye başka konularda da derdimizi aktaramıyoruz, dinliyor gibi yapıp dinlemiyorlar. Buradan belediye başkanına sesleniyorum, biz danışmanlarınıza değil size oy verdik. Yaşlı, engelli ve çocuklu insanları daha zor durumda bırakıyorlar. 20 mil hız da kaplumbağa hızıdır ve trafiğin diline uygun değil. İnsan aklıyla dalga geçiyorlar.

Feyzullah Cinpolat (Ada Glazing): Belediyeler devletten alamadıkları yardımı halktan toplamaya çalışıyor. TfL aracılığıyla yeşil enerji ve temiz hava politikasını kötüye kullanıyorlar. Sokakları ölçüm yapıp temiz hava yarattıklarını söylüyorlar fakat hiç biri gerçekci değil. Beledilelerin soygun düzeninin bir parçası. Enfield’de Fox Lane’de bir yıl içinde 3 milyon sterlin ceza yazılmış. Biz evin yakınında bir ara yolu kapattılar ana yolun trafiği üç katına çıktı. Bu nasıl bir çevre dostluğu. 50 metre öteye egzos gazı geçmiyor mu? Bizim iş için harcadığımız petrol yakıtı da iki katına çıktı. Kapatılmış yola iş için de giremiyoruz. Bunun anlamı iş kaybı, zaman kaybı, kazanç kaybı… Bir sonraki adım da işsizliğin artması…

Ali Yıldız (Uber şoförü): Bu uygulama akıl ve mantık yoksunu. 2 dakikalık ötedeki yola 22 dakika dolanarak ulaşıyorsunuz. Ayrıca motorlu araca kapatılan yol, sokak park olanaklarını da yarıya düşürdü. Zaten ülkede her geçen gün araç sayısı artıyor, park sayısı yerinde sayıyordu. Bu yanlıştan acil dönülmesi gerekir.

Ahmet Üstünsürmeli (Restoran sahibi): İşçi Partili belediyelerin bu uygulamasına bakılırsa “seçmeni soldan nasıl soğuturum” diye yapılmışa benziyor. Fanus mu var da egzos bu sokakta kalacak, yan sokağa gitmeyecek.

Yasemin Brett (İşçi Partili siyasetçi ve Enfield Belediyesi eski meclis üyesi): Belediyedeyken bu uygulamaya karşı çıkmıştım. Ara sokaklardaki yol kapatmaları bölgede hava kirliliğini azaltmayıp daha da çoğalttığına ilişkin bilimsel raporlar var. Bu uygulama belki ara sokaklarda sakinlik yaratabilir fakat ana yollardaki trafik yoğunluğu egzoz ve hava kirliliğinden kaynaklı solunum hastalıkları sorunlarını da beraberinde getirecektir.

Ahmet Baştürk (Londra Türk Radyosu sahibi): Essex’te oturuyorum. Philip Lane’de annemi görmeye geliyorum. Şimdi 2-3 dakika kala eve, 20-25 dakikada dolaşarak varıyorum. Ara yollar kapalı olduğu için ana yollarda trafik sıkışıklığı oluşuyor. Bu mu çevre dostu uygulama. Belediye kimlere danıştı bu uygulamayı? Ayrıca ben bu yolları kullanmak için “Road Tax” denilen vergiyi ödüyorum. Çok yanlış bir karar.

Timur Tayyareci (Sürüş öğretmeni): Belediyelerin yolları gelişi güzel kapatmaları akıl alacak bir şey değil. Hava kirliliğini azatacaklarını iddia ediyorlar ama bütün araçların trafik sıkışıklığında daha uzun yolculuk yapmalarına neden oluyorlar. Art niyetli bir uygulamadır. Ben bir şoför hocası olarak kendi işimi yapmakta zorlanıyorum. Zaten yollar dar, bir de bu uygulama çıktı. Okullara yakın sokakları kapatıp kemaralarla donatmalarında niyet başka.

Metin Gezer (Dağıtımcı): Sokaklara yemek mönüsü gibi tabela koymuşlar. N16 Petherton Road’a bir bakın. İnsan aklıyla alay ediyorlar. Araç sürerken nasıl okuyacaksın ki? Ben dağıtım yapıyorum. Bu sokak kapatmaları inanın canımdan bezdirdi. Usandım!

Hüseyin Kaplan (Petit Coin Cafê): Ana yol sayılan N16 Church Street’te direk geçişin kapatılması kesinlikle yanlış bir uygulama. Buradaki esnafın işlerini olumsuz etkiledi. Halk adına yapılandan halk memnun değil ki! Bu uygulamadan vazgeçilmesini umuyoruz.

Mehmet Göztaş (Bakkal): Çevreyi düşündüklerinden değil, ceza gelirlerini artırma çabasından. Güvenlik kameraları da öyle. Sokak güvenliği değil ceza yağdırma makineleri. Eğer aracın ULEZ’e uygun değilse parayı verip çevreyi kirletebiliyorsun. Bu nasıl bir mantık. Samimiysen o tür araçlara kesinlikle izin verme.

Kazım Gül (CHP İngiltere Başkanı): Kuzey Londra’da belediyelerin ara yolları kapatma kararları bölge sakinlerini zor durumda bırakıyor. Bu kapanan yollardan dolayı gideceğimiz yerlere daha uzun zamanda ulaşıyor ve saatlerce trafikte gereksiz bekliyorsunuz. Bununla ilgili gereken yerlerle temaslarda bulunacagımzı bildirmek isterim.

***

Protesto eylemleri başladı…

Belediyelerin ara sokakları trafiğe ve araç girişine kapatmaları protesto eylemlerini de başlattı.

Haringey bölge sakinleri imza kampanyası ve protesto eylemleri düzenlemeye başladı. İlk olarak 7 Kasım’da Haringey belediyesi önünde gerçekleşen eyleme yüzlerce esnaf katıldı. 14 Kasım’da da 16.30’da Downhillls Park Cafe’de buluşacan protestocular “Hep birlikte sokaklarımızı geri alalım” şiarıyla saat 18’de George Meehan House N22 8JZ adresine yürüyereyerek protesto edecekler. Haringey’deki protestocular traffic.orders@haringey.gov.uk adresine dilekçe bombardımanı yapılmasını öneriyorlar.

Ayrıca Kuzey Londra bölge sakinleri sosyal medyadan da yol kapatılmasına karşı imza kampanyası başlattılar…

BEKLENEN OLMADI

Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan tarafından getirilen planın amacı, şehrin yerleşim bölgelerindeki trafiği azaltmaktı.

RAC’in web sitesinde aktarıldığına göre Ulaştırma Bakanlığı’nın (DfT) son rakamları, LTN’leri veya benzer planları (şerit kaldırma veya yayalaştırma gibi) uygulamaya koyan Londra semtlerinde kat edilen toplam kilometrenin 2021’de bir önceki yıla göre %11,4 artışla 41 milyon mil arttığını gösteriyor..

Karşılaştırma için uygulamaya 2020’de katılmayan iki semt Westminster ve Kensington ve Chelsea’ye bakıldığında ortalama yalnızca %8,9 artışla 29 milyon mil artış görüldü..

Yeni verilere göre, Londra’nın semtlerinde katedilen toplam mil, LTN olmayan ilçelerle aynı oranda artsaydı, 89 milyon mil sürüş tasarrufu sağlayacaktı. Bu, binlerce ton CO2 emisyonunu azaltacaktı.

RAC sözcüsü Rod Dennis şu yorumu yaptı:

“LTN’ler genel motorlu trafiği azaltmada ve daha aktif seyahati teşvik etmede başarılı olsaydı olumlu değerlendirilebilirdi. Trafiğin yan sokaklara üstelik trafik sıkışıklığına neden olurcasına kaydırılması bir yarar sağlayamaz. Bu uygulamadan önce etüd ve verimlilik çalışmalarının yapılması çok kaygı verici.”

Haringey halkı mücadelenin bir parçası olacak

Haringey Sendika Şube Platformu, yaptığı bir halk toplantısında, yaşanan adaletsizliklere karşı ve işçilerin mücadele ve grevlerine destek olma kararı aldı. Kuzey Londra Toplum Merkezi’nde 17 Kasım’da gerçekleştirilen toplantıya bir çok sendika yöneticisinin yanı sıra halktan emekçiler katıldı.

Ulusal Eğitim Sendikası (NEU) Genel Sekreteri Kevin Courtney, Halklar Meclisi ve Savaş Karşıtı Koalisyon yöneticisi Lindsey German ve çok sayıda sendika şube yöneticisinin konuşmacı olduğu toplantıda, greve giden işçilerle pratik dayanışmanın büyütülmesi istendi.

“Hayat pahalılığının faturasını zenginler ödesin”

Yapılan konuşmalarda, işçilerin hala eskisi gibi uzun saatler çalıştığı, zenginlerin ise rekor düzeyde kar yapmaya devam ettiğini belirten konuşmacılar, daha da fazla kar yapmak için her şeye zam yapılırken işçi ücretlerine enflasyon oranının altında zam dayatılmasının kabul edilemeyeceği belirtildi.

Hayat pahalılığının giderek büyüdüğünü belirten konuşmacılar, işçilerin hiç bir şekilde sebep olmadığı “Hayat pahalılığının faturasını zenginler ödesin” dedi.

Haringey’de yaşayan halkın mutlaka mücadele içinde, işçilerle birlikte yer alması gerektiği vurgulanan tolantıda, toplum merkezlerinin de Kuzey Londra Toplum Merkezi gibi örnek bir tutumla işçilerin mücadelesinin bir parçası olması gerektiği belirtildi.

 

Haringey halkı İşçi Partili belediyeye seslendi: Asıl derdiniz nedir? Dürüstçe halka açıklayın!

Haringey Belediyesi sınırları içindeki bazı yolların trafiğe kapatılmasının nedenleri hala açıklığa kavuşmuş değil. Belediye yetkilileri, hava kirliliği ve ara yollardaki ses kirliliğini sebep gösterirken, ana caddelerde biriken trafiğin daha fazla hava kirliliğine ve aşırı gürültüye sebep olduğuna cevap vermiyor.

Sadece ana yollara yönlendirilen trafiğin yoğunluğu ve daha fazla yollarda kalan araşların doğaya saldığı karbonun ise daha fazla olduğu belirtiliyor. Finsbury Park bölgesinden Tottenham’a geçmek için Seven Sisters Road, Green Lanes, West Green Road, Westbury Avenue, Phillip Lane ve Belmont Road dışında hiç bir yolu kullanamayan sürücüler, bu yollara yığılmanın sebep olduğu aşırı trafikten dolayı otobüsler de gecikmeli rotalarını tamamlıyor.

Gerçek yüzleri ortaya çıktı

Belediye içinde yapılan tartışmalarda, belediyenin 18.5 milyon sterlin açığının üçte birini cezalardan elde etme planına sahip olduğu ortaya çıktı. Belediye encümenlerinin bazı yazışmaları ortaya çıktı. Önümüzdeki finans yılı için kapatılan yollar ve okul yollarına yerleştirilen kameralardan toplam 5.71 milyon sterlin kazanç elde elme gayreti içinde olduğu ortaya çıktı.

Tottenham Merkez encümen üyesi Matt White, bütçeyi planlarken tarihin en büyük kamera cezası hedefinin konduğunu belirttiği yazışmasında, belediyenin ceza yazma hedefleri koyduğunu ve her yıl 4 ile 5 milyon sterlin ceza planladığını ifade ediyor.

Öte yandan belediye içinde de, yollarda biriken trafiğin daha çok havayı kirlettiği ve toplu taşımanın daha da yavaşladığı tartışmalarının olduğu belirtiliyor.

Tepkiler örgürlenecek

14 ve 21 Kasım tarihlerinde yüzlerce Haringey sakininin katılı ile yapılan protestolar devam edecek. Kamuoyuna açık bir çağrı yapan toplum bireyleri, 23 Kasım akşamı toplanarak bir komite oluşturdu. Bu komite, belediyenin bu kararlarını geri çekmesi için eylemler yapma kararı alacak. Haringey’in her bir köşesi konu ile ilgili bilgilendirilecek.

Cezalandırmak asıl sebeb

Bir çok belediye, bütçe açıklarını ve yeni yatırımlar gerçekleştirmek için halkın cebindeki paraya göz dikmiş durumdadır. Diğer belediyelerde olduğu gibi Haringey belediyesi de araşlara yazacak cezanın hesabını yapıyor. Örneğil Lambert belediyesi, 31 Mart’a kadar 1.6 milyon ceza yazma hedefi koymuş.

Asıl işi bölge halkına hizmet olan bir belediye, halkını cezalandırma hedefi kor mu? İşte Haringey belediyesinin de gerçek hedefinin bu olduğu tahmin ediliyor.

Madem yollar kapatılıyor, toplu taşıma neden teşvik edilmiyor?

Kapatılan tüm yollara kamera koymayı ihmal etmeyen belediye, toplu taşımaya da özen göstermiyor. Hiç bir planı yok. Çevre ve gütültü kirliliğini öne sürerek cezalandırma planını hayata geçiren Haringey belediyesi, daha çok otobüs ve çok daha ucuzlatılmış ulaşım ücreti hayata geçirmeli.

Haringey’i de derinden etkileyen ve yılda 50 ton karbon salınımı yapacak olan Edmonton Çöp Yakma Tesisi belediyeler eliyle hayata geçirilirken, belediyenin halkın sağlığını düşündüğünü iddia etmek oldukça bir saflık olur.

Bisiklet kullanmayı yaygınlaştırmak istiyorsa, arabaların satılmasını teşvik etmeli ve her aileye bir bisiklet tahsis etmeli. Ya da, hane üzerine sadece bir araba kayıdı yaptırma şartı koymalı.

Uzun lafın kısası, asıl neden halkın sağlığını düşünen bir belediye değil, halkını cezalandıran bir belediye yönetimi ile karşı karşıyayız.

Halkına ve bilim insanlarına inanmayıp belediyeye inanmak

Bazı çevreler, belediyenin dürüst olduğunu düşünüyor. Hatta İşçi Partili belediyeyi, Muhafazakar Partiye karşı korumanın çabası içine giriliyor. Saldırının İşçi Partisi’nden gelmesi “yanakta gül mü” açtırıyor? Gördük İşçi Partilileri. “Bizimki” denilerek milletvekili seçilen Türkiyeli vatandaş, Londra Toplum Merkezi’nde seçim öncesi yaptığı toplantıda, Jeremy Corbyn’in manifestosuna bağlı kalma sözü vermişti. Ne oldu? Corbyn ve manifestosuna savaş açan ilklerden oldu. Belki Corbyn’in de eleştirilecek yanları vardır. Fakat, toplumumuzun hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak söz vermek ve daha sonra sırtını dönmek dürüst politikacı işi değildir.

Tıpkı bu örnekte olduğu gibi İşçi Partili saldırgan belediye yönetimizi savunmak, hele de hiç bir bilimsel dayanağı olmadan bunu yapmak, ya bir çıkar kollamaktır ya da saflık etmektir. Biraz da halkın ihtiyaç ve arzularına da bakmak gerekir.

 

İngiltere’de göçmen olmak zor

İngiltere ile Fransa, Manş Denizi’nden göçmen geçişini engelleme anlaşmasını yeniledi

İngiltere, göçmenlerin Manş Denizi’nden teknelerle ülkeye girişini engellemek amacıyla 8 milyon sterlin ek ödeme yapmak üzere Fransa’yla anlaşma imzaladı.

İngiltere, Fransa’nın sahillerini denetleyip kaçak göçmen geçişlerini durdurması için şimdiye dek yılda 55 milyon sterlin ödüyordu. BBC, 8 milyon sterlinlik ek ödemeyle kıyılarda devriye gezen Fransız polisi sayısının 5 ay süreyle 250’den 350’ye çıkarılacağını yazarken, Euronews haberi polis ve jandarma sayısının 800’den 900’e çıkarılması şeklinde verdi.

Başbakan Sunak, Manş Denizi’nden İngiltere’ye kaçak göçmen geçişini engellemek tek bir önlemin yetmeyeceğini, bu anlaşmayla sayının azalacağını söyledi.

İşçi Partisi lideri Starmer, anlaşmayı “doğru yönde atılmış küçük bir adım” olarak niteledi ve insan kaçakçılarının engellenmesi için daha fazlasının yapılması gerektiğini söyledi.

2022’de Manş’tan teknelerle İngiltere’ye geçen göçmenlerin 40 bini aştığı belirtiliyor. Geçen yıl bu sayı 28.526’ydı.

Gelenlerin hemen tümü iltica talebinde bulunuyor. 2022’nin ilk altı ayında İngiltere’ye 60 binden fazla iltica başvurusu oldu. Teknelerle gelenlerin başvurusu bunun kabaca yarısını oluşturuyor. 2018’den beri bu şekilde yapılan 7 bine yakın başvurudan yaklaşık yarısının ilticasının kabul edildiği belirtiliyor.

2022’nin ilk yarısında İngiltere’ye teknelerle gelen 13 bini aşkın göçmenin yüzde 67’si sırasıyla Arnavutluk, Afganistan, İran, Irak ve Suriye’den.

İltica başvurularının sonuçlanması neden uzun sürüyor?

Resmi rakamlara göre Eylül 2022 itibarıyla 143 binden fazla iltica dosyası sonuçlandırılmayı bekliyor ve bunların 100 bine yakını altı aydan daha uzun süre süre önce yapılmış.

2019’da bekleyen dosya sayısı 45 bin civarındaydı ve bunların 26 binden fazlasının altı aydan uzun beklemişti. Bu yılın ilk 9 ayında yapılan iltica başvuru sayısı 86 bine yakın. Bu, son 20 yılın en yüksek rakamı. (Kasım ayı itibarıyla bu yıl Almanya’ya yapılan iltica başvuruları ise 182 bine yaklaştı.)

İçişleri Bakanlığı, başvuruların hızla değerlendirilmesi için adım attıklarını açıklarken, ilgili departmanda çalışanlar, bu amaçla tecrübesiz ve düşük ücretli memurların işe alınması ve eğitimleri için zamana ihtiyaç duyulmasının gecikmede payı olduğunu belirtiyor.

The Institute for Government adlı düşünce kuruluşuna göre, İçişleri Bakanlığı’nda iltica başvurularını değerlendirecek memur sayısı on yıl öncesinden yüzlerce daha fazla, ama sonuca bağladıkları dosya sayısı daha az. 2021-22’de 614 memur ayda kişi başına 5 iltica dosyasını sonuçlandırırken, 2011-12’de memur sayısı 380, ama memur başına bakılan dosya sayısı 13,7’ydi.

Bugün 37 bin sığınmacının başvurularının sonuçlanmasını beklerken otellerde geçici ikamet ettiği ve bunun günlük 7 milyon sterline mal olduğu belirtiliyor.

İngiltere’ye net göç rakamları 500 bini aşmış görünüyor ama….

Resmi rakamlara göre İngiltere’ye net göç sayısı (ülkeye gelen göçmen sayısından ülkeden ayrılanların sayısı çıkarılarak elde ediliyor) yılın ilk altı ayında 504.000 ile en yüksek düzeye ulaştı.

Bu artışta AB dışı ülkelerden yasal yollarla gelenlerin sayısının artması ve pandemi sonrası seyahat artışlarının yanı sıra Afganistan, Ukrayna ve Hong Kong’dan gelen mültecilerin etkili oldu.

İçişleri Bakanı Suella Braverman, partisinin ülkeye net göç sayısını yılda 100 binin altına indirme hedefini yeniden canlandırmak istediğini söyledi.

Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) rakamlarından şu tablo ortaya çıkıyor:

  • 2022’nin ilk yarısında ülkeye 1,1 milyon kişi göç etti (geçen yılın aynı dönemine göre 435 bin artış ifade ediyor ve Manş Denizi’nden teknelerle geçişler gibi ülkeye yasa dışı yollardan gelen göçmenleri kapsamıyor)
  • Aynı sürede İngiltere’den 560 bin kişi ayrıldı (195 bin AB dışı ülke vatandaşları, 275 bin AB ülkeleri vatandaşları, 90 bin Britanya pasaportu sahibi)
  • İngiltere’ye gelenlerin 170 bini Ukrayna’dan, 76 bini Hong Kong’dan
  • 277 bin kişi eğitim amacıyla gelmiş durumda, öğrenci vizesiyle giriş yapanların sayısı geçen yıla kıyasla iki katına çıkmış bulunuyor.

Rakamların açıklandığı gün Başbakan Rishi Sunak’ın sözcüsü de ülke dışından eğitim amacıyla gelenlerin sayısının azaltılması seçeneğine baktıklarını belirterek, “öğrencilere bağlı aile üyelerinin girişi ve düşük vasıflı diploma için gelen öğrencilerle ilgili sorunları” değerlendirdiklerini söyledi.

Bir göçmenin ölümü sonrası Manston göçmen merkezi kapatıldı

Manş Denizi üzerinden teknelerle İngiltere’ye gelen göçmenlerin tutulduğu Manston göçmen merkezi kapatıldı.

Kent bölgesinde en fazla 1600 kişinin tutulacağı şekilde planlanmış olsa da 4000’e yakın göçmenin kötü koşullarda tutulması nedeniyle bu merkez son haftalarda gündemdeydi.

Ülkeye kaçak giriş yapan düzensiz göçmenler, güvenlik ve kimlik kontrolleri için bu merkezde bekletiliyordu.

En fazla 24 saatlik kalışlar için tasarlanmış merkezde, çocuklu aileler de dahil olmak üzere pek çok kişi haftalarca çadırlarda tutulmuştu.

Birçok difteri ve MRSA (antibiyotiğe karşı dirençli enfeksiyon) vakasının tespit edildiği, bazı göçmenlerin hastaneye kaldırıldığı Manston, bir göçmenin 19 Kasım’da ölümünün ardından tamamen boşaltıldı, buradaki göçmenler otellere yerleştirildi.

İçişleri Bakanlığı, ölümünden bir hafta kadar önce ülkeye tekneyle giriş yapan kişinin ölümünün difteriden kaynaklanmış olabileceğini açıkladı. Olayla ilgili soruşturma hala devam ediyor.

Bakan uyarılmıştı

İçişleri Bakanı Suella Braverman, göçmenlerin uygunsuz koşullarda uzun süre tutulmasıyla hükümetin yasaları çiğnediği ve bu kişilere alternatif barınma sağlanması yönünde daha önce uyarılmıştı.

Ancak Kasım ayı başlarında Parlamento’da yaptığı konuşmada bu uyarıları inkar etmiş, “gevşek” sığınma sistemini düzene sokmak istediğini, ülkenin güney kıyılarındaki “istilayı” geri püskürtmeyi amaçladığını söylemişti. Braverman bu açıklaması sonrası “kışkırtıcı bir dil kullanmakla” suçlandı.

İçişleri Bakanı’nın göçmen karşıtı bir dil kullanmasının hemen ardından Dover’daki bir başka göçmen merkezine molotof kokteyli atılmış, buradan da yüzlerce kişi Manston’a transfer edilmişti.

Cezaevleri baş müfettişi Charlie Taylor, göçmenlerin “insani ve makul koşullarda barınmak üzere hızlı bir şekilde nakli” için bakanlık yetkililerine çağrı yapmıştı.