Ana Sayfa Blog Sayfa 39

Avrupa Adalet Divanı: Brexit ile AB haklarınızı kaybettiniz!

Avrupa Adalet Divanı, Birleşik Krallık vatandaşlarının Brexit’le AB vatandaşlık haklarını kaybetmelerine karşı açtıkları davaları reddetti.

Merkezi Lüksemburg’da Avrupa Adalet Divanı, İngiliz vatandaşlarının Brexit anlaşmasına karşı açtığı 3 davayı karara bağladı. Kararda, “AB vatandaşı statüsünün kaybı ve dolayısıyla bu statüye bağlı hakların kaybı, Birleşik Krallık’ın AB’den çekilmek üzere aldığı kararın otomatik bir sonucudur” ifadesi yer aldı.

Mahkeme, AB vatandaşlık hakları kaybının Ayrılık Anlaşması veya Konsey’in bu anlaşmayı onaylayan kararı nedeniyle olmadığına, Brexit sonucunda olduğuna işaret etti.

Birleşik Krallık vatandaşı olan 3 kişi, “ayrılık anlaşması ve bunu onaylayan Konsey kararlarının kendilerini AB vatandaşı olarak faydalandıkları edinilmiş haklardan mahrum bıraktığını” iddia ederek hukuki süreç başlatmıştı.

İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya’dan oluşan Birleşik Krallık’ta, Haziran 2016’da yapılan AB referandumunda yüzde 48’e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Birleşik Krallık, AB’den resmen 31 Ocak 2020’de ayrılmıştı.

Day-Mer Meydan Sahnesi ayakta alkışlandı

0

Aziz Nesin’in öykülerinden Yücel Erten tarafından derlenerek oyunlaştırılan AZİZNAME adlı eser, Day-Mer Meydan Sahnesi tarafından, 34. Kültür Sanat Festivali kapsamında sahnelendi.

Suat Onur Çalık tarafından yönetilen oyun, Aziz Nesin’in keskin mizah darbelerinden örnekler verirken, yönetmenin katkılarıyla güncel sorunları da sahneye taşıdı.

Elif Karabulut, Hıdır Şahin, Melek Şahin, Neslişah Şahin, Özcan Özdil, Perihan Tan, Sevinç Çelik, Sultan Umut, Tayfun Keleş, Yekbun Delice ve Zerrin Özdil’den oluşan güçlü kadro, uzun ve yorucu çalışmalarının sonucunu büyük bir başarıyla sergilediler. Oyunun kostümleri Fatma Binboğa’nın, müzikler ise Oktay Köseoğlu’nun emeklerinin ürünüydü.

İzleyenlerin kimi zaman kahkahalarla, kimi zaman hüzünlenerek izlediği oyun, üç gün boyunca yüzlerce tiyatro sever tarafından ilgiyle izlendi.

Yönetmen Suat Onur Çalık, yeni kadrosuyla ilk oyunu olmasına karşın, birikimini ve yeteneklerini izleyiciye gösterme fırsatı buldu ve kuvvetle alkışlandı.

Suat Onur Çalık, Day-Mer Meydan Sahnesi’nin, daha farklı oyunlarla festival dışında da seyirciyle buluşmaya ilişkin tasarıları olduğunu belirtti.

Festival programı yine dolu dolu

DAY-MER 34. Kültür ve Sanat Festivali’nin bu yılki programı da dikkat çekiyor. Toplumsal duyarlılığı ve kardeş ezgileri seslendiren sanatçılara bir kez daha festivalde yer verildi.

Çeşitli konuşma ve gösterilerin yanı sıra festivale Türkiye’den ve Avrupa’dan sanatçılar katılıyor.

Apolas Lermi bu yıl ilk kez bir DAY-MER festivalinde sahne alacak. Karadeniz ezgileriyle dikkatleri üzerine çeken sevilen sanatçı, sahneyi müzisyenler Doğu Ekin Değerli, Burak Ersöz, Aycan Yeter, Levent Canen ve Çağatay Kadı ile paylaşacak.

Zeynep Bakşi Karatağ da ilk kez DAY-MER Festivali’nde sahne alan sanatçılarımızdan biri olacak. Avrupa’da yaptığı konserlerle dikkatleri üzerine çeken sanatçı, Murat Karatağ, Fethi Ak, Umut Yılmaz ve Paşa Çelik ile seyirci karşısına çıkacak.

Latin Amerika grubu Lokandes daha önce festivale katılan ekiplerden. Hareketli ve mücadele şarkıları seslendiren ekip Türkiyeli dinleyicinin de büyük beğenisini kazanmıştı.

DAY-MER Erbane Grubu’nun da bir gösteri sunacağı festivalde, Londra’nın sevilen sesi Gülbahar Aksu da sahne alacak. Gülbahar Aksu’ya Anıl Duman, Burak Ersöz, Cabbar Boziye, Jamie Benzies, Paşa Çelik ve Serkan Çakmak eşlik edecek.

 

Teflon Boris “cadı avı”na maruz kaldığını iddia etti

0

Şimdiye dek sorumsuz politik kararlarının sonuçlarından her seferinde hızlıca sıyrılması sebebiyle “teflon” benzetmesi yapılan eski başbakan Boris Johnson 9 Haziran’da yaptığı bir açıklamayla milletvekilliğinden istifa ettiğini duyurdu.

Johnson Kovid-19 pandemisi döneminde kural ihlali yaptığı yönündeki iddialar konusunda parlamentoyu “kasıtlı olarak veya sorumsuzca” yanıltıp yanıltmadığına ilişkin Ayrıcalıklar Komitesi’nin soruşturma raporunun yayınlanması öncesinde, Muhafazakar Parti’nin üyesi olarak temsil ettiği Uxbridge ve South Ruislip seçim bölgesinin milletvekilliğinden istifa etti.

Yapılan ilk yorumlarda Johnson’ın istifasının beklenmedik olduğu ve bunun Johnson’ın temsilcisi olduğu Uxbridge and South Ruislip bölgesinde ivedilikle bir ara seçim yapılmasını gerektireceği ifade edildi. Johnson istifa mektubunda yaptığı açıklamada komitedeki başkan ve milletvekillerini fazalsıyla taraflı olmakla suçladı. Antidemokratik bir şekilde parlamentodan atılmaya çalışıldığını ve bu sebeple dehşete düştüğünü söyleyen Johnson “bir cadı avı”na maruz kaldığını iddia etti.

Analistler parlamentodan “en azından şimdilik” ayrı düşen Johnson’ın istifasının tekrar başbakan olarak geri dönmek için bir hamle olabileceğini ifade ediyor.

 

Şirketlerin iki yıllık karı enerji arzının kamulaştırılmasını karşılar

Unite sendikası tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Birleşik Krallık’ın enerji ağının kamulaştırılmasının maliyeti birkaç yıl içinde kendi kendini amorti edebilir.

Sendikanın araştırmasında İngiltere’nin enerji arzının kamu mülkiyetine geçirilmesi için gereken miktarın, enerji şirketlerinin 2022 baz alındığında iki yıllık karına eşit olan 90,3 milyar sterline malolacağı ifade ediliyor.

Unite enerji ağının kamulaştırılması yoluyla ülkedeki “karlılık krizinin” halkın faturalarını azaltmak, enflasyonu düşürmek ve güvenceli işler sağlamak için kullanılabileceğini söylüyor. Raporda şirketlerin sadece 2022’de Birleşik Krallık yerel enerji sisteminden 45 milyar sterlin kar elde ettiği hatırlatılıyor ve bu paranın şirketler kamunun elinde tutulsaydı, her hanenin enerji faturalarında 1.800 sterlin tasarruf etmek için kullanılabileceği belirtiliyor.

Rapor en kaba hatlarıyla, BP ve Shell’in yanına British Gaz’ın ana firması olan Centrica’nın karı eklendiğinde ortaya çıkan bu devasa tutarın, şirketlerin enerji faturalarıyla evlerini ısıtmayan tüketicileri nasıl sömürdüğünü ortaya seriyor.

Unite Genel Sekreteri Sharon Graham konuyla ilgili açıklamasında şöyle diyor: “İşçiler soğukta kalırken vurguncuların milyarları cebe indirmesine izin veren bu enerji sistemi skandalına sona vermenin zamanı geldi.”

Sendikanın raporuna şu adresten erişilebilir:

https://www.unitetheunion.org/unpluggingenergyprofiteers/

 

NSSN Konferansı: İşçi Sınıfı Ayağa Kalktı, Mücadele Büyüyecek

Farklı işkollarından çok sayıda işyeri temsilcisinin ve işçinin bir araya geldiği National Shop Stewards Network (NSSN) konferansının bu yıl ki gündemi “İngiltere işçi sınıfının kaldığı yerden geri dönüşü” idi.

Londra’da 24 Haziran Cumartesi günü düzenlenen yıllık NSSN Konferansı, Birleşik Krallık’ta bir yıldır süren grevlerin değerlendirildiği ve Muhafazakar Parti’nin işçi düşmanı ve grev karşıtı yasalarına karşı mücadele yöntemlerinin tartışıldığı bir forum oldu.

Kapitalizmin krizinin bedelinin her zaman olduğu gibi işçilere ödetilmeye çalışıldığının vurgulandığı konuşmalarda hükümetin grev karşıtı yasa düzenlemesi “Anti-Strike Bill“ karşısında mücadelenin büyütülmesi çağrısı yapıldı.

Konferansın kapanış bildirgesinde grevleri kırmaya dönük asgari çalışma yasasının sendikal haklara yönelik bugüne kadar ki en büyük saldırılardan birisi olduğu vurgulandı. Muhafazakar Parti hükümetinin hayat pahalılığı krizine çare bulmak yerine tüm sektörlere yayılan grevlerin gücünü azaltmaya çalıştığının ifade edildiği bildirgede ayrıca ülkedeki enflasyonun sebebinin, mevcut krizin müsebbibi olan sermaye sınıfı olduğu vurgulandı.

NSSN’in taslak sonuç bildirgesinde işyeri temsilcileri şu taleplerini ifade ettiler:

  • Ülkedeki tüm sendikaların yanısıra TUC (İngiltere İşçi Sendikaları Konfederasyonu) grev karşıtı yeni yasaya karşı ivedilikle bir Cumartesi günü yapılacak bir protesto çağrısı yapmalıdır.
  • İşçi Partisi Lideri Keir Starmer İşçi Partisi’nin iktidar olması halinde, aradaki sürede söz konusu yasa bahanesiyle sendikalara kesilecek tüm cezaları ve uygulanacak yaptırımları geriye çevireceğini taahhüt etmelidir.
  • Bahse konu yasa dolayısıyla herhangi bir sendikanın ceza alması yahut tek bir işçinin bile işten çıkarılması durumunda TUC’un çağrısıyla aralarında 24 saatlik genel grev seçeneğinin de olduğu bir acil eylem koordine edilmelidir.
  • Söz konusu sendika karşıtı yasal düzenleme yürürlükten kaldırılmalıdır.

NSSN ayrıca 10-13 Eylül 2023 tarihleri arasında Liverpool’da düzenlenecek olan 155’inci TUC Olağan Kongresi’nde yukarıda sıralanan taleplere ilişkin lobi faaliyeti yapılması kararı aldı.

Türkiye’de konuşuldu

Unite’a bağlı Göçmen İşçiler, Gıda, Perakende ve Servis İşçileri Şubesi adına konferansa katılan Şube Sekreteri Arif Bektaş, göçmen işçilerle yerli işçilerin omuz omuza mücadele etmesinin ve örgütlenmesinin önemine değindi.

Göçmen işçilerin işçi ücretlerinin düşmesinde sebep gösterildiği ve yerli işçilerin işlerini elinde aldığına yönelik hükümetin maksatlı suçlamasının gerçeği yansıtmadığını ve tüm iş kollarında işçilerin ücret zammı talebine karşı hükümetin direnmeye çalıştığını aktaran Bektaş, “Bu da gösteriyor ki; hükümet işçi ücretlerini geride tutmak için göçmen işçileri öne sürüyor” dedi.

Türkiye’deki seçim sonuçlarına ilişkin NSSN yönetiminin bilgi talep etmesi üzerine konu ile ilgili açılamalarda bulunan Bektaş, “Düşünün ulusal kanalların bazılarında adaylardan biri sürekli övülüyor ve birinin üzeri de blörlenip ismi bile zikredilmiyor. Ülkedeki medyanın yarısının kontrolünü elinde bulunduran Erdoğan işte bu koşullarda seçime gitti. Erdoğan bu seçimleri, her türlü suçlamalar ve asılsız iftiralarla devletim tüm olanaklarını kullanarak koltuğunda durmaya devam etti” dedi.

Erdoğan’ı ilk teprik eden liderlerden birinin Sunak olduğunu hatırlatan Bektaş, “İngiltere’de grevleri yapılamaz hale getirmeye çalışan Sunak ile Türkiye’de grevleri yasaklayan Erdoğan aynı kapitalist sistemin politikacılarıdır. Bunlara karşı iki ülke işçi sınıfı daha güçlü dayanışmalarla, omuz omuza mücadele temekten başka yolu yoktur” diyerek ortak mücadele çağrısı yaptı.

Ayın Artizi: Eski Başbakan Johnson Özelinde Eski Artizler

0

Selam millet, haller vakitler yerindedir umarım, benden hamdolsun ama sıcaklar milletin başına geçmiş gibi görünüyor; ki ne tür bir artiz aktületisinin yaklaşıyor olduğunu da özetlemiş ki haberim olmamış.

Anlatayım. Geçen kaşınkareye gittim, eski bir dondurmanın yeni paketlerini görünce bu kalem malı da alıp satalım dedim; elimi uzatınca ordaki görevli, dikkatli ol satarken dedi, niye la? dedim. Üzerinde price-mark mı var, istediğimiz fiyatı koyamayacak mıyız üstüne, diye sordum? Yok ağbi dedi (nah bruvs dedi de, ben çeviriyorum yoksa İngilizlerin Türkçesi o kadar yıldır Edmonton’da yaşasalar da iyileşmedi daha) –dedi bu dondurmanın haftanın bazı günlerinde satılmasına izin yok, polis basıyormuş dedi –hem de Londra’nın bazı mahallelerinde satılmasına hiç izin yok.

Niye la dedim, salyangozlu dondurma mı icat etmişler de bazı mahallelerde satılmıyor, alkollü felan mı diye üsteledim. Yok dedi ağabey, bu dondurmanın yapılmasında kullanılan artık bilmem hangi ağaçtan pıtırcıklar kullanıyorlarmış, o maddeyi işlemek zor oluyormuş, onun için emek sarfeden çiftçilerle dayanışma nedeniyleymiş. Polis niye basıyormuş diye sordum, ağbi dedi sonunda kibarlık ve zerafet yasallaştırılmış, ibret olsun diye de burdan başlıyorlarmış. Laa dedim dondurmaya karşı bu önyargı nerden, ağbi bilmiyom o gün hava sıcakmış, akıllarına yedikleri şeyden başka birşey gelmemiş, o yüzden dondurma demişler. Her gördüğümüz gerçektir gibilerinden. Eee dedim Londra’nın bazı mahallelerinde niye satılmasına izin yok? Dedi ağbi, sözettiğim çiftçilerin akrabaları olduğunu düşünenler yaşıyormuş o mahallede. Yalan söyleme kafa yapmıyor değil mi bu ürün dedi. Yok ağbi dedi, iki gözüm önüme aksın diye İngilizce de yemin etti. Neyse düzgün bir vatandaş olarak gittiğimiz kaşınkareden dondurma kaçakçısı olarak çıktık, satarım istediğimde tabii, bakalım sıcak mı belirleyecek dondurma satışını dondurma havarisi polis mi, görüşürüz, kaktüs olmaya özenen pıtırcıkoğlu pıtırcıklar sizi.

Dondurma üzerinden böyle gangster havalarına girip Snoop Doggy Dog’un nameleri eşliğinde bu dondurmanın satılmasına arasıra tepki veren müşterileri sakinleştiriyorum, baktım televizyona Johnson milletvekiliğinden istifa ediyor. Nedeni de pandemi döneminde yediği naneleri araştıran komitenin kendisine dair hazırladığı raporu önceden görüp daha kamuya açıklamadan etkisini azaltmaya çalışmak. İpi pazara çıksa da Lordlar kamarasına önerdiği Nadine Dories, Jacob Rees-Moggö Simon Clarke, ve Priti Patel gibi panpalarına vermek istediği ünvanların kamuoyu ve de başbakan Sunak tarafından kalbul edilmemesi olarak lanse edildi. Ama hikaye tabii. Millet Sunak sürdürsün köfte sefasını, diğer seçimlerden sonran ne olursa olsun Johnson dönmeye çalışıyor, bu hamle de ona hazırlık olarak daha doğru bir değerlendirme yaptı. Nadine’in yanında has Borisçi Nigel Adams da istifa edeceğini açıkladı. Ara seçimlerle Sunak’ı yamultmayı göze almış Borisçiğimiz yani.

Elit dondurma satışıyla alakası da Johnson’un hamlesini anlamlandırdığı mantık; kendi derdini, çıkarını, yüzsüzlüğünü, alakasızlığını ve etraftan bihaberliğini gerçek olmayan bir nedende, etrafı aldatmak üzere, toplamak, dondurma gibi cisimleştirmek. Acaba diyorum birgün tropikal flavourini diğer gün karpuzlusunu satsak polisin tepkisi ne olur? Polis görse de görmese de bunun üzerinden, kafalarına güneş geçmişlerin sattıkları ahkam dondurma olmasa başka nerde toplanırdı? Kışın Ribena satışına niye izin gelmiyor? Dondurma düşünülmese ne düşünülür? Duyarlılık ve hassaiyetler dondurmada toplanıyorsa düşünülen birşey var mı sahiden? Dondurmayı yasal baskı altına almak hangi aklın hangi aromasıdır? Dondurmanın sıcakladıkça değişen biçimi, akıp yapış yapış olması belki bazılarının düşünce süreçleri.

Boris’in halleri böyle işte. Başka artizlerin de. Öyle olmasa kendi yasakladıkları dondurmayı yasak günde istemezler. Gelmiş bir de bugün yasak değildi, Cumartesi satılıyordu diyorlar ama kendi kuralları gereği ayın 5’in katları olan günlerinde satılmasına izin olmamasından dolayı haftanın herhangi birgününe denk gelebiliyor yasak. Keyfi ve saçma değil mi, biz de oflaysnçısından, toptancısına öyle düşünüyoruz, evet. Taraftarlığını yaptığım her ayın ikinci Pazartesi kırmızı çorap giyme uygulaması başlasın siz o zaman görün, kolonya ve dondurma satışını. Kolonya kırmızı çorabın yarattığı ırkçılığa dayanamayıp hassasiyetinden bayılanlara tabii. Dondurma satmamızın sorunlu olduğunu düşünen harici ve dahili arkadaşlarımız da kolonyaya buyurabilirler. Biz kimi ferahlattığımız biliriz ne de olsa, dondurma olsun gazlı içecekler olsun, sılasını da gurbetini de biliriz.

Tuhaf değil mi, Johnsun’un yaptıkları da, şu dondurma meselesi de, şu yazdığım yazı da. Koşullarını sağlayan kesimlere teşekkür etmek de istiyorum, sonuç da yasakladıkları hoşaf da olabilirdi. Johnson’un kaynattığı birgün soğutup içmeyi düşündüğü komplo hoşafları gibi, biz dondurmayı gündem yapıp düşünürken, pişirdikleri gibi.

Dondurmadan da ferah günler efendim.

 

Grevler – Temmuz

Öğretmenler ve demir yolu işçileri yeni grevlere hazırlanıyor

Geçtiğimiz yıl başlayan grev dalgası İngiltere’de devam ediyor. Öğretmenler, doktorlar ve demir yolu işçilerine yapılan zam teklifleri işçileri tatmin etmezken, sendikalar yeni grev kararları aldı. Temmuz ayı grevlerle tekrar soskların ısınacağına tanıklık edecek.

Öğretmenler, son 3 yıl içinde hiç ücret zammı almamış olmalarına rağmen komik ücret artışı teklifleri karşısında 5 ve 7 Temmuz tarihlerinde greve çıkacak. 5 Temmuz günü Londra’da bir de yürüyüş yapacak olan Ulusal Eğitim Sendikası (NEU), hükümetin bu yaklaşımın devam etmesi durumunda yeni grev kararlarının da yolda olacağını kaydetti.

Toplam 14 ayrı şirkette demir yolu işçileri aynı anda greve çıkacak. RMT tarafından yapılan açıklamaya göre, ücret artışı ve iş güvenliği için grevleri yaz aylarında da devam edecek. RMT, 20, 22 ve 29 Temmuz günleri greve çıkacağını açıkladı.

Öte yandan UNİTE sendikası üyesi Londra belediye otobüsü şoförleri de 5 Temmuz’da greve gideceklerini açıkladı. Daha önce yapılan ücret artışı teklifini arttıracağını açıklayan işveren ile sendika tekrar görüşmelere başlarken, en az enflasyon düzeyinde ücret artışı olmaması durumunda grevin yapılacağı belirtiliyor. İşçilerin taleplerinin karşılanması durumunda grev askıya alınacak.

 

Göçmen işçiler: “İngiltere’deki meyve bahçelerinde çalışmak kölelikle eş değer”

İngiltere’deki bahçelerde meyve toplama görevinde çalışan göçmen işçilerden Sybil Msezane, Lordlar Kamarası’na iş koşullarının “kölelikle eş değer” olduğunu söyledi. Ülkenin güneyindeki tarlalarda çalışan Msezane, “İnsan gibi muamele görmüyorduk” dedi.

Msezane, hapishanedeymiş gibi işçilerin isimleri yerine numaralarla çağrıldığını, günde 18 saat çalıştırıldıklarını ve çok kalabalık karavanlarda yaşadıklarını anlattı.

Lordlar Kamarası’nın bahçecilikle ilgili komitesine konuşan Msezane, şikayet ettiklerinde de patronları tarafından sınır dışı edilmekle tehdit edildiklerini belirtti.

Komite, işçilerin tarlalarda nasıl koşullarda çalıştırıldığını araştırıyor.

Oturuma Kazakistan’dan video ile bağlanan Andrey Okhrimenko, “Eğer yeteri kadar çalışmazsanız ya da istedikleri kaliteye ulaşamazsanız vizenizi iptal edeceklerini söylüyorlar, bizi evlerimize geri göndereceklerini söylüyorlar” dedi. Okhrimenko ve Msezane, kendi ülkelerinde yaşarken sosyal medyada gördükleri bir reklama tıklayarak bir ajans aracılığıyla İngiltere’ye çalışmak üzere getirilmişler. Okhrimenko, uçuşu ve vizesi için kendisinin ödeme yaptığını aktardı.

Johannesburglu olan Msezane, şimdi İngiltere’deki bir yerel yönetimde bakıcı olarak çalışıyor. Msezane, BBC’ye, tarlalarda süpermarketlerde satılmak üzere çilek topladığı önceki işine kıyasla bu yeni görevinde saygı gördüğünü aktardı. “Gördüğüm koşulları 2022 yılında İngiltere’de yaşayacağım aklımın ucuna gelmezdi, şoke ediciydi” diyor. Ülkesinin ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğini anlatan Msezane, farklı ülkelerden altı kişiyle yaşamak zorunda kaldığını, bir tek duş olduğunu ve aralarında sadece bir buzdolabının olduğunu aktardı.

Kendi ülkesinden İngiltere’ye çalışmak için geleceklere Güney Afrika’daki işçiler kadar hakları olmayacağı uyarısında bulunuyor.

Kazakistan’dan gelen Vadim Sardov ise çalıştığı tarladaki koşulların çok kötü olduğunu, bu yüzden bazı kişilerin çiftliği terk ederek yasa dışı çalışmayı seçtiğini belirtti. İşçilerle ilgili çalışmaları bulunan gazeteci Emiliano Mellino ise komiteye bazı işçilerin zorbalığa ve suistimale maruz kaldığını anlattı.

Hükümetin politikası 50 bin mevsimlik işçinin yerine İngilizleri yerleştirmek; bu işleri Brexit’ten önce daha çok Avrupalı işçiler yapıyordu. Şu anda yürürlülükte bulunan, 2024’e kadar geçerli olacak olan, ancak uzatılıp uzatılmaması tartışılan vize programı kapsamında aslında işverenlere sıkı ödevler düşüyor.

– BBC TÜRKÇE

Faizlerin % 5 olması “mortgage”i olanların canını yakacak

0

İngiltere Merkez Bankası enflasyonla mücadele iddiasıyla üst üste 13. kez faiz artırdı. Haziranın son haftası açıklanan kararla politika faizi 50 baz puanlık artışla yüzde 4,5’ten yüzde 5’e çıkarıldı. Ülkede politika faizi en son, küresel mali krizin yaşandığı 2008’de bu seviyedeydi.

Ülkede Haziran ayında açıklanan resmi rakamlara göre, yıllık enflasyon Mayıs ayında değişmemiş ve yüzde 8,7 seviyesinde kalmıştı. Oysa uzmanlar enflasyonda düşüş beklentisi içindeydi. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın politika faizini artırması muhtemel görünüyordu.

Faiz oranlarını artırmak enflasyonu düşürmek için başlıca araçlardan biri olarak görülüyor ancak bunun ne kadar etkin olduğu konusunda farklı görüşler de var. Ekonomistler politika faizinin yüzde 4,75 seviyesine çekilmesinin beklendiğini ancak yüzde 5’e çıkarılmasının da söz konusu olabileceğini söylüyordu.

Buna karşın böyle bir artışın Merkez Bankası’nın “enflasyon üzerindeki kontrolü tamamen kaybettiği” yorumlarına yol açabileceği de dile getiriliyordu.

İngiltere’de faiz oranları son 15 yılın en yüksek seviyesinde ve artan hayat pahalılığına yanıt olarak Aralık 2021’den bu yana düzenli olarak artırılıyor.

Faiz oranlarını artırmanın borçlanmayı daha maliyetli hale getirdiği, böylece insanların harcamalarını kısmak zorunda kalacağı, bunun talebi ve dolayısıyla fiyatları düşüreceği düşünülüyor. Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin Gölge Maliye Bakanı Rachel Reeves, hükümetin faiz oranlarını artırarak mortgage (ev kredisi) ile borçlanan insanların hayatlarını olumsuz etkilediğini söyledi.

MORTGAGE’İ OLANLAR DİKKAT!

Faiz artışı sonrası bir dizi kredi maliyeti de artıyor. Örneğin mortgage, yani ev kredileri geri ödemelerini sabitlemeyen yaklaşık 1,4 milyon kişinin aylık geri ödemeleri artan faiz oranına bağlı olarak anında artış gösteriyor. Aralık 2021 öncesine kıyasla esnek ev kredisi kullananların aylık geri ödemelerinde en az 300-400 sterlinlik bir artış söz konusu. Kasım 2021’de yüzde 2,29 civarında olan ortalama sabit ev kredisi oranları ise bugün yüzde 6’nın üzerinde.

Artan faiz oranları kiracıları da olumsuz etkiliyor. Ev sahiplerinin borçlanma maliyetlerinin artması kiraların da yükselmesine neden oluyor. İngiltere’de kiralar yaklaşık iki yıldır maaşlardan daha büyük oranda artıyor.