TarihAnıt kadınlar - 2

Anıt kadınlar – 2

NAZİZME KARŞI GERÇEK BİR KAHRAMAN; NOOR İNAYAT KHAN

Özel Harekât İdaresi içinde onun şifreli adı,  Nora Baker idi. Soylu Müslüman bir Hintli aileden geliyordu. Sessiz, utangaç, duyarlı bir genç kız olarak tanınıyordu. Sorbonne’da çocuk psikolojisi ve Paris Konservatuarı’nda arp ve piyano dersleri aldı. Şiir ve çocuk hikâyeleri yazıyor, çocuk dergilerine ve Fransız radyosuna düzenli olarak programlar yapıyordu. Budist geleneğinin Jataka masallarından esinlenen “Twenty Jataka Tales” adlı kitabı Londra’da yayınlandı. Avrupa’da müzisyen ve tasavvuf öğretmeni olarak yaşadı. Babası da Hindistan’da ünlü bir mutasavvıftı ve tasavvuf, ona barışçı ve insancıl bir dünya görüşü kazandırmıştı.

İkinci Dünya Savaşı’nda, Fransa NAZİ birlikleri tarafından işgal edildiğinde, deniz yoluyla İngiltere’ye kaçarak Cornwall’daki Falmouth’a yerleşti. Avrupa’yı kasıp kavuran NAZİ saldırganlığına karşı savaşma isteğiyle doluydu. Khan, kardeşi Vilayat’la birlikte, Nazi tiranlığına karşı savaşanların yanında yer almaya karar verdi. Kasım 1940’ta Kadın Yardımcı Hava Kuvvetleri’ne (WAAF) katıldı ve 2. Sınıf Uçak telsiz operatörü olarak eğitilmeye başladı. Haziran 1941’de bir bombardıman eğitim okuluna girdi, ancak oradaki eğitimi sıkıcı bulduğu için aktif ajan eğitimine geçti.

Bir SOE ajanı olarak, II. Dünya Savaşı sırasında Fransız Direnişine yardım etmek için İngiltere’den işgal altındaki Fransa’ya gönderilen ilk kadın telsiz operatörü oldu. Aynı zamanda, Hava Bakanlığına bağlı Hava İstihbarat Müdürlüğü’ne atandı. Kendisiyle birlikte eğitim alan diğer kadınlar, ajan kuryesi olarak görevlendirilirken, o bütün istihbaratı yöneten bir telsiz operatörü olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda, Almanlar tarafından esir alınan askerleri kurtarmak ve onların İngiltere’ye geçişlerini sağlamakla görevliydi.

Bu kadar çok ve karmaşık görevi yerine getirirken talihsiz bir biçimde Gestapo’nun eline düştü.

27 Kasım 1943’te “güvenli gözaltı” için Almanya’ya götürüldü ve tam bir gizlilik içinde Pforzheim’da bir hücreye kapatıldı. On ay boyunca işkenceli sorguya tabi tutuldu. Hapishane müdürünün savaştan sonra verdiği ifadeye göre, İnayat Khan işbirliği yapmadı ve kendi görevi ve diğer görevliler hakkında herhangi bir bilgi vermeyi reddetti. Bu arada hücresindeki çöp kabının tabanına mesajlar kazıyarak, başka bir mahkûma kimliğini bildirmeyi başardı ve Nora Baker olan adını ve annesinin evinin Londra’daki adresini verdi.

Inayat Khan ve Gestapo’nun eline düşen diğer ajanlar Yolande Beekman, Madeleine Damerment ve Eliane Plewman, Dachau toplama kampına gönderildiler.

Max Wassmer adında bir Gestapo askeri Karlsruhe’de mahkûm nakliyesinden sorumluydu ve kadınlara Dachau’ya kadar eşlik etti. Christian Ott adlı bir başka Gestapo ajanı, savaştan sonra ABD’li müfettişlere İnayat Khan ve üç arkadaşının kaderi hakkında bir açıklama yaptı. Onun anlattıklarına göre, dört mahkûm, geceyi geçirdikleri kamptaki kışladan idam edilecekleri avluya getirildiler. Burada Wassmer, onlara ölüm cezasını açıkladı. 1958’de Hollandalı bir mahkûm, Inayat Khan’ın ensesinden vurulmadan önce Wilhelm Ruppert adlı bir SS subayı tarafından acımasızca dövüldüğünü anlattı. 13 Eylül sabahı, dört kadın ajanla birlikte idam edildi. Son sözü “Liberté” olarak rapor edildi.

 

- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img
- Advertisment -spot_img

DİĞER HABERLER

KÖŞE YAZILAR

Trump’ın Başkanlığı bir Kabus mu?

Aydın Çubukçu

Ortadoğu’nun Çıkmazı

Aynı kategoridenOkuyun
Aynı kategoriden okuyun